Yazar: Yiğit YILDIZ*
E-Yaklaşım / Mayıs 2024 / Sayı: 377
I- GİRİŞ
Gümrük vergileri, bir ülkenin bağımsızlığının önemli simgelerinden birisidir. Ülkeler, sınırları içerisindeki işletmeleri dış rekabete karşı korumak ve gelir elde etmek amacıyla gümrük vergisi salarlar. Tarihsel süreç içerisinde gümrük vergileri önemli bir değişim geçirmiştir. Merkantilizm akımının bir yansıması olarak doğan gümrük vergileri, başlangıçta ülke yönetimlerinin vergi gelirleri içerisinde önemli bir yere sahipti. Ancak küreselleşme ve serbest ticaret sisteminin yarattığı ortam, günümüzde gümrük vergilerinin etkinliğini azaltmaktadır.
Küreselleşme akımının etkisiyle ülke yönetimleri, serbest ticaret anlaşmalarına katılmaya ve ürünlerin serbest dolaşımının kolaylaştırılmasına razı olmaktadır. Diğer yandan ülkeler, yerli üreticileri korumak amacıyla dolaylı koruma yöntemlerine de başvurmaktadırlar. Gümrük dışı engeller adı verilen bu uygulamalarla dışalımı görece pahalı hale getirmeyi hedeflemektedirler. Söz konusu dolaylı uygulamalardan bir tanesi de ilave gümrük vergisi uygulamasıdır. İlave gümrük vergileri, gümrük vergilerinden bağımsız olarak ayrıca tahsil edilir.
Devlet hazinesine eklenen bu gelir sayesinde, ithalat nedeniyle olumsuz etkilenebilecek endüstriler sübvanse edilebilir. İlgili sektörde çalışıp da işsiz kalan bireylerin satın alma güçlerindeki kayıplar bu ilave gümrük vergisinde elde edilen gelir ise tazmin edilebilir.
İlave gümrük vergileri, ithal malın maliyetini vergi almak suretiyle arttırmaktadır. Bundan başka ilave gümrük vergileri ara malı ve nihai mal bedellerine tesir ederek, ihracatçılara bir vergisel yük yüklemektedir. Genel uygulamada ilave gümrük vergisini yüklenen ithalatçı, katlandığı bu maliyeti ihracatçıya fatura etmektedir. İhracatçı fatura edilen bu hesapta olmayan maliyet ise ihracatçının kendi ülkesindeki vergisel yükümlülüklerine etki edebilecektir. İhracatçının ilave gümrük vergisi nedeniyle ödediği bu tutarın, Türkiye’deki kurum kazancının tespitinde indirim olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği bu çalışmanın konusunu teşkil etmektedir.
II- İLAVE GÜMRÜK VERGİSİ UYGULAMASI
İlave Gümrük Vergisi kısaca, dış alıma konu edilen mallara tatbik edilen diğer gümrük vergilerine ek olarak alınan ilave bir vergidir([1]). İlave gümrük vergileri, Bakanlar Kurulu kararı uyarınca uluslararası ticaret esnasında ithal edilen ürünlere tatbik edilen vergilere benzer ek mali yükümlülükler olarak tanımlanabilmektedir([2]). İlave gümrük vergisinin kökeni, 20 Şubat 1930 tarihinde kabul edilen İthalat Rejim Kararı’na Ek Karar adı altında yer alan 1567 sayılı Kanun’un 1. maddesine dayanmaktadır. İlave olarak, 14.05.1964 tarihinde çıkarılan 474 sayılı Kanun’un 2. maddesi, 06.05.1986 tarihli ve 3283 sayılı Kanun’un 2. maddesi, 27.10.1999 tarih ve 4458 sayılı Kanun’un 16, 22 ve 55. maddeleri ve 02.02.1984 tarihinde çıkarılan 2976 sayılı Kanun ve Bakanlar Kurulunun 20.12.1995 tarihinde çıkarılan 7606 sayılı kararıdır([3]). 2018 yılında ülkemizin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçişi ile ilave vergi hususundaki tüm yetkiler Cumhurbaşkanlığı makamına geçmiştir.
İlave gümrük vergileri, başta malın menşeine bağlı olarak uygulanır ve bu, ilave gümrük vergilerinin uygulanıp uygulanmayacağını belirler. Buna göre, eğer mallar Türkiye’ye Avrupa Birliği’nden bir ATR dolaşım belgesi ile veya Türk menşeli olmayan bir belge ile geliyorsa ve bu malların geldiği ülkeler Türkiye ile bir serbest ticaret anlaşması imzalamamışsa bu mallara ilave gümrük vergileri uygulanır([4]).
İlave gümrük vergisi uygulaması ithalata konu edilen malın bedelini yükseltmek suretiyle ithalatçı ülkedeki ulusal endüstrileri korumayı amaçlar. İlave gümrük vergisindeki genel uygulamada çıkan vergi tutarını, ithalatçı öder. Sonrasında aralarındaki anlaşmaya göre ithalatçı ödediği ilave gümrük vergisi tutarını, ihracatçıya fatura eder. Böylece ihracatçı ilave bir maliyete katlanmış olur. İhracatçının katlandığı bu vergi giderinin ise kendi ülkesinde kurum kazancının tespitinde indirim olarak dikkate alınıp alınamayacağı konusunda tartışmalara neden olmaktadır.
III- MEVZUAT
Yurt dışında ödenen ilave gümrük vergisinin, yurt içinde kurum kazancının tespitinde indirim konusu yapılıp yapılamayacağı konusunda temel vergi kanunlarımızdan 5520 sayılı KVK’nın 6. madde hükmü şöyledir:
“ (1) Kurumlar vergisi, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safî kurum kazancı üzerinden hesaplanır.
(2) Safî kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanunu’nun ticarî kazanç hakkındaki hükümleri uygulanır. Ziraî faaliyetle uğraşan kurumların bu faaliyetinden doğan kazançlarının tespitinde, 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 59. maddesinin son fıkra hükmü de dikkate alınır.”
193 sayılı GVK’nın “İndirilecek Giderler” başlıklı 40. madde hükmü şöyledir:
“Safi kazancın tespit edilmesi için, aşağıdaki giderlerin indirilmesi kabul edilir:
- Ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderler.
……”