Yazar: Sakıp ŞEKER*
I-
GİRİŞ
14 Şubat 2022 tarihinden geçerli olmak
üzere yayımlanan 5189 sayılı Cumhurbaşkanı kararı ile ÖTV’ye tabi gıda
maddeleri hariç, temel gıda maddelerinin tümü (ister toptan ister perakende
olarak satılsın) KDV oranı % 1’e indirilmiştir. Yapılan bu vergi indirimi ile
gıda maddelerinde yaşanan yüksek fiyat artışlarının önüne geçilmesi hedeflenmiştir.
Temel gıda
maddelerini % 1 oranında KDV uygulayarak satan mükelleflerin söz konusu
malların üretiminde veya tedarikinde yüklendikleri KDV ise % 1 ila % 18
oranında KDV’ye tabi mal ve hizmetlerden meydana gelmektedir. Diğer bir ifade
ile % 1 oranında mal satan mükellefler söz konusu malları % 1’den daha fazla
KDV ödemekte, ancak % 1 oranında KDV tahsil etmektedir. Örneğin, fırıncı un
için % 1, enerji için % 18, nakliye için % 18, muhasebe hizmeti için % 18,
poşet veya ambalaj için % 18, fırın için gerekli araç ve gereçler ile tamir ve
bakımlar için % 18 oranında KDV ödemektedir. Özetle, yüklendiği KDV tahsil
ettiği KDV’den daha yüksektir. İşte bu durumda olan mükelleflere yüklendikleri
KDV ile tahsil ettikleri KDV arasındaki fark, KDV Kanunu’nun 29/2. maddesine
göre vergi dairesince iade edilmektedir. Böylelikle Devlet alması gereken
verginin önemli bir kısmını almayarak, temel gıda maddesi satın alan
tüketicilere dolaylı olarak sosyal yardımda bulunmuş, diğer bir ifade ile
sübvansiyon uygulamış olmaktadır.
İndirimli orana
tabi mal ve hizmet satın alanlar bu uygulamadan memnun olurken üreticiler ve
alım satıma aracılık eden tacirler söz konusu KDV’nin bir kısmını veya tamamını
uzun süre üzerlerinde mali bir yük olarak taşımak zorunda kalmaktadır.
Yazımızın aşağıdaki bölümlerinde bu konunun detaylarına yer vereceğiz.
II- KDV İADE SÜRECİ NASIL
İŞLEMEKTEDİR?
Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 29. maddesinin ikinci fıkrasına göre, “Bir vergilendirme döneminde indirilecek katma değer vergisi toplamı, mükellefin vergiye tâbi işlemleri dolayısıyla hesaplanan katma değer vergisi toplamından fazla olduğu takdirde, aradaki fark sonraki dönemlere devrolunur ve iade edilmez. Şu kadar ki, 28. madde uyarınca Cumhurbaşkanı tarafından vergi nispeti indirilen teslim ve hizmetlerle ilgili olup indirilemeyen ve tutarı Cumhurbaşkanınca tespit edilecek sınırı aşan vergi, bu mükelleflerin vergi ve sosyal sigorta prim borçları ile genel ve katma bütçeli idareler ile belediyelere olan borçlarına ya da döner sermayeli kuruluşlar ile sermayesinin % 51’i veya daha fazlası kamuya ait olan veya özelleştirme kapsamında bulunan işletmeler ile organize sanayi bölgelerinden temin ettikleri mal ve hizmet bedellerine ilişkin borçlarına mahsuben ödenir. Ancak mahsuben iade edilmeyen vergi, Maliye Bakanlığı’nca belirlenen sektörler, mal ve hizmet grupları ve dönemler itibarıyla yılı içinde nakden iade edilebilir. Yılı içinde mahsuben iade edilemeyen vergi izleyen yıl içinde talep edilmesi şartıyla nakden veya mükellefin yukarıda sayılan borçlarına mahsuben iade edilir. (…..) Maliye Bakanlığı, bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.”
İndirimli orana tabi işlem yapan mükelleflere yaklaşık 35 yıldan beri KDV iadesi yapılmaktadır. KDV iade talebi izleyen yılın sonuna kadar (en geç izleyen yılın Kasım ayı beyannamesinde gösterilmek suretiyle) talep edilmesi gerekmekle birlikte, iade sürecinin sonuçlandırılması ve tamamlanması konusunda kanunda nihai bir süre bulunmamaktadır. İade talebine ilişkin bilgi ve belgelerin vergi dairesine tesliminde kısıtlayıcı bir sürenin öngörülmemesinden, bazı kötü niyetli mükelleflerin yararlanarak, zaman aşımı süresinin dolmasına az bir zaman kala iade talep ettiği, zamanaşımı süresi dolduğu için yeterli inceleme yapılmadan haksız vergi iadesi yapılmasına neden olunduğu konusunda Mali İdarenin öteden beri rahatsızlık duyduğu bilinmekteydi. Kanun hükmünde bir değişiklik yapılmamakla birlikte, Gelir İdaresi Başkanlığı KDV Kanunu’nun 29/2. maddesindeki “