Mazeretsiz Olarak Arabuluculuk Toplantısına Katılmayan Tarafın Yargılama Giderlerinden Sorumlu Tutulması

Yazar: Yasin KULAKSIZ*

E-Yaklaşım / Ağustos 2024 / Sayı: 380

I- GİRİŞ

 

Türk Hukukuna 2012 yılında dâhil olan alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemi arabuluculuk, geçen süre zarfında başarılı sonuçlar vermiş ve yaygınlaşmıştır. Bu kapsamda 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nda hukuk uyuşmazlıklarının arabuluculuk yoluyla çözümlenmesinde uygulanacak usul ve esaslar düzenlenmiştir. Anılan Kanun’un 18/A maddesinde ilgili Kanunlarında arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olarak kabul edildiği uyuşmazlıklar bakımından uygulanacak hükümlere yer verilmiştir. Nitekim bazı uyuşmazlıklar bakımından arabulucuya başvurulmuş olunması kanun koyucu tarafından dava şartı olarak düzenlenebilmektedir.

 

İster ihtiyari olsun ister zorunlu arabuluculuk görüşmelerinin sonunda bir tutanak tutulmak zorundadır. Bu tutanağa arabulucu ve taraflar, tarafların varsa vekilleri imza atmak zorundadır. Anılan Kanun’un 18/A maddesinin (11) numaralı fıkrasının birinci cümlesine göre taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda toplantıya katılmayan taraf son tutanakta belirtilecek ve bu taraf, davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile yargılama giderinin tamamından sorumlu tutulacaktır. Söz konusu fıkranın ikinci cümlesiyle de ayrıca bu taraf lehine vekâlet ücretine hükmedilmeyeceği öngörülmüştür.

 

II- MAZERETSİZ OLARAK ARABULUCULUK TOPLANTISINA KATILMAMA EYLEMİ

 

Arabuluculuk; bir karar mercii olmadan tarafların anlaşarak uyuşmazlığı sona erdirmesini amaçlayan, tarafların dışında arabuluculuk siciline kayıtlı üçüncü bir kişinin taraflar arasındaki iletişimi üstlendiği bir süreçtir. Arabuluculuk faaliyeti sonrasında, uyuşmazlığın tarafları arasında anlaşma sağlanacak olursa, bu anlaşmaya ilişkin arabuluculuk anlaşma belgesinin düzenlenmesi mümkündür.

 

Arabuluculuk faaliyetinin tarafların anlaşmaya varmasıyla sona ermesi halinde, taraflarca üzerinde anlaşılan çözüm yönteminin kâğıda dökülmesi ve belge halini alması söz konusu olacaktır. Bu belgenin, 6325 sayılı Kanun’un 18. maddesi anlamında bir anlaşma belgesi olarak nitelendirilebilmesi ve icra edilebilirlik şerhi verilebilmesi için, arabulucu tarafından imzalanması gerekmektedir. Anlaşma belgesinin içeriğini, uyuşmazlığın çözümüne yönelik taraflarca üzerinde anlaşılan usul ve esaslar oluşturacaktır. İçerik, bir sulh sözleşmesi şeklinde de olabilir. Tabii ki başka bir sözleşme şeklini içermesi de mümkündür. Ancak anlaşma belgesiyle, arabuluculukla çözülmeye elverişli olmayan konulara, emredici hukuk kurallarına ve ahlaka aykırı hükümlere yer verilemeyeceğinde şüphe yoktur. Arabulucu da, bu türden hükümler içeren bir belgeyi imzalamaktan kaçınmalıdır. Anlaşma belgesinde yer alan edimler; icra edilebilirlik şerhi alınabilmesi ve daha sonra gerekirse ilamlı icraya konu edilebilmesi için, tereddüde yer vermeyecek derecede açık olmalıdır.

 

6325 sayılı Kanun’un 18/A maddesinin itiraz konusu kuralların da yer aldığı (11) numaralı fıkrası aşağıdaki gibidir:

 

“(11) Taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda toplantıya katılmayan taraf, son tutanakta belirtilir ve bu taraf davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile yargılama giderinin tamamından sorumlu tutulur. Ayrıca bu taraf lehine vekâlet ücretine hükmedilmez. Her iki tarafın da ilk toplantıya katılmaması sebebiyle sona eren arabuluculuk faaliyeti üzerine açılacak davalarda tarafların yaptıkları yargılama giderleri kendi üzerlerinde bırakılır.”

 
Görüntülenme Sayısı