Yazar: Hasan Basri CAN*
I-
GİRİŞ
İnternetin kullanım alanının sürekli
genişlemesi ve mobil kullanımında her geçen gün artması, internet üzerinden
gelir elde edilmesi usulünü de yaygın hale getirmiştir. Özellikle video yükleme
alanına özgülenmiş internet sitelerine yüklenen videolar sayesinde
elde edilen gelirler oldukça yüksek meblağlara denk gelen bir kazanç kapısı
haline gelmiştir. Söz konusu sitelere video yükleyerek belirli abone sayısına
sahip olan kişiler bu videolar özelinde gelir elde etmekte ve nihayetinde bu
gelirlerin vergilendirilmesi söz konusu olmaktadır.
Bu çalışmada; Google, Youtube gibi
internet sitelerine yüklenilen videoların izlenmesi, tıklanması veya
paylaşılması durumlarına göre düzenli olarak gelir elde eden kişilere, bahse
konu siteler tarafından Adsense veya Admob bedeli adı altında banka hesaplarına
para yatırılması ile elde edilen gelirlerin yurt içinde mi yurt dışında mı elde
edilmiş sayılacağı, söz konusu gelirlerin ne şekilde vergilendirileceği, gelir
vergisi yönünden istisna uygulamasına tabi olup olmayacağı, muhtasar beyanname
verilip verilmeyeceği ve KDV hesaplanıp hesaplanmayacağı hususlarında açıklamalar
yapılacaktır.
II-
İNTERNET SİTELERİNE (GOOGLE, YOUTUBE VS.) YÜKLENEN VİDEOLARIN İZLENMESİNE
İLİŞKİN OLARAK ELDE EDİLEN GELİRLERİN VERGİLENDİRİLMESİ
İnternet sitelerinin gelir kaynakları Adsense vb. reklam servisleri, link satış, banner reklam, tanıtım yazısı satışı ve sponsorluklardır. Bunlar dışında yapılacak çalışmaya göre çeşitli gelir yöntemleri üretilebilir ama birçok site sahibi genel olarak bu şekilde para kazanırlar. En yaygın kazanç ise Adsense ile olur çünkü sürekli ve güvenilirdir. Google’ın reklam hizmeti olan Adsense’in temel amacı web sitesi sahiplerine çevrimiçi reklamlar üzerinden para kazanma olanağı sunmaktır. Google’ın reklam hizmetinin Adsense ve Adwords olmak üzere iki ayağı bulunmaktadır. Adwords, reklam verenlerin kullandığı bir hizmettir ve AdSense’de yayınlanacak reklamlar bu sistem tarafından belirlenir. Adsense’in diğer reklam hizmetlerinden en büyük farkı, yayınlanan reklamların site içeriğine uygun olmasıdır.
A- GELİR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN VERGİLENDİRME
193 sayılı Gelir
Vergisi Kanunu’nun;
– “Ticari
Kazancın Tarifi” başlıklı 37. maddesinde,
“Her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançlar
ticari kazançtır…”
hükümlerine yer
verilmiştir.
Ticari faaliyet
emek-sermaye organizasyonuna dayanmakta olup, kazanç sağlama niyet ve kastının
bulunup bulunmaması, böyle bir organizasyon tarafından icra edilen faaliyetin
ticari faaliyet olma niteliğine etki etmemektedir. Ancak, bir faaliyetin ticari
faaliyet sayılabilmesi için kazanç sağlama niyet ve kastı gerekmemekle birlikte,
faaliyeti icra eden organizasyonun bütün unsurlarıyla birlikte değerlendirildiğinde
kazanç sağlama potansiyeline sahip olması, şahsi ihtiyaç kapsam ve sınırlarını
aşması gerekmektedir.
Bu itibarla, gelir
elde edilen faaliyetin ticari bir organizasyon içinde yapılması ticari
faaliyetin bir unsuru sayılması, ticari organizasyonun şekli ve maddi unsurları
ile açıkça belli olmadığı hallerde ise faaliyetin devamlılık kasıt ve niyeti
ile yapıldığını belirleyen objektif ölçü olarak, muamelede çokluk olup
olmadığına bakılması gerekmektedir. Muamelede çokluk, gelir elde edilen
faaliyetin aynı takvim yılı içerisinde birden fazla defada veya takip eden
birden fazla takvim yılında art arda gerçekleşmesidir.
Diğer taraftan,
anılan Kanun’un 40. maddesinde, ticari kazancın elde edilmesi ve idame
ettirilmesi için yapılan genel giderlerin safi kazancın tespitinde indirim konusu
yapılabileceği hükmüne yer verilmiştir.