E-Yaklaşım / Mart 2023 / Sayı: 363
“Yöntemi Olan Topal, Yöntemsiz Koşandan Daha Çabuk İlerler” BACON
I- GİRİŞ
Bilindiği üzere kâr payları, Gelir Vergisi’ne tabi gelir unsurlarından olan menkul sermaye iratları içinde yer alır. GVK’nun 75/1. maddesinde, her nevi hisse senetlerinin kâr payları ve yine 2. bendinde de; iştirak hisselerinden doğan kazançlar (limited şirket ortaklarının, iş ortaklıklarının ortakları ve komanditerlerin kâr payları ve kooperatiflerin dağıtıkları kazançlar bu zümreye dâhildir.) menkul sermaye iradı olarak Gelir Vergisi’ne tabiidir.
Yine aynı Kanun’un 94/6b-i ve ii bentleri uyarınca, tam mükellef kurumlar tarafından, tam mükellef gerçek kişilere, gelir vergisi ve kurumlar vergisi mükellefi olmayanlara ve bu vergilerden muaf olanlara, dar mükellef gerçek kişilere, dar mükellef kurumlara, gelir ve kurumlar vergisinden muaf olan dar mükelleflere dağıtılan kâr payları vergi tevkifatına tabiidir. Tevkifat oranı; 03.02.2009 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 2009/14592 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesine göre % 15’dir. Ancak bu oran, 22.12.2021 tarihinde yayımlanan C.B. kararnamesi ile % 10’a düşürülmüştür. Bu oran, aşağıda detaylı olarak anlatacağımız üzere, bu yüksek enflasyon ortamında kâr dağıtımını cazip hale getirmiştir.
Yıl içinde tevkif edilen vergiler; elde edilen kâr payları ve diğer gelir unsurları nedeniyle yıllık beyanname vermek durumunda olan mükelleflerin hesapladıkları gelir vergisinden mahsup edilir.
Söz konusu kâr paylarının vergi tevkifatına tabi tutulması ve yıllık beyannamede beyan edilmesi için, lehdarları tarafından elde edilmesi gerekmektedir. Bu elde etmenin tanımı da, yine GVK’nun 96. maddesinde yapılmıştır. Buna göre elde etme; kâr paylarının ortaklara nakden veya hesaben ödenmesidir. Yine ayni Kanun metninde; nakden ve hesaben ödemede; vergi tevkifatına tabi kazanç ve iratları ödeyenleri, istihkak sahiplerine karşı borçlu durumda gösteren her türlü kayıt ve işlemler olarak tanımlanmıştır. Diğer bir deyişle, hak sahibinin kâr payını, hukuki ve ekonomik olarak talep etme hakkına sahip olmasıdır.
Uygulamada bu konuda nadir de olsa karşılaşılan yanlışlardan birisi de, tevkifatı yapacak şirketin genel kurulunda kar payı dağıtım kararının alınması tevkifat için yeterli sayılmaktadır. Oysa, yukarıda belirtilen yasal düzenlemenin ışığı altında, kâr dağıtım kararının alınması, tevkifatın yapılması için yeterli değildir. Zira, vergi doğuran olayın meydana gelmesi için elde etmenin gerçekleşmesi gerekir. Elde etme de, pay sahibinin hukuki ve ekonomik olarak, kar payını talep etme hakkına sahip olması ile mümkün olacaktır. Bu da, şirketin yasal defterlerinde ortakları alacaklı gösteren kayıtların olması, diğer bir deyişle, ortakları alacaklı gösteren, “Ortaklara Borçlar- 331” hesap kodunun işlem görmesi veya kâr payının ortağın banka hesabına havalesi ile mümkün olacaktır.