Yazar: Ertuğrul TURAN*
I-
GİRİŞ
Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin
Anayasa, Kanun ve diğer alt normlara sadık kalarak kamu hizmetlerini yerine
getirmesi özellikle toplumda hâkim olan güvenin korunması açısından önem
taşımaktadır. Bu kişilerin görev ve sorumluluklarına aykırı bazı davranışları,
belli koşullar altında zimmet, irtikap, rüşvet, nüfuz ticareti ve görevi kötüye
kullanma gibi yolsuzluk suçu olarak tanımlanmış olup, 4483 sayılı Kanunla görev
sebebiyle işlenen suçlar dolayısıyla yargılama, Kanunda belirtilen istisnalar
dışında, ön izne bağlanmıştır. Diğer yandan 3628 sayılı Kanundaki suçlar ile
görev sebebiyle işlenmeyen suçlar için herhangi bir makamdan izin alınmaksızın
Cumhuriyet Başsavcılığı’nca doğrudan soruşturma açılabilmektedir.
Bir ülkenin en temel hizmetleri
arasında kamu (amme) hizmetleri gelir. Kesin bir tanımı bulunmayan kamu hizmeti
çeşitli biçimlerde tanımlanmaya çalışılmıştır. En geniş tanıma göre kamu
hizmeti, devlet ya da diğer kamu tüzel kişileri tarafından genel ve ortak
gereksinmeleri karşılamak için yapılan etkinliklerdir. GÖZLER kamu hizmetini, “Bir kamu tüzel kişisi tarafından
üstlenilen ve doğrudan doğruya kendisi tarafından veya ondan alacağı yetkiyle
ve onun denetimi altında bir özel hukuk kişisi tarafından yürütülen kamu yararı
amacına yönelik faaliyetler” şeklinde tanımlamıştır([1]).
1982 Anayasası’nın([2])
2. maddesinde Türkiye Cumhuriyeti’nin demokratik, laik ve sosyal bir hukuk
devleti olduğu, 129. maddesinin ilk fıkrasında memurlar ve diğer kamu
görevlilerinin Anayasa ve kanunlara sadık kalarak faaliyette bulunmakla yükümlü
oldukları belirtilerek aynı maddenin son fıkrasında da memurlar ve diğer kamu
görevlilerinin işledikleri iddia edilen suçlardan ötürü ceza kovuşturması
açılması, kanunla belirlenen istisnalar dışında, Kanun’un gösterdiği idari
merciin iznine bağlanmıştır.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun([3]) “Sadakat” başlıklı 6. maddesi gereğince
ise Devlet memurları, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na ve Kanunlarına sadakatle
bağlı kalmak ve milletin hizmetinde Türkiye Cumhuriyeti Kanunlarını sadakatle
uygulamak zorundadırlar. Bir başka anlatımla memurlar, her durumda Devletin
menfaatlerini korumak mecburiyetindedirler.
Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin
görevleri sebebiyle işledikleri zimmet, irtikap, rüşvet, nüfuz ticareti ve
görevi kötüye kullanma fiilleriyle kamu idaresinin güvenilirliği ile işleyişine
zarar verdiğine ayrıca kişilerin mağduriyetine veya kamu zararına ya da haksız
menfaat sağlanmasına sebep olabilmektedirler. Emniyet birimlerinin
yolsuzluklarla mücadele kapsamında yaptığı operasyonlar çoğu zaman medyaya da
yansımaktadır. Bu bağlamda haberlere konu olan bir olayda, tapu müdürlüğünde
çalışan memurların tapu işlemlerinin yapılması ve hızlandırılması karşılığında
maddi menfaat sağladıkları tespit edildiğinden haklarında rüşvet suçundan
soruşturma açılmış ve cezai yaptırımlar uygulanmıştır.
Bilindiği gibi 5237 sayılı Türk Ceza
Kanunu’nun([4])
amacı; kişilerin hak ve özgürlüklerini, kamu düzeni ve güvenliğini, hukuk
devletini, kamu sağlığını ve toplumsal barışı korumak ve suç işlenmesini
önlemektir. Kanunda, bu amaçların gerçekleşmesi için ceza sorumluluğunun
esasları, suçlar, cezalar ve güvenlik tedbirleri düzenlenmiştir.