Parmak İzi Yöntemiyle Çalışma Süreleri Takip Edilemeyecek mi? (E-Yaklaşım)

[responsivevoice_button voice="Turkish Male" buttontext="Makaleyi Sesli Dinle"]

Yazar: Cüneyt ÖZEN*

E-Yaklaşım / Nisan 2022 / Sayı: 352

I- GİRİŞ

İşçilerin çalışma sürelerine ilişkin hükümler, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 63. ve devamındaki maddelerde ayrıntılı bir şekilde düzenlenmiştir. Kanunda tanımına yer verilmeyen “çalışma süresi” kavramı, İş Kanununa İlişkin Çalışma Süreleri Yönetmeliği’nin([1]) 3. maddesinde “işçinin çalıştırıldığı işte geçirdiği süredir.” şeklinde tanımlanmıştır. Anılan Yönetmeliğin 9. maddesinde işverenlerin, işçilerin çalışma sürelerini uygun araçlarla belgelemek zorunda oldukları hükme bağlanmıştır. Çalışma sürelerinin uygun araçlarla belgelenmesi, taraflar arasında uyuşmazlık çıkması halinde işverenin elini oldukça güçlendirecektir. Zira Yargıtay tarafından verilen kararlarda fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtlarının, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgelerin delil niteliğinde olduğu belirtilmektedir. Yönetmelik işverenlerin çalışma sürelerini hangi araçlarla belgeleyeceklerine ilişkin bir düzenleme getirmemiş olmakla birlikte uygulamada imza föyleri, kart basma, parmak izi takip sistemi gibi pek çok farklı uygulama ile mesai takibi yapılmaktadır.

Bilindiği üzere kişisel veri kavramı tüm dünyada geniş yankı bulması ile birlikte ülkemizde de 24.03.2016 tarihli ve 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu([2]) ile mevzuatımıza girmiştir. Kanun ile ulusal mevzuatımızda uluslararası mevzuata uygun olarak özel hayatın gizliliği kapsamında kişilik hakkının bir uzantısı olan kişisel verilerin veri sahibinin rızası dışında Kanuna aykırı olarak kullanılmasını veya paylaşılmasını önlemeyi amaçlanmaktadır. 6698 sayılı Kanunda “Kişisel veri; kimliği belirli veya belirlenebilir gerçek kişiye ilişkin her türlü bilgiyi ifade eder.” şeklinde tanımlanmıştır. Bu tanım oldukça geniş kapsamlı bir tanım olup Kanun’un 6. maddesinde; özel nitelikli kişisel veri; kişilerin ırkı, etnik kökeni, siyasi düşüncesi, felsefi inancı, dini, mezhebi veya diğer inançları, kılık ve kıyafeti, dernek, vakıf ya da sendika üyeliği, sağlığı, cinsel hayatı, ceza mahkûmiyeti ve güvenlik tedbirleriyle ilgili verileri ile biyometrik ve genetik verileri olarak tanımlanmıştır. 

İşte bu yazımızda, çalışma hayatında işçilerin mesai takipleri açısından işverenlerce sıkça kullanılan park izi takip sisteminin Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’ndan sonra da uygulanıp uygulanamayacağı konusu açıklanmaya çalışılacaktır. Öncelikle çalışma sürelerin belgelenmesine ilişkin 4857 sayılı İş Kanunu ve ilgili yönetmelikte yer alan hükümlerden kısaca bahsedilecek daha sonra 6698 sayılı Kanun kapsamındaki durum yargı kararları ışığında ele alınacaktır.

II- YASAL DÜZENLEME

4857 sayılı İş Kanunu’nun 63. maddesinde Genel bakımdan çalışma süresi haftada en çok kırkbeş saattir. Aksi kararlaştırılmamışsa bu süre, işyerlerinde haftanın çalışılan günlerine eşit ölçüde bölünerek uygulanır.” hükmüne yer verilmiştir. İş Kanununa İlişkin Çalışma Süreleri Yönetmeliği’nin 3. maddesinde, bu hüküm tekrarlandıktan sonra İş Kanunu’nun 66. maddesinde yazılı sürelerin de çalışma süresinden sayılacağı aynı Kanun’un 68. maddesi uyarınca verilen ara dinlenmelerinin çalışma süresinden sayılmayacağı belirtilmiştir. İlgili Yönetmeliğin 8. maddesinde işverenlerin günlük çalışmanın başlama ve bitiş saatleri ile dinlenme saatlerini işyerlerinde işçilere uygun araçlarla duyurulması gerektiği, yapılan işlerin niteliğine göre, işin başlama ve bitiş saatlerinin işçiler açısından farklı şekilde düzenleneceği hükme bağlanmıştır.  İlgili Yönetmeliğin 9. maddesinde; işverenlerin, işçilerin çalışma sürelerini uygun araçlarla belgelemek zorunda olduğu belirtilmiştir.

4857 sayılı İş Kanunu’nun 41. maddesinde fazla çalışma; Kanunda yazılı şartlar çerçevesinde haftalık 45 saati aşan çalışmalar, haftalık çalışma süresinin sözleşmelerle 45 saatin altında belirlendiği durumlarda bu çalışma süresini aşan ve 45 saate kadar yapılan çalışmalar fazla sürelerle çalışma olarak tanımlanmıştır.

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nun 3. maddesinde, açık rıza; belirli bir konuya ilişkin, bilgilendirilmeye dayanan ve…

Görüntülenme Sayısı