Yazarlar: Yunus SÜRMELİ*
Halit FİKİR**
I-
GİRİŞ
Vergi hukukunda mükellef
ve vergi sorumlusunun kanundan doğan vergisel ödevleri genel bir kural olarak
kendileri tarafından yerine getirilmesi prensibi öngörülmüştür. Ancak, çeşitli sebeplerden dolayı vergi ödevleri ya
emredici kanun hükmünden dolayı kanuni temsilciler tarafından yerine
getirilmesi istenir ya da mükellefin iradi beyanı sonucu bizzat tayin ettiği
temsilciler tarafında yerine getirilir.
Vergi
Usul Kanunu’nun 8. maddesine göre mükellefin, vergi kanunlarına göre kendisine
vergi borcu terettüp eden gerçek veya tüzel kişi olduğu, vergi kanunları ile
kabul edilen haller müstesna olmak üzere, mükellefiyete veya vergi sorumluluğuna
müteallik özel mukavelelerin vergi dairelerini bağlamayacağı, 9. maddesinde de,
mükellefiyet ve vergi sorumluluğu için kanuni ehliyetin şart olmadığı
belirtilmektedir. Mezkur Kanun’un 10. maddesi
Kanuni Temsilcilerin Ödevi belirtilmiş,
Amme Alacakları Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un mükerrer 35. maddesinde
ise Kanuni Temsilcilerin Sorumluluğu hüküm altına alındığı görülmektedir. İradi
temsil ile ilgili vergi mevzuatı incelendiğinde doğrudan herhangi bir kanuni
düzenleme olmadığı görülmektedir.
II-
TEMSİL
Temsil kelimesi Arapça kökenli olup,
Türk Dil Kurumu (TDK) sözlüğündeki anlamı: Birinin veya bir topluluğun adına
davranmak şekildedir.
Temsil, bir kimsenin, temsilci
sıfatıyla diğer bir kişi adına hukuki işlem yapmasıdır(1).
Diğer bir ifade ile temsilci, temsil ettiği kişiyi hak sahibi yapabilir ya da borçlu statüsüne sokabilir.
Temsil, genel olarak, bir hukuki işlemin
ya da sözleşmenin, temsil olunan bir kimse adına ve hesabına, başka bir kimse
tarafından yapılmasıdır. Bir diğer deyişle temsil, bir kimsenin mümessil
sıfatıyla diğer bir kişi adına hukuki işlem yapmasıdır(2).
Vergi hukukunda
temsilcinin temsil yetkisi, bir kanun hükmüne veya temsil edilenin istek ve
iradesine dayanabilmektedir. Bu sebepler iki çeşit temsilden bahsedilmektedir.
Bunlardan biri kanuni temsil diğeri ise iradi temsildir(3).
A- KANUNİ TEMSİL
Kanuni temsil
yetkisinde temsil edilen kişinin iradesine bakılmaksızın; yetki ya kanun
gereği kendiliğinden, ya bir mahkeme kararı ile ya da bir hukuki işlemin
kanuni sonucu olarak doğmaktadır.
Kanuni temsil, kanunlarda yer alan
özel hükümler uyarınca temsilin vücut bulmasıdır. Buna göre temsil yetkisi
ancak ilgili kanunlarda yer alan hükümler gereğince doğar, kullanılır ve sona
erer.
Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesinde, “Tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevler kanuni temsilcileri, tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirileceği hüküm altına alınmıştır. Söz konusu maddede bahsi geçen temsilcilerin bu ödevleri yerine getirmemeleri y&u…