Yazar: İbrahim ÇAKIR*
I- ÖZET
Hasılat esaslı vergilendirme usulü veya
rejimi, İngiltere ve İtalya gibi bazı gelişmiş ülkelerde uygulanmaktadır. Bu
sistemde KDV düz oranlı (flat rate) olarak;
yıllık satış hasılatı belirli rakamın altında olan mükellefler için her bir
sektörde ayrı ayrı belirlenen oranlar üzerinden KDV hesaplanması ve
mükelleflerin alımlarında yüklendikleri KDV’yi indirim konusu yapamaması
esasına dayanmaktadır.
Ülkemizde de, 29.03.2018 tarih ve 7104 sayılı
Kanun ile Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 38. maddesi “Hasılat Esaslı Vergilendirme” başlığıyla yeniden düzenlenerek KDV
uygulamasına 01.01.2019 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere girmiş, buna
paralel olarak 19.07.2019 tarih ve 7186 sayılı Kanun ile Gelir Vergisi Kanunu’nun
113. maddesi yeniden düzenlenerek “Hasılat
Esaslı Kazanç Tespiti” başlığıyla 19.07.2019 tarihi itibariyle gelir ve
kurumlar vergisi yönünden uygulanmaya başlamıştır.
Geçen üç yıllık süreçte hasılat esaslı
vergilendirme usulünün uygulamasına yönelik tereddüt edilen bazı özellikli
hususlar bu çalışmamızda aydınlatılmaya çalışılacaktır.
II- HASILAT
ESASLI VERGİLENDİRME USULÜ
A- GELİR VE KURUMLAR VERGİSİ YÖNÜNDEN
7186 sayılı Kanun ile değişik 193 sayılı Gelir
Vergisi Kanunu’nun 113. maddesinde;
“Şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetinde bulunan
ve bu faaliyetlerinden kaynaklanan hasılatlarının tamamını elektronik ücret
toplama sistemleri aracılığıyla elde eden mükelleflerin talep etmeleri hâlinde
söz konusu faaliyetlerinden elde ettikleri gayrisafi hasılatlarının(KDV
yönünden hasılat esaslı vergilendirme usulüne göre vergilendirilen mükellefler
için hesapladıkları katma değer vergisi dâhil tutarın) %10’u bu faaliyetlerine
ilişkin vergiye tabi kazanç olarak esas alınır.
Vergiye tabi kazancın bu suretle tespitinde
ilgili faaliyete ilişkin giderler dikkate alınmaz ve bu kazanca herhangi bir
indirim veya istisna uygulanmaz.
Kazançları birinci fıkra kapsamında tespit
edilenlerin;
a) Bu faaliyetlerine ilişkin gider veya
maliyetleri, vergiye tabi diğer kazanç veya iratlarının tespitinde dikkate alınmaz.
b) Bu kazançları dışındaki beyana tabi diğer
kazanç veya iratları hakkında bu madde hükümleri uygulanmaz.
c) İki yıl geçmedikçe bu usulden çıkmaları
mümkün değildir.
04.01.1961 tarih ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun
353. maddesinin birinci ve ikinci fıkrası hükümleri uyarınca bir takvim yılı
içinde iki kez ceza kesilen mükellefler, cezanın kesildiği ve takip eden iki
takvim yılına ait kazançları için bu madde hükümlerinden yararlanamaz.
Bu madde hükümleri kurumlar vergisi
mükellefleri hakkında da uygulanır.” hususlarına yer verilmiştir.
Hasılat esaslı kazanç tespiti uygulamasından
faydalanılabilmesi için;
a) Uygulamadan yararlanmak isteyen
mükelleflerin şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetinde bulunması,
b) Bu faaliyetlerden kaynaklanan
hasılatın tamamının elektronik ücret toplama sistemleri aracılığıyla elde
edilmesi,