Yazar: Didem YILDIZ*
E-Yaklaşım / Nisan 2024 / Sayı: 376
I- GİRİŞ
Vergilemenin Anayasası olarak 213 sayılı VUK’un 3. madde hükmünde “Vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır.” ifadesine yer verilmiştir. Vergilendirmede belirlilik, adalet ve eşitlik ilkelerinin sağlanması bakımından gerçek durumun esas alınması kritik öneme sahiptir. Bu durumun doğal bir sonucu olarak vergiye tabi olacak kıymetin tespitinde safi/net tutara ulaşmak olmazsa olmaz niteliktedir. Vergiye tabi gelirin tespitinde ise indirim istisna ve muafiyet müesseseleri ana belirleyiciler arasındadır.
İndirim müessesesi denilince akla gelecek ilk kalemlerden birisi giderlerdir. İşletmeler, vergi beyannamelerini düzenlerken gayri safi hasılattan vergiye tabi gelire ilerlerken, ticari faaliyetleri nedeniyle katlandıkları giderleri indirebilmektedirler. Giderler, türlü kanunlarda değişik isimlerle yer alan giderlerin bazıları, kanunen kabul edilen gider olarak gayri safi gelirden indirilebilirken, bazıları kanunen kabul edilmeyen gider addedilmekte ve vergi matrahına eklenmektedir. Bu bakımdan giderler, ödenecek vergi miktarını yakından etkilemektedir. Türk Vergi Sisteminde de giderler, 193 sayılı GVK ve 5520 sayılı KVK’da düzenlenmektedir. 193 sayılı GVK perspektifinden bakıldığında ticari kazancın tespitinde kanunen kabul edilen giderlere mezkûr Kanun’un 40. maddesinde yer verilmiştir. Yine aynı Kanun’un 41. maddesinde ise Yasa’nın indirimine cevaz vermediği giderler sayılmıştır.
Ödenecek verginin tespitinde temel belirleyicilerden bir diğeri ise muafiyettir. Yasa, belirli şartları taşıyan kimi mükelleflere, sosyal, iktisadi ve hukuki nedenlerle vergilemeden ayrı tutmaktadır. Diğer belirleyici olan istisna kurumunda ise verginin mükellefi değil vergi konusu vergilemeden ayrı tutulmaktadır. Türk Vergi Sistemini oluşturan tüm yasalarda istisna müessesesine yer verilmiştir.
Vergilemede ayırma ilkesi gereğince, emek faktörünün elde ettiği gelir, sermaye faktörünün elde ettiği gelire kıyasla farklı vergilendirilmelidir. Bu bağlamda 193 sayılı GVK’nın 23. maddesi ayırma ilkesinin önemli, bir yansımasıdır. Bu çalışmada, 193 sayılı GVK’nın 23/1-8 hükmü kapsamında olan hizmet erbabına işverenlerce yemek verilmek suretiyle sağlanan menfaatlerin, dijital teknolojinin getirdiği yeni uygulama biçimleri değerlendirilecektir.
II- MEVZUAT
193 sayılı GVK’nın “Ücret” başlıklı 61. madde hükmü şöyledir:
“Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.
Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.
Bu kanunun uygulanmasında, aşağıda yazılı ödemeler de ücret sayılır:
- 23. maddenin 11 numaralı bendine göre istisna dışında kalan emeklilik, maluliyet, dul ve yetim aylıkları;
- Evvelce yapılmış veya gelecekte yapılacak hizmetler karşılığında verilen para ve ayınlarla sağlanan diğer menfaatler;
- Türkiye Büyük Millet Meclisi, il genel meclisi ve belediye meclisi üyeleri ile özel kanunlarına veya idari kararlara göre kurulan daimi veya geçici bütün komisyonların üyelerine ve yukarıda sayılanlara benzeyen diğer kimselere bu sıfatları dolayısıyla ödenen veya sağlanan para, ayın ve menfaatler;
- Yönetim ve denetim kurulları başkanı ve üyeleriyle tasfiye memurlarına bu sıfatları dolayısıyla ödenen veya sağlanan para, ayın ve menfaatler;
- (3239 sayılı Kanunun 53’üncü maddesiyle değişen bent)Bilirkişilere, resmî arabuluculara, eksperlere, spor hakemlerine ve her türlü yarışma jürisi üyelerine ödenen veya sağlanan para, ayın ve menfaatler;
- Sporculara transfer ücreti veya sair adlarla yapılan ödemeler ve sağlanan menfaatler.
- Hizmet sözleşmesi sona erdikten sonra; karşılıklı sonlandırma sözleşmesi veya ikale sözleşmesi kapsamında ödenen tazminatlar, iş kaybı tazminatları, iş sonu tazminatları, iş güvencesi tazminatları gibi çeşitli adlar altında yapılan ödemeler ve yardımlar.”
Mezkûr Kanun’un 23. maddesinde ücretlerdeki istisnalar düzenlenmiştir. İlgili madde hükmü şöyledir:
Aşağıda yazılı ücretler Gelir Vergisi’nden istisna edilmiştir:
- Köylerde veya son nüfus sayımına göre belediye içi nüfusu 5.000’i aşmayan yerlerde faaliyet gösteren ve münhasıran el ile dokunan halı ve kilim imal eden işletmelerde çalışan işçilerin ücretleri;
- Gelir Vergisi’nden muaf olanların veya gerçek usulde vergilendirilmeyen çiftçilerin yanında çalışan işçilerin ücretleri;
- Toprak altı işletmesi halinde bulunan madenlerde cevher istihsali ve bununla ilgili diğer bütün işlerde çalışanların münhasıran yer altında çalıştıkları zamanlara ait ücretleri;
…
- Köy muhtarları ile köylerin katip, korucu, imam, bekçi ve benzeri hizmetlilerine köy bütçesinden ödenen ücretler ile çiftçi mallarını koruma bekçilerinin ücretleri;
- Hizmetçilerin ücretleri (Hizmetçiler özel fertler tarafından evlerde, bahçelerde, apartmanlarda ve ticaret mahalli olmayan sair yerlerde orta hizmet&ccedi…