Davanın İhbarı Kavramı ve Vergi Yargılama Hukukunda Yeri

 

Yazar: M. Ezhan DOĞRUSÖZ*

 

E-Yaklaşım / Eylül 2024 / Sayı: 381

 

 

I- GİRİŞ

 

Yargılama hukukumuzda, davanın taraflarını davacı ve davalı oluşturmaktadır. Davanın tarafları olarak gerek davacı gerekse de davalı, yargılama sırasında sahip olduğu hukuki haklarını kullanacaktır.

 

Ancak, yargılama sürecinde bazı hallerde ise, davaya üçüncü bir kişinin dahil olması söz konusu olabilir. Bu durum, davanın konusu ile ilgili olarak daha sonra yani yargılamadan sonra ortaya çıkabilecek hak iddialarına ilişkin olmaktadır. Şöyle ki, verilecek kararın davanın tarafları dışındaki kişi ya da kişileri etkileyecek olması, onların da yargılama aşamasında müdahale edebilmesine imkan sağlamaktadır.

 

Bir davada yukarıda da  ifade edildiği gibi, üçüncü bir kişinin müdahalesi muhtemel olup, bu müdahale iki şekilden biri ile gerçekleşebilmektedir. Bunlardan biri davaya katılma diğeri de davanın ihbarıdır. Bu iki kavram, benzerlik gösteren yanları olsa da iki farklı durumu ifade etmektedir.

 

Bu yazıda, davaya tarafların dışında müdahale edilmesi yollarından biri olarak ana hatları ile davanın ihbarı ele alınacak ve ayrıca, vergi yargılamasında söz konusu olabilecek davanın ihbarı  halleri ile ilgili olarak örnekler verilecektir.

 

II- KAVRAM    

 

İdari Yargılama Usulü Kanunu’nda, davanın ihbarı ve davaya katılma (müdahale), ayrıca düzenlenmiş değildir. Kanun’un 31. maddesinin 1. fıkrasında, birçok müessese ile ilgili olarak yaptığı üzere, bu konuda da Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa göndermede bulunmuştur. 01.10.2011 gününde yürürlüğe giren Hukuk Muhakemeleri Kanunu, H.U.M.K.’da ayrı kısımlarda düzenlenen bu iki müesseseyi, “Davanın İhbarı ve Davaya Müdahale” başlığı altında, aynı ayırım içerisinde düzenlemiştir. Yeni Kanunda ayrıca, eskisinde olmayan asli müdahaleye de yer verilmiştir([1]).

 

Genel bir bakış açısı ile, davanın ihbarı da  bir davaya fer’i müdahale([2]) niteliğinde olmasına rağmen, Hukuk Muhakemeleri Kanunumuzda (H.M.K.) düzenleme alanı bulmuş olan (H.M.K. md.66 v.d.) fer’i müdahale kavramından farklıdır. Fer’i müdahale kavramında, üçüncü bir kişinin kendi isteği ile katılma talebinde bulunması söz konusu iken, davanın ihbarı kavramında, yapılan ihbar neticesinde üçüncü bir kişinin davaya katılma talebinde bulunması söz konusudur.    

 

Davanın ihbarı, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun([3]) (H.M.K.) 61. maddesinde düzenlenmiştir. İlgili maddeye göre, taraflardan biri davayı kaybettiği takdirde, eğer üçüncü kişinin kendisine rücu edeceği düşüncesinde ise tahkikat sona erinceye kadar davayı üçüncü kişiye ihbar edebilecektir[4]. Aynı maddenin ikinci fıkrası uyarınca, dava kendisine ihbar edilen kişi de aynı şartlarda bir başkasına ihbarda bulunabilir ve bu şekilde ihbar etme durumu tevali([5]) ettirilebilir. Yani, ihbar etme durumu üçüncü kişiler arasında sürebilir Davanın tarafları birbirine ihbarda bulunamaz. Mecburi dava arkadaşları da birbirine ihbarda bulunamaz. İhbar yapılacak kişinin, davanın tarafı olmayan üçüncü kişi olması gerekir. Ancak ihbarın yapılabilmesi için üçüncü kişinin, tarafın davayı kaybetmesi halinde kendisine rücu edilecek veya onun rücu edeceği kimse olması gerekir([6]).

Görüntülenme Sayısı