Çalışmaktan Kaçınma Hakkı ve Sonuçları

[responsivevoice_button voice="Turkish Male" buttontext="Makaleyi Sesli Dinle"]

 

Yazar: Erol GÜNER*

 

E-Yaklaşım / Ekim 2024 / Sayı: 382

 

 

I- GİRİŞ

 

İş sözleşmesi, diğer iş görme sözleşmelerinden farklı özelliklere sahiptir. İşçi ile işveren arasında diğer sözleşmelere nazaran sıkı bir bağ vardır. İşçi, iş görme edimini ifa ederken işverenin talimatlarına uymak zorundadır. İşveren de işçinin ücretini ödemek zorundadır. Ayrıca işveren işçisini korumakla da yükümlüdür. Çünkü işçinin yapmış olduğu iş, yaşamı veya vücut bütünlüğü tehlikeye sokabilmektedir.

 

İşçinin keyfi nedenlerle iş görmekten kaçınması, hukuk düzenince meşru bir davranış olarak kabul edilmemiştir. Ancak, pek istisnai hallerde işçi iş görmekten kaçınabilmektedir. 4857 sayılı İş Kanunu’nda ve 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nda işçilerin iş görmekten kaçınma hakkı iki ayrı maddede düzenlenmiştir. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 34. maddesine göre; mücbir sebep dışında işçinin ücretinin işverence 20 gün içinde ödenmemesine ilişkindir (İş K. m. 34/1). Bu durumla karşılaşan işçi, ücreti ödeninceye kadar iş görmekten kaçınabilir. İşveren, bu halde iş sözleşmesini haklı nedenle feshedemeyeceği gibi işçinin yerine bir başkası alamaz veya çalıştıramaz. İşçiler topluca iş görmekten kaçınsa bile bu durum Kanun dışı grev sayılmaz (İş K. m. 34/1). Çalışmaktan kaçınma hakkı 6331 sayılı Kanun’un 13. maddesinde düzenlenmiştir.

 

1475 sayılı İş Kanunu döneminde iş görmekten kaçınma hakkı düzenlenmemişti. İş sağlığı ve güvenliği hükümlerine aykırılık halinde işçinin iş görmekten kaçınma hakkına sahip olduğu doktrince kabul edilmekteydi. Buna göre; iş akdinin sinallagmatik akit olmasından dolayı işçinin bu gibi hallerde iş görmekten kaçınabileceği, işverenin alacaklı temerrüdüne düştüğünden dolayı işçinin ücrete hak kazanacağı gibi farklı şekillerde açıklanmaktaydı. Çağdaş hukuk sistemleri, tehlike anında işçinin kişiliğini iş görme borcunun üstünde kabul etmiştirler. İş görmekten kaçınma hakkı, kanunen işçilere tanınmış bir haktır. 1475 sayılı Kanun döneminde yargı kararları ve doktrinde kabul gören bu hak, 4857 sayılı Kanunla daha sonra da 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile hukuk sistemimize girerek önemli bir boşluğu doldurmuş ve işçiler lehine önemli ve çağdaş bir düzenleme olmuştur.

 

İşyerinde ciddi ve yakın tehlike ile karşılaşan işçi iş görmekten kaçınabilir. Kanun, işçiye sadece iş görmekten kaçınma hakkını tanımamış, ayrıca iş akdini haklı nedenle fesih imkânı da vermiştir.

 

İşverenin işçiyi koruma, özellikle iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili önlemleri alma borcunu düzenleyen kanun ve yönetmelik hükümleri emredici hukuk kuralları niteliğindedir. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu bu borca ilişkin genel kuralı koymuştur. Buna göre, her işveren, işyerinde iş sağlığı ve güvenliğini sağlamak için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmakla yükümlüdür (6331/4.Md.). Borçlar Kanunu’nda da aynı konuda benzer düzenleme vardır. Yargıtay kararlarına göre, işveren sadece işin niteliğine uygun koruyucu malzeme vermekle yükümlü olmayıp verilen malzemenin kullanılmasını sağlamak ve önlemlerin uygulanıp uygulanmadığını sürekli ve etkin bir biçimde denetlemekle yükümlüdür. İşçiler de iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin emredici hukuk kuralları uyarınca alınan önlemlere uymakla yükümlüdür.

 

II- YASAL DÜZENLEMELER

 

Anayasa madde 17’ye göre: “Herkes yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.” 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 13. maddesindeki çalışmaktan kaçınma hakkı da söz konusu düzenleme ile uyum içerisindedir. İnsanın tehlikeli bir durumla karşılaştığı zaman, o ortamdan uzaklaşması çok doğal bir tepkidir. Buna bağlı olarak da işçiye söz konusu hakkın tanınması bir nevi zorunluluktur. Çalışmaktan kaçınma hakkı, tabii bir haktır; ayrıca işverenin koruma yükümlülüğünden kaynaklanan bir haktır. Aynı zamanda iş kazalarının ve meslek hastalıklarının daha meydana gelmeden engellenmesine de katkıda bulunur. Diğer bir deyişle, işçi sağlığı ve iş güvenliği tehlikelerine karşı önleyici bir müeyyide niteliğindedir. İşçinin iş görmekten kaçınma hakkını tanımlayacak olursak: İşçinin, hayatı ve sağlığı için yakın ve ciddi bir tehlike sürdüğü müddetçe çalışmaktan kaçınmasıdır. Kaçınma hakkı, işçinin işverene olan sadakat borcunu yerine getirmemesi için geçerli bir neden olarak ortaya çıkar.

 

Ülkemizce de onaylanan 1981 tarihli İş Sağlığı ve Güvenliği ve Çalışma Ortamı Hakkında 155 Sayılı Uluslararası Çalışma Sözleşmesi’nin 13. maddesinde iş görmekten kaçınma hakkına yer verilmiştir. Sözleşmenin 13. maddesine göre: “Sağlığı ve hayatı için ciddi ve yakında vaki olmasından korktuğu tehlike nedeniyle, haklı bir gerekçeyle, işinden uzaklaşan bir işçi, işinden uzaklaşması nedeniyle olabilecek uygunsuz sonuçlara karşı ulusal koşullar ve uygulamaya uygun bir şekilde korunacaktır. Bu düzenleme incelendiği zaman, hukuk sistemimizdeki düzenlemenin aksine, işçinin öznel kanaatine önem verildiği dikkat çekmektedir. 6331 sayılı Kanun’un madde 13’te ise işçinin öznel kanaatinden çok; objektif kriterlere göre işçi bu hakkını kullanabilmesi mümkün olmaktadır.

 

Avrupa Birliği’nin, İşte Çalışan İşçilerin Güvenliğinin ve Sağlığının Geliştirilmesini Destekleyecek Temel Önlemler Hakkında ki 89/391 EEC sayılı Çerçeve Yönergesi ve bu Yönerge uyarınca çıkartılan yönergeler, Avrupa Topluluğu işyerlerinde uygulanacak iş sağlığı ve güvenliğinin temel ilkelerini belirlemiştir.

Görüntülenme Sayısı