Yazar: Yiğit YILDIZ*
I-
GİRİŞ
Özellikle
gelişmekte olan ülkeler açısından yabancı sermaye, ekonomik büyümenin bakımından
katalizör görevi görür. Zira bu tip ülkelerde sermaye az bulunan kıt bir üretim
faktörüdür. Kalkınmanın finansmanını sağlayacak sermayenin dışarıdan ülkeye
transferi büyük önem arz eder.
Gelişmekte olan
ülkeler sınıfında yer alan ülkemiz de bünyesine daha fazla yabancı sermayeyi
çekerek istikrarlı bir büyüme seviyesine ulaşmayı ve böylece gelişmiş ülkeler
sınıfına yükselmeyi hedeflemektedir. Ancak Birleşmiş Milletler Ticaret ve
Kalkınma Konferansı (UNCTAD)’nın yayınladığı rapora göre ülkemizdeki
doğrudan yabancı yatırım tutarı 2015’te yaklaşık19 Milyar USD iken, 2020’de 8
Milyar USD’ seviyelerine inmiştir(1).
Mali idare,
bünyesine daha fazla yabancı sermaye çekmek adına bu minvalde önemli bir
düzenlemeyi hayata geçirmiştir. Daha çok doğrudan yabancı yatırım tutarının ülkeye
girmesi adına 7338 sayılı kanun ile önemli bir vergi teşviki sağlanmaktadır.
II- NAKİT SERMAYE İNDİRİMİ
Nakit sermaye artırımının indirime
konu edilebilmesi, vergi sistemimize 6637 sayılı Kanun’un 8. maddesiyle ve bu
doğrultuda 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun (KVK) 10. maddesinde
değişiklik yapılması suretiyle girmiştir. Bahse konu indirimden finans,
bankacılık ve sigortacılık sektörlerinde faaliyet gösteren kurumlar ile kamu
iktisadi teşebbüsleri dışında kalan sermaye şirketleri yararlanabilecektir. Söz
konusu düzenleme ile sermaye şirketlerinin nakdi sermaye artırımında bulunması
veya yeni kurulan şirkette sermayenin nakden karşılanması durumunda hesaplanacak
tutar, kurum kazancından indirim konusu yapılabilmektedir. Sağladığı vergi
avantajı ile önemli bir indirim müessesi olan nakdi sermaye indirimi ile amaç
şirketlerin sermaye yapılarının güçlendirilmesidir.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 10. maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendi uyarınca indirim oranı, sermaye artışının nakit olarak karşılanan kısmı üzerinden TCMB tarafından indirimden yararlanılan yıl için en son açıklanan “bankalarca açılan TL cinsinden ticari kredilere uygulanan ağırlıklı yıllık ortalama faiz oranı” dikkate alınarak ilgili hesap döneminin sonuna kadar hesaplanan tutarın %50’si olarak belirlenmiştir.
Yapılan bu düzenleme ile sermaye şirketlerinde
nakit olarak artırılan sermaye üzerinden hesaplanan faizin kurumlar vergisi
matrahından indirilerek sermaye artışının teşvik edilmesi amaçlanmıştır. Ayrıca
düzenlemede yer alan % 50 olan genel oranını, farklı şirket ve uygulamalar itibarıyla
ayrı ayrı sıfıra kadar indirmeye veya % 100’e kadar artırmaya; halka açık sermaye
şirketleri için halka açıklılık oranına göre %150’ye kadar farklılaştırma
hususunda Bakanlar Kurulu’na yetki verilmiştir. Bakanlar Kurulu da verilen bu
yetki sonucu 30.06.2015 tarih ve 29402 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan
2015/7910 sayılı Kararname ile bazı şirket ve faaliyetler açısından
farklılaştırmaya gidilmiştir. Bu farklılaştırma ile dört farklı indirim oranı
uygulanmaktadır.
Söz konusu Kararname ile yapılan farklılaştırma
sonucu ilgili hükmün uygulanmasında;
1- Genel İndirim
Oranı:
5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 10. maddesinin birinci fıkrasının (ı)
bendi gereği % 50