E-Yaklaşım / Şubat 2025 / Sayı: 386
I- GİRİŞ
2012 yılında çıkartılan 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu([1]) ile birlikte ülkemiz tarihinde iş sağlığı ve güvenliği alanındaki sistem tümüyle değiştirildi. Kamu ve özel tüm işyerlerini kapsayan ayrıntılı iş sağlığı ve güvenliği düzenlemeleri getiren kanun ile bu alanda yeni bir döneme geçilmiş oldu. Özellikle çalışanlara iş sağlığı ve güvenliği hizmetleri sunma, işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı çalıştırma veya bu hizmetleri dışarından hizmet alarak yerine getirilmesi 2012’de getirilen yeni sistemin esasını oluşturuyordu.
Kapsamlı bir dönüşüm gerektiren 6331 sayılı Kanun, getirdiği reform niteliğindeki dönüşümün sindirilmesi ve işyerlerinin kanunun emrettiği gerekliliklerin yerine getirilmesine peyderpey uyum sağlayabilmesi amaçlarıyla çeşitli hükümlerinin farklı işyerleri açısından kademeli olarak yürürlüğe girmesi esasını benimsedi. 2012 yılında bu yana işyerlerin vasfı, büyüklüğü ve tehlike sınıfına göre kapsam peyderpey genişletilmekteydi.
Son olarak, 1 Ocak 2025 tarihi itibariyle, 6331 sayılı Kanun’un iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin sunulmasına ilişkin olan 6 ve 7. maddelerinin kamu kurumları ile 50’den az çalışanı olan ve az tehlikeli sınıfta yer alan özel sektör işyerleri için yürürlüğe girmesi ile bu kademeli yürürlük süreci tamamlanmış bulunuyor([2]). Böylece artık kamu kurum ve kuruluşları da iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin kapsamına girmiş bulunuyor([3]).
Daha evvel kamu kurumlarında 4857 sayılı İş Kanunu’nun([4]) mülga 81. maddesi kapsamında çalışanlar için 6331 sayılı Kanun’un 6 ve 7. maddeleri zaten yürürlüğe girmişti. Bu kez kamuda çalışan kadrolu memur ve diğer statülerdeki tüm çalışanlar için de 6331 sayılı Kanun’un ilgili hükümleri yürürlüğe girmiş bulunuyor. Bu kapsamda kamu kurumlarının ya kendi personelleri ile yahut da dışarıdan ortak sağlık ve güvenlik birimleri veya kamu iş sağlığı ve güvenliği merkezleri niteliğinde ÇASMER’lerden hizmet alarak iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerini yerine getirmesi zorunlu hale gelmiş bulunuyor.
Bu makalemizde iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili yasal yükümlülüklerin kamu kurum ve kuruluşları açısından yürürlüğü ve kamuda çalışan işyeri hekimi ile iş güvenliği uzmanı vasfındaki personelin bu süreçteki rolleri aydınlatılacaktır.
II- KAMU KURUM VE KURULUŞLARINA İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ YÜKÜMLÜLÜKLERİ
2012 yılında çıkartılan 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile birlikte ülkemiz tarihinde iş sağlığı ve güvenliği alanındaki sistem tümüyle değiştirildi. Kamu ve özel tüm işyerlerini kapsayan ayrıntılı iş sağlığı ve güvenliği düzenlemeleri getiren kanun ile bu alanda yeni bir döneme geçilmiş oldu. Özellikle çalışanlara iş sağlığı ve güvenliği hizmetleri sunma, işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı çalıştırma veya bu hizmetleri dışarından hizmet alarak yerine getirilmesi 2012’de getirilen yeni sistemin esasını oluşturuyordu.
Ancak reformun etkili olduğunu söylemek zor. Zira, iş sağlığı ve güvenliği (İSG) uygulamalarının başarısını gösteren doğrudan bir gösterge olan iş kazaları gitgide artıyor. 2012 yılında ülke genelinde yaklaşık 74 bin iş kazası kayda geçerli bu rakam 2024 sonu itibariyle 700 bini geçmiş bulunuyor. Bu ise iş sağlığı ve güvenliği reformunun iş kazalarını ve meslek hastalıklarını azaltmak konusunda başarısız olduğunu ortaya koyuyor.
Öte yandan yasal hükümlere bakılacak olursa, 6331 sayılı Kanun’un 6. maddesi kapsamında kamu ve özel tüm işyerlerinin işverenleri, mesleki risklerin önlenmesi ve bu risklerden korunulmasına yönelik çalışmaları da kapsayacak, iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin sunulması konusunda zorunlu bulunmakta. Kanunda tanımlanan şekliyle iş sağlığı ve güvenliği hizmetleri şunları kapsıyor:
İşyerlerinde, çalışanlar arasından iş güvenliği uzmanı, işyeri hekimi ve on ve daha fazla çalışanı olan çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde diğer sağlık personeli görevlendirilmesi zorunlu. İşyerinin çalışanları arasında belirlenen niteliklere sahip personel bulunmaması hâlinde, bu hizmetin tamamını veya bir kısmını ortak sağlık ve güvenlik birimlerinden (OSGB’lerden) hizmet alarak yerine getirilebilmesi mümkün oluyor. Şu kadar ki, belirlenen niteliklere ve gerekli belgeye sahip olması hâlinde, işverenler, tehlike sınıfı ve çalışan sayısı dikkate alınarak, bu hizmetin yerine getirilmesini kendisi üstlenebilmekteler.
Belirlenen niteliklere ve gerekli belgeye sahip olmayan ancak 50’den az çalışanı bulunan ve az tehlikeli sınıfta yer alan işyeri işverenleri veya işveren vekili tarafından Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nca ilan edilen eğitimleri tamamlamak şartıyla işe giriş ve periyodik muayeneler ve tetkikler hariç iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerini yürütebiliyorlar([5]).
İşyerlerinde çalıştırılması kanunen zorunlu olan işyeri hekimi, iş güvenliği uzmanı ve diğer sağlık personeline iş sağlığı ve güvenliği profesyonelleri deniliyor. Şunu belirtmek gerekiyor: Tam süreli işyeri hekimi görevlendirilen işyerlerinde, diğer sağlık personeli görevlendirilmesi zorunlu değil.
İşverenler görevlendirdikleri kişi veya hizmet aldığı kurum ve kuruluşların görevlerini yerine getirmeleri amacıyla araç, gereç, mekân ve zaman gibi gerekli bütün ihtiyaçlarını karşılamak zorunda. Keza, işverenlerin işyerinde sağlık ve güvenlik hizmetlerini yürütenler arasında iş birliği ve koordinasyonu sağlama konusunda yükümlülükleri var.
İşverenler, görevlendirdikleri kişi veya hizmet aldığı kurum ve kuruluşlar tarafından iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili mevzuata uygun olan ve yazılı olarak bildirilen tedbirleri yerine getirmek zorunda. Çalışanların sağlık ve güvenliğini etkilediği bilinen veya etkilemesi muhtemel konular hakkında; görevlendirdikleri kişi veya hizmet aldığı kurum ve kuruluşları, başka işyerlerinden çalışmak üzere kendi işyerine gelen çalışanları ve bunların işverenlerini bilgilendirmek de işverenin omuzlarında olan bir sorumluluk (6331: Md. 6).