Vergi Hukukunda Kanuni Temsilci Yerine İradi Temsilci Belirlemek Mümkün mü?

[responsivevoice_button voice="Turkish Male" buttontext="Makaleyi Sesli Dinle"]

Yazarlar: Yunus SÜRMELİ*
                Halit FİKİR**

Yaklaşım / Ocak 2022 / Sayı: 349

I- GİRİŞ

Vergi hukukunda mükellef ve vergi sorumlusunun kanundan doğan vergisel ödevleri genel bir kural olarak kendileri tarafından yerine getirilmesi prensibi öngörülmüştür. Ancak, çeşitli sebeplerden dolayı vergi ödevleri ya emredici kanun hükmünden dolayı kanuni temsilciler tarafından yerine getirilmesi istenir ya da mükellefin iradi beyanı sonucu bizzat tayin ettiği temsilciler tarafında yerine getirilir.

Vergi Usul Kanunu’nun 8. maddesine göre mükellefin, vergi kanunlarına göre kendisine vergi borcu terettüp eden gerçek veya tüzel kişi olduğu, vergi kanunları ile kabul edilen haller müstesna olmak üzere, mükellefiyete veya vergi sorumluluğuna müteallik özel mukavelelerin vergi dairelerini bağlamayacağı, 9. maddesinde de, mükellefiyet ve vergi sorumluluğu için kanuni ehliyetin şart olmadığı belirtilmektedir. Mezkur Kanun’un 10. maddesi Kanuni Temsilcilerin Ödevi belirtilmiş,  Amme Alacakları Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un mükerrer 35. maddesinde ise Kanuni Temsilcilerin Sorumluluğu hüküm altına alındığı görülmektedir. İradi temsil ile ilgili vergi mevzuatı incelendiğinde doğrudan herhangi bir kanuni düzenleme olmadığı görülmektedir.

II- TEMSİL

Temsil kelimesi Arapça kökenli olup, Türk Dil Kurumu (TDK) sözlüğündeki anlamı: Birinin veya bir topluluğun adına davranmak şekildedir.

Temsil, bir kimsenin, temsilci sıfatıyla diğer bir kişi adına hukuki işlem yapmasıdır(1).

Diğer bir ifade ile temsilci, temsil ettiği kişiyi hak sahibi yapabilir ya da borçlu statüsüne sokabilir.

Temsil, genel olarak, bir hukuki işlemin ya da sözleşmenin, temsil olunan bir kimse adına ve hesabına, başka bir kimse tarafından yapılmasıdır. Bir diğer deyişle temsil, bir kimsenin mümessil sıfatıyla diğer bir kişi adına hukuki işlem yapmasıdır(2).

Vergi hukukunda temsilcinin temsil yetkisi, bir kanun hükmüne veya temsil edilenin istek ve iradesine dayanabilmektedir. Bu sebepler iki çeşit temsilden bahsedilmektedir. Bunlardan biri kanuni temsil diğeri ise iradi temsildir(3).

A- KANUNİ TEMSİL

Kanuni temsil yetkisinde temsil edilen kişinin iradesine bakılmaksızın; yetki ya kanun gereği  kendiliğinden, ya bir mahkeme kararı ile ya da bir hukuki işlemin kanuni sonucu olarak doğmaktadır.

Kanuni temsil, kanunlarda yer alan özel hükümler uyarınca temsilin vücut bulmasıdır. Buna göre temsil yetkisi ancak ilgili kanunlarda yer alan hükümler gereğince doğar, kullanılır ve sona erer.

Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesinde, “Tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevler kanuni temsilcileri, tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirileceği hüküm altına alınmıştır. Söz konusu maddede bahsi geçen temsilcilerin bu ödevleri yerine getirmemeleri y&u…

Görüntülenme Sayısı