İletişim Araçlarının Kullanımı ve İletişim İçeriklerinin İşverenlikçe Denetim İlkeleri (E-Yaklaşım)

[responsivevoice_button voice="Turkish Male" buttontext="Makaleyi Sesli Dinle"]

Yazar: Çetin SONKAYA*

E-Yaklaşım / Nisan 2022 / Sayı: 352

I- GİRİŞ

Günümüz dünyasında dijital teknolojilerin hızlı gelişimi, bilgi teknolojileri donanım ve uygulamalarının hayatın her alanında kullanımında çığır açmaktadır. Bu dönüşümde iletişim araç ve uygulamalarının (bilgisayar, telefon, e-posta, internet kullanımı, özel iletişim programları) gelişen nitelikleri çalışma ve özel hayatın aynı donanım ve uygulamada buluşmasına imkân sağlamaktadır.

İş amaçlarına tahsis edilen bilgi teknolojileri donanım ve uygulamalarının zaruri ihtiyaçları aşan ölçüde kişisel amaçla, eğlence niyetli, genel ahlaka, örf ve adetlere aykırı olarak kullanılması doğruluk ve bağlılıkla bağdaşmayan eylem olarak değerlendirilmekte ve çalışma ilişkileri pratiğinde çatışma nedeni olabilmektedir.

Yukarıda belirtilen risklerin yönetimine katkı sağlamak amacıyla çalışmamızda; özel hayatın gizliliği ve haberleşme hürriyeti bağlamında, iş amaçları için tahsis edilen iletişim araçlarının kullanımı ve iletişim içeriklerinin işverenlikçe denetim ilkeleri konusunda değerlendirmelerde bulunulacaktır.

II- İLETİŞİM ARAÇLARININ KULLANIMI VE İLETİŞİM İÇERİKLERİNİN İŞVERENLİKÇE DENETİMİNİN BAĞLAMI

4857 sayılı İş Kanunu ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda işçinin kullanımına sunulan iletişim araçlarının kullanımı ve içeriklerinin denetimine ilişkin özel bir düzenleme bulunmamaktadır. Yapılan mevzuat taramasında bu konunun “İşverenin Yönetim Hakkı” hukuki zemininde analiz edilmesinin yerinde olacağı gözlemlenmiştir.

Bu minvalde işverenin yönetim hakkı ve ilişkili müesseseler ile iş amaçlarına tahsis edilen iletişim araçlarının kullanımı ve iletişim içeriklerinin denetiminin tesir ettiği temel hak ve özgürlüklerin müşahhas özelikleri hakkında yapılacak bilgilendirmenin inceleme konusunun somutlaştırılması açısından faydalı olacaktır.

A- İŞVERENİN YÖNETİM HAKKI

4857 sayılı İş Kanunu’nun 8. maddesinin birinci fıkrasına göre iş sözleşmesi, bir tarafın (işçi) bağımlı olarak iş görmeyi diğer tarafın (işveren) da ücret ödemeyi üstlenmesinden oluşan sözleşmedir. Ücret, iş görme ve bağımlılık iş sözleşmesinin belirleyici öğeleridir.

İş sözleşmesini eser ve vekâlet sözleşmeleri gibi diğer iş görme sözleşmelerinden ayıran en önemli ölçüt bağımlılık ilişkisidir. Her üç sözleşmede, iş görme edimini yerine getirenin iş görülen kişiye (işveren-eser sahibi veya temsil edilen) karşı ekonomik bağımlılığı vardır.

İş sözleşmesini belirleyen ölçüt hukuki-kişisel bağımlılıktır. Gerçek anlamda hukuki bağımlılık işçinin işin yürütümüne ve işyerindeki talimatlara uyma yükümlülüğünü içerir. İşçi edimini işverenin karar ve talimatları çerçevesinde yerine getirmekte; işçinin işverene karşı kişisel bağımlılığı ön plana çıkmaktadır. İş sözleşmesinde bağımlılık unsurunun içeriğini, işçinin işverenin talimatlarına göre hareket etmesi ve iş sürecinin ve sonuçlarının işveren tarafından denetlenmesi oluşturmaktadır([1]).

İşveren tarafından oluşturulan organizasyonda herhangi bir üretim ve ticari risk üstlenmeden, işveren nam ve hesabına işin görülme tarzı bakımından işçinin işverenden talimat alması, işveren ya da işveren vekili tarafından kontrol edilmesine ilişkin konsensüsün işçinin özgür iradesiyle kabulü işverenin yönetimi ve gözetimi altına çalışması sonucunu doğurmaktadır.

B- İŞVERENİN GENEL DÜZENLEMELER YAPMA VE ÖZEL TALİMAT VERME EHLİYETİ

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 399. maddesinde vücut bulduğu üzere; işveren, işin görülmesi ve işçilerin işyerindeki davranışlarıyla ilgili genel düzenlemeler yapabilir ve onlara özel talimat verebilir.

Görüntülenme Sayısı

Podcst Dinle
En Çok Okunanlar