E-Yaklaşım / Mart 2024 / Sayı: 375
I- GİRİŞ
2008 yılında 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu kapsamında bir sosyal güvence sistemi aracı olarak düzenlenen “kısa çalışma ve kısa çalışma ödeneği” uygulamaları, son yıllardaki pandemi ve Kahramanmaraş merkezli depremlere dayalı nedenlerle yaygın bir uygulama olarak işyerlerinin gündemine girmiştir.
Kısa çalışmadan işyeri bazında yararlanma koşulları, kısa çalışma ödeneği ve süresi ile işverenin kısa çalışmadan kaynaklı yükümlülüklerinin uygulama örnekleriyle açıklanması bu makalenin konusunu oluşturmaktadır.
II- KISA ÇALIŞMANIN TANIMI VE GEREKÇELERİ
A- “KISA ÇALIŞMA” KAVRAMI
Kısa çalışma, doğal afetler, ekonomik krizler gibi zorlayıcı nedenlerle yasalarda öngörülen koşullar altında ekonomik açıdan zor duruma düşen işletmelerde işçinin onayı aranmaksızın geçici olarak çalışma sürelerinin azaltıldığı yahut işin tamamen tatil edildiği, buna karşılık işçinin azalan yahut kesilen ücretinin yerine işsizlik sigortası fonundan ödenek ödenmesinin öngörüldüğü, iş hukukunda geliştirilen ve sosyal güvenlik sistemi kapsamına alınan bir çalışma biçimi olarak tanımlanabilir([1]).
Mevzuatımıza “kısa çalışma” olarak giren terim, asıl olarak çalışma saatlerinin kısaltılmasını vurguladığından kısa süreli yahut kısmi süreli çalışma biçimleriyle karıştırılabilmektedir. Bununla birlikte “kısa çalışma” terimi, “çalışma sürelerinin önemli oranda kısaltılması” yanında “olağan çalışma sürelerinin hiç çalışmamaya varacak ölçüde kısaltılması” yahut “işyerindeki faaliyetin tamamen/ kısmen durmasıyla ortaya çıkan hiç çalışmama” halini de içermektedir. Mevzuatımızdaki kısa çalışma teriminin, çalışma sürelerinin azaltılarak sıfırlanmasına kadar olan süreci içerecek şekilde “kısaltılmış çalışma” anlamında anlaşılması, kavram karışıklığını bir ölçüde giderecektir([2]).
Kısa çalışma uygulaması geçici olarak ekonomik krizler veya zorlayıcı sebepler gerekçesiyle faaliyetini durdurmak yahut azaltmak durumunda kalan işverenlerin, geçici olarak işçilerin çalıştırılmamasına yahut işyerinde normal zamanda uygulanan haftalık çalışma saatlerini azaltabilmesine olanak verirken, işçi çıkarmalarını engelleyen ve çalışılan sürenin azalması sebebiyle gelir kaybıyla karşı karşıya kalan işçilerin de gelir kayıplarını belirli ölçülerde karşılanmasını öngören sosyal güvenlik kapsamında hukuki bir araçtır. Kısa çalışma uygulaması, bu uygulama süresinde işçilere verilen kısa çalışma ödenekleri ile tamamlanır.
B- MEVZUATIMIZDA “KISA ÇALIŞMA”NIN TANIMI
4857 sayılı İş Kanununu ile iş hukuku kapsamında düzenlenen “kısa çalışma”, 2008 yılında 5763 sayılı Kanun ile İş Kanunu kapsamından çıkartılarak 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu kapsamına alınmış ve Ek-2. maddesinde düzenlenmiştir (15.05.2008-5763 sayılı Kanun) 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu’nun “kısa çalışma ve kısa çalışma ödeneği” başlıklı Ek-2. maddesinde kısa çalışma, 4857 sayılı İş Kanunu’ndaki tanımı aynen korunarak “Genel ekonomik kriz ile zorlayıcı sebeplerle işyerindeki haftalık çalışma sürelerinin geçici olarak önemli ölçüde azaltılması veya işyerinde faaliyetin tamamen veya kısmen geçici olarak durdurulması hallerinde, işyerinde üç ayı aşmamak üzere kısa çalışma yapılabilir.” şeklinde tanımlanmıştır. 2011 yılında 6111 sayılı Kanun ile 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu’nda yapılan değişikle işyerinde faaliyetin durması yahut kısa çalışma yapılmasını gerektiren “genel ekonomik kriz“ kavramı yanına, “sektörel kriz” ve “bölgesel kriz” ibareleri de eklenmek suretiyle ekonomik kriz gerekçesi genişletilmiştir.
III- GEREKÇELERİNE GÖRE KISA ÇALIŞMA
A- EKONOMİK KRİZLER NEDENİYLE KISA ÇALIŞMA
4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu’nun Ek-2. maddesinde, kısa çalışma gerekçeleri arasında ekonomik krizler ile zorlayıcı nedenlerden ayrı ayrı belirtilmiştir. Ekonomik krizlerin işyerlerinin faaliyetin tamamen yahut kısmen durmasından çalışma sürelerinin önemli ölçüde azalmasına kadar olumsuz etkileri bulunduğu dikkate alınarak, kısa çalışma gerekçelerinden biri olarak kabul edilmiştir.