7440 Sayılı Kanun Kapsamında 100 Kasa Hesabı Düzeltme İşlemlerinin Avantajları ve Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar

[responsivevoice_button voice="Turkish Male" buttontext="Makaleyi Sesli Dinle"]

Yazar: Bilal SIRÇA*

E-Yaklaşım / Haziran 2023 / Sayı: 366

I- GİRİŞ

100 Kasa Hesabı, işletmelerin elinde bulundurduğu ulusal ve yabancı paraların TL karşılıklarının giriş ve çıkışlarının izlenmesi için kullandıkları hesaptır. İşletmelerin nakit girişleri kasa hesabının borcuna, nakit çıkışları ise kasa hesabının alacağına kaydedilir. Kasa hesabının borç bakiyesi o andaki kasa mevcudunu gösterir. Hesap daima borç bakiyesi verir veya hiç bakiye vermez.

Bilindiği üzere 459 sıra No.lu VUK Genel Tebliği’ne göre mükelleflerin, 7.000 TL’yi aşan tutardaki her türlü tahsilât ve ödemelerini aracı finansal kurumlar kanalıyla yapmaları ve bu tahsilât ve ödemeleri söz konusu kurumlarca düzenlenen belgeler ile tevsik etmeleri zorunludur.  Bu nedenle elden ödeme yapabileceğimiz alan çok sınırlı olduğundan kasa hesabında büyük miktarda nakit bulundurulması çok anlamlı değildir. Kaldı ki büyük miktarda nakit bulundurmanın fırsat maliyeti (faiz) de yüksektir.

İşletmelerde kasa hesabının borç bakiyesi yüksek olmasına rağmen fiilen daha az nakit olabilir. Bu durumun birden fazla sebebi vardır. Bunlardan en önemlisi “kanunen kabul edilmeyen gider” ödemeleridir. Mükellefler bu giderlere ilişkin ödemeleri işletmelerinden yapmalarına rağmen muhtelif sebeplerle kayıtlara almayabilmektedir. Dolayısıyla bu minvalde yapılan ödemeler kasa da fiili olarak daha az nakit yer almasına sebep olmaktadır. Diğer sebepler; yapılan nakit ödeme kayıtlarının yapılmaması veya sehven unutulması ve ortaklara gizli kâr dağıtımı da sayılabilir.

İşletmelerin kasa hesabının borç bakiyesini mevzuata uygun şekilde fiili duruma uygun hale getirmesinin yüksek vergisel maliyetleri olmaktadır. Bunlardan ilki vergi dünyasında “kasa adatı” denilen yöntemin uygulanmasıdır. Bu durum kasa hesabı yüksek borç bakiyesini ortadan kaldırmamakta, Hazine’nin mahrum kaldığı vergi gelirlerinin dönemsel telafisini sağlamaktadır. Bu işlemden sonra işletmelerin fiilen kasada bulunmayan tutarları 197 Sayım ve Tesellüm Hesabına borç kaydetmesi, dönem sonunda ise gider kaydederek ortadan kaldırmaları halinde, kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınmaları gerekecektir. Bu durumda dahi kanunen kabul edilmeyen bu giderlerin mahiyeti vergi idaresince incelenerek hâsılatla ilişkilendirilmesi ya da adat işlemine tabi tutulması muhtemeledir.

Tam da bu durumda bulunan mükellefler için 7440 sayılı Kanun’un 1. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (4) numaralı alt bendinde “kayıtlarda yer aldığı hâlde işletmede bulunmayan kasa mevcudu beyanı” hükmüne yer verilerek işletme kayıtlarının düzeltilmesi ile ilgili düzenlemeler Kanun kapsamına alınmış ve Kanun’un 6. maddesinde konuya ilişkin hükümlere yer verilmiştir. Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına Dair 7440 Sayılı Kanun Genel Tebliği’nin (Seri No: 1) VI/C bölümünde ise anılan maddenin usul ve esasları belirtilmiştir.

Anılan düzeltme işlemlerinin işletmeler açısından avantajı tartışmasızdır. Bu düzeltmeyi bir anlamda uzlaşı ile vergi gelirlerinden daha düşük ve gönüllü bir ödemeyle vazgeçme olarak ifade edebiliriz. Sağladığı avantajlar bakımından vergi barışından pekte farkı bulunmamaktadır. Ancak bu işlemleri yaparken dikkat edilmesi gereken hususların da gözden kaçırılmaması gerekmektedir.

II- KAYITLARDA YER ALDIĞI HÂLDE İŞLETMEDE MEVCUT OLMAYAN KASA MEVCUDU DÜZELTME İŞLEMLERİ

7440 sayılı Kanun’un 6. maddesinin üçüncü fıkrası hükmü ile bilanço esasına göre defter tutan kurumlar vergisi mükelleflerine, 31.12.2022 tarihi itibarıyla düzenlenen bilançolarında görülmekle birlikte işletmelerinde bulunmayan kasa mevcutlarını 31 Mayıs 2023 tarihine kadar (bu tarih dâhil) vergi dairel…

Görüntülenme Sayısı