GİB İzmir VD Başkanlığı Özelgesi |
Tarih : 31.10.2023 |
Sayı : E-84098128-120[37-2021/2]-497179 GVK Md. Mük. 20/B |
BASİT USULDE FAALİYET GÖSTEREN MÜKELLEFİN YOUTUBE KANALINDAN ELDE ETTİĞİ GELİRİN VERGİLENDİRİLMESİ |
Sosyal içerik üreticiliği ile mobil cihazlar için uygulama geliştiriciliği faaliyetlerinde bulunan ve öngörülen şartları sağlamak suretiyle bu faaliyetlerinden elde ettiği gelirleri dolayısıyla kazanç istisnasından faydalanan mükelleflerin, bu faaliyetlerde bulunmasının, şartları dahilinde basit usule tabi olmasına engel olamayacağı hk.
Özelge talep formunda, televizyon tamirciliği faaliyetiniz nedeniyle kazancınızın basit usulde tespit edildiği, aynı zamanda hobi olarak açmış olduğunuz YouTube kanalından da gelir elde ettiğiniz belirtilerek, YouTube kanalından elde ettiğiniz kazancın nasıl vergilendirileceği hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun; “Ticari kazancın tarifi” başlıklı 37. maddesinde, her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğu, “Basit usulde ticari kazancın tesbiti” başlıklı 46. maddesinde de, 47 ve 48. maddelerde yazılı şartları topluca haiz olanların ticari kazançlarının basit usulde tespit olunacağı belirtilmiştir.
Aynı Kanunun;
– “Basit usulde tespit olunan kazançlarda gelir vergisi istisnası” başlıklı mükerrer 20/A maddesinde, “Bu Kanuna göre kazançları basit usulde tespit olunan mükelleflerin 46. maddeye göre tespit edilen kazançları gelir vergisinden müstesnadır.“,
– “Sosyal içerik üreticiliği ile mobil cihazlar için uygulama geliştiriciliğinde kazanç istisnası” başlıklı mükerrer 20/B maddesinde, “İnternet ortamındaki sosyal ağ sağlayıcıları üzerinden metin, görüntü, ses, video gibi içerikler paylaşan sosyal içerik üreticilerinin bu faaliyetlerinden elde ettikleri kazançlar ile akıllı telefon veya tablet gibi mobil cihazlar için uygulama geliştirenlerin elektronik uygulama paylaşım ve satış platformları üzerinden elde ettikleri kazançlar gelir vergisinden müstesnadır.
Bu istisnadan faydalanılabilmesi için Türkiye’de kurulu bankalarda bir hesap açılması ve bu faaliyetlere ilişkin tüm hasılatın münhasıran bu hesap aracılığıyla tahsil edilmesi şarttır.
Bankalar, bu kapsamda açılan hesaplara aktarılan hasılat tutarı üzerinden, aktarım tarihi itibarıyla %15 oranında gelir vergisi tevkifatı yapmak ve Kanunun 98 ve 119. maddelerindeki esaslar çerçevesinde beyan edip ödemekle yükümlüdür. Bu tutar üzerinden 94. madde kapsamında ayrıca tevkifat yapılmaz.
Mükelleflerin birinci fıkra kapsamı dışında başka faaliyetlerinden kaynaklanan kazanç ya da iratlarının bulunması istisnadan faydalanmalarına engel değildir.
…“
hükümlerine yer verilmiştir.
318 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde, sosyal içerik üreticiliği ile mobil cihazlar için uygulama geliştiriciliğinde kazanç istisnasına yönelik ayrıntılı açıklamalara, 320 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde, basit usulde tespit olunan kazançlarda gelir vergisi istisnasına yönelik açıklamalara yer verilmiştir.
320 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinin “İnternet ve benzeri elektronik ortamlarda faaliyette bulunma” başlıklı 8. maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde, “193 sayılı Kanunun mükerrer 20/B maddesinde belirtilen sosyal içerik üreticiliği ile mobil cihazlar için uygulama geliştiriciliği faaliyetlerinde bulunan ve bu faaliyetlerinden elde ettiği gelirleri dolayısıyla kazanç istisnasından faydalanan mükelleflerin, bu faaliyetlerde bulunması, şartları dahilinde basit usul kapsamında yürüttükleri faaliyetlerinin basit usule tabi olmasına engel değildir.” açıklaması yapılmıştır.
Bu bağlamda, sosyal içerik üreticiliği ile mobil cihazlar için uygulama geliştiriciliği faaliyetlerinde bulunan ve öngörülen şartları sağlamak suretiyle bu faaliyetlerinden elde ettiği gelirleri dolayısıyla 193 sayılı Kanunun mükerrer 20/B maddesi kapsamında kazanç istisnasından faydalanan mükelleflerin, bu faaliyetlerde bulunması, şartları dahilinde basit usul kapsamında yürüttükleri faaliyetlerinin basit usule tabi olmasına engel teşkil etmemektedir.
Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalara göre, YouTube kanalı üzerinden elde ettiğiniz kazancınızın;
– Gelir vergisi tarifesinin dördüncü gelir diliminde yer alan tutarı (2022 yılı için 880.000 TL, 2023 yılı için 1.900.000 TL’yi) aşmaması halinde, bu kazancınız 193 sayılı Kanunun mükerrer 20/B maddesi hükmü uyarınca gelir vergisinden istisna olduğundan ve yıllık gelir vergisi beyannamesi verilmeyeceğinden, elde etmiş olduğunuz basit usule tabi kazancınızın da aynı Kanunun mükerrer 20/A maddesi gereğince gelir vergisinden istisna edilmesi mümkün bulunmaktadır.
– Gelir vergisi tarifesinin dördüncü gelir diliminde yer alan tutarı (2022 yılı için 880.000 TL, 2023 yılı için 1.900.000 TL’yi) aşması halinde, bu kazancın yıllık gelir vergisi beyannamesiyle beyan edilerek vergilendirilmesi gerekmekte olup, bu durumda basit usulde tespit edilen kazancınızın da takip eden takvim yılı başından itibaren gerçek usulde vergilendirilmesi gerekmektedir.
Diğer taraftan, 193 sayılı Kanunun mükerrer 20/B maddesinde öngörülen şartların sağlanamaması durumunda, YouTube kanalı üzerinden elde ettiğiniz kazancınızın gerçek usulde vergilendirilmesi gerekeceğinden, televizyon tamirciliği faaliyetinizin de gerçek usulde vergilendirilmesinin gerekeceği tabiidir.
GİB İstanbul VD Başkanlığı Özelgesi |
Tarih : 17.05.2023 |
Sayı : E-62030549-120[94-2020/810]-551317 GVK Md. 94 KDVK Md. 35 |
VERGİ MÜKELLEFİYETİ BULUNMAYAN NİHAİ TÜKETİCİ TARAFINDAN YAPILAN İADELERDE BELGE DÜZENİ, KDV İNDİRİMİ VE STOPAJ |
Nihai tüketiciye satılan malların iadesi durumunda, gider pusulası veya iade faturası düzenlenebilecek olup, satılan mallara ilişkin düzenlenen e-Arşiv Faturasının iptali gerekmediği, düzenlenecek gider pusulasında iade alınan mallara isabet eden KDV’nin ayrı olarak gösterilmesi kaydıyla indirim konusu yapılabileceği, düzenlenecek gider pusulasına istinaden GVK’nın 94. maddesi uyarınca gelir vergisi tevkifatı yapılmayacağı hk.
Özelge talep formunuzda, perakende beyaz eşya sektöründe faaliyet gösterdiğinizi belirtilerek, nihai tüketicilere yapılan satışlarda malın iadesi durumunda e-Arşiv faturanın iptal edilme süresinin kaç gün olduğu ve beyan süresi geçtikten sonra ürün iade edilmesi durumunda düzenlenecek gider pusulasında katma değer vergisi ve gelir vergisi tevkifat durumunun ne olacağı ve hesaplanan katma değer vergisinin indirim konusu yapılıp yapılmayacağı hususlarında Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmış olup konu hakkında Başkanlığımız görüşüne aşağıda yer verilmiştir.
I-GELİR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 94. maddesinin birinci fıkrasında; “Kamu idare ve müesseseleri, iktisadi kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadi işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya zirai işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.” hükmü yer almakta olup, tevkifata tabi ödeme türlerinin neler olduğu mezkur maddede bentler halinde sayılmıştır.
Bu bağlamda, nihai tüketicilere yapılan satışlar nedeniyle iade edilen ürünler için düzenlenecek gider pusulasına istinaden, Gelir Vergisi Kanununun 94. maddesi uyarınca gelir vergisi tevkifatı yapılması söz konusu değildir.
II-KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:
3065 sayılı KDV Kanununun,
– 1/1. maddesinde, Türkiye’de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV’ye tabi olduğu,
– 29/1. maddesinde, mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan KDV’den, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen KDV’yi indirebilecekleri,
– 29/3. maddesinde, indirim hakkının vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılını takip eden takvim yılı aşılmamak şartıyla, ilgili vesikaların kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde kullanılabileceği,
– 35. maddesinde, malların iade edilmesi, işlemin gerçekleşmemesi, işlemden vazgeçilmesi veya sair sebeplerle matrahta değişiklik vuku bulduğu hallerde, vergiye tabi işlemleri yapmış olan mükellefin bunlar için borçlandığı vergiyi; bu işlemlere muhatap olan mükellefin ise indirme hakkı bulunan vergiyi değişikliğin mahiyetine uygun şekilde ve değişikliğin vuku bulduğu dönem içinde düzelteceği,
hüküm altına alınmıştır.
KDV Genel Uygulama Tebliğinin “I/B-11.1. Satılan Malın İade Edilmesi, Başka Bir Mal ile Değiştirilmesi, Ödenen Bedelin İade Edilmesi, Değer Kaybının Bedelden İndirilmesi” başlıklı bölümünde; “3065 sayılı Kanunun (8/2). maddesinin Bakanlığımıza verdiği yetkiye dayanılarak, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında, ödenen KDV’nin iadesi konusunda aşağıdaki şekilde işlem yapılır.
Tüketiciler tarafından malların iade edilip bedellerinin geri verilmesinin istendiği durumlarda, satıcı tarafından ödenen bedellerin KDV dahil tutarları tüketiciye iade edilir. Satıcılar işlemlerinin düzeltilmesi için iade edilen mal nedeniyle gider makbuzu düzenler ve tüketiciden iade edilen mala ait fatura ve benzeri belgeyi bu makbuz ekinde geri alırlar. Gider makbuzunda iade edilen malın KDV’si satış bedelinden ayrı gösterilir ve bu miktar indirim konusu yapılmak suretiyle işlem düzeltilir.” denilmektedir.
Buna göre, tarafınızdan nihai tüketiciye satılan malların iade edilmesi işleminde, iade edilen mallar için gider pusulası düzenlenmek suretiyle malların geri alınması ve düzenlenecek gider pusulasında iade alınan mallara isabet eden KDV’nin, ayrı olarak gösterilmesi kaydıyla, gider pusulasının düzenlendiği takvim yılını takip eden takvim yılı aşılmamak kaydıyla bu belgenin yasal defterlere intikal ettirildiği vergilendirme döneminde indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır.
III-VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN:
213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 257. maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendinde Hazine ve Maliye Bakanlığının, tutulması ve düzenlenmesi zorunlu defter, kayıt ve belgelerin mikro film, mikro fiş veya elektronik bilgi ve kayıt araçlarıyla yapılması veya bu kayıt ortamlarında saklanması hususunda izin vermeye veya zorunluluk getirmeye, bu şekilde tutulacak defter ve kayıtların kopyalarının Hazine ve Maliye Bakanlığında veya muhafaza etmekle görevlendireceği kurumlarda saklanması zorunluluğu getirmeye, bu konuda uygulama usul ve esaslarını belirlemeye yetkili olduğu hükme bağlanmıştır.
Mezkur Kanunun mükerrer 242. maddesinin ikinci fıkrası ile Hazine ve Maliye Bakanlığı; elektronik defter, belge ve kayıtların oluşturulması, kaydedilmesi, iletilmesi, muhafaza ve ibrazı ile defter ve belgelerin elektronik ortamda tutulması ve düzenlenmesi uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye, elektronik ortamda tutulmasına ve düzenlenmesine izin verilen defter ve belgelerde yer alması gereken bilgileri internet de dahil olmak üzere her türlü elektronik bilgi iletişim araç ve ortamında Hazine ve Maliye Bakanlığına veya Hazine ve Maliye Bakanlığının gözetim ve denetimine tabi olup, kuruluşu, faaliyetleri, çalışma ve denetim esasları Cumhurbaşkanınca çıkarılacak bir yönetmelikle belirlenecek olan özel hukuk tüzel kişiliğini haiz bir şirkete aktarma zorunluluğu getirmeye, bilgi aktarımında uyulacak format ve standartlar ile uygulamaya ilişkin usul ve esasları tespit etmeye, bu Kanun kapsamına giren işlemlerde elektronik imza kullanım usul ve esaslarını düzenlemeye ve denetlemeye yetkili kılınmıştır. Söz konusu fıkrada ayrıca, Vergi Usul Kanunu ve diğer vergi kanunlarında defter, kayıt ve belgelere ilişkin olarak yer alan hükümlerin elektronik defter, kayıt ve belgeler için de geçerli olduğu; Hazine ve Maliye Bakanlığının; elektronik defter, belge ve kayıtlar için diğer defter, belge ve kayıtlara ilişkin usul ve esaslardan farklı usul ve esaslar belirlemeye yetkili olduğu hükme bağlanmıştır.
Bu yetkiye istinaden 19.10.2019 tarihli ve 30923 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 509 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde konu ile ilgili düzenlemelere yer verilmiş olup söz konusu Tebliğ ile bu tarihe kadar Vergi Usul Kanunu uyarınca düzenlenmesi zorunlu olan belgelerin elektronik ortamda düzenlenmesine yönelik olarak yayımlanan tüm Tebliğlerin gözden geçirilmesi, tüm tarafların tek kaynaktan bilgilenmelerinin temin edilmesi ve elektronik belge uygulamalarında bütünlüğün sağlanması amaçlanmıştır.
Söz konusu Tebliğin e-Arşiv Fatura uygulamasına ilişkin “IV.2.1.Genel Olarak” başlıklı bölümünde;
“…
Bu Tebliğde düzenlenen e-Arşiv Fatura belgesi, yeni bir belge türü olmayıp, kağıt ortamdaki “Fatura” belgesi ile aynı hukuki niteliklere sahiptir.
e-Arşiv Fatura uygulamasına kayıtlı mükelleflerin, bu Tebliğin “V.7.” ve “VIII.” numaralı bölümlerinde belirtilen istisnai durumlar haricinde, e-Fatura uygulamasına kayıtlı mükelleflere gerçekleştirmiş olduğu mal satışları ile hizmet ifalarında faturayı e-Fatura olarak, e-Fatura uygulamasına kayıtlı olmayan vergi mükellefleri ile vergi mükellefi olmayanlara gerçekleştirmiş olduğu mal satışları ile hizmet ifalarında ise faturayı e-Arşiv Fatura olarak düzenlemeleri zorunludur.“
şeklinde açıklamalara yer verilmiştir.
Diğer taraftan faturaların geçerliliğine ilişkin olarak Türk Ticaret Kanununun 21/2. maddesinde;
“…
(2) Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.
…” düzenlemesi yer almaktayken,
Söz konusu faturalara ne şekilde itiraz edilebileceği hususunda ise yine mezkur kanunun 18/3. maddesinde;
“…
(3) Tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılır.”
şeklinde hüküm bulunmaktadır.
Ayrıca, 526 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğiyle 509 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğine “V.10. e-Belgelere İlişkin İptal/İtiraz, İhbar ve İhtarların Bildirilmesi” başlıklı bölüm eklenmiş olup, söz konusu bölüm uyarınca, 509 Sıra No.lu Genel Tebliğ kapsamında düzenlenen e-Belgelere ilişkin olarak 6102 sayılı Kanunun 18. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak KEP sistemi ile yapılan ihbar veya ihtarlar ile e-Belge iptal işlemlerinin 1.5.2021 tarihinden itibaren, ebelge.gib.gov.tr adresinde yayımlanacak kılavuzda belirtilen usul, esas ve süreler içinde, elektronik ortamda Gelir İdaresi Başkanlığı bilgi işlem sistemine bildirilmesi zorunludur” açıklamalarına yer verilmiş ve belirtilen tarih itibariyle e-Arşiv Fatura ve e-SMM belgelerine ilişkin “e-Belge İptal/İtiraz Portalı” e-Fatura olarak düzenlene belgeler için “e-Fatura İptal/İtiraz Portalı” uygulamaya geçmiştir.
Genel olarak; hatalı bir e-Arşiv Fatura düzenlenmesi halinde mükellefin uygulamaya dahil olduğu yönteme göre yapılacak iptal işlemi farklılaşmaktadır. Hatalı bir e-Arşiv Fatura düzenleyen mükellefin özel entegrasyon veya entegrasyon yöntemlerinden biriyle sisteme dahil olması durumunda “Elektronik Arşiv Kılavuzu”nun “3.3.3 faturaIptal” başlıklı bölümünde yapılan teknik açıklamalar doğrultusunda, anlaşmalı olduğu özel entegratör firma veya entegratör olarak kendi firmasının, sistemlerinde iptal ettikleri faturaları e-Arşiv Raporu içinde yer alan “iptal” bölümüne ekleyerek Gelir İdaresi Başkanlığına raporlamasıyla işlem yapılmış olur. Gelir İdaresi Başkanlığı Portal yöntemi ile hatalı bir e-Arşiv Fatura düzenlenmesi halinde ise raporlama uygulaması olmadığından ilgili mükellefler karşılıklı olarak söz konusu faturayı tevsik edici belgelerle birlikte muhasebe kayıtlarına almayabilir. Hatalı e-Arşiv Fatura, alıcısına gönderilmiş ve alıcı taraf kayıtlarına alınmış ise; ilgili mükellefler ilgili tevsik edici belgelere dayanarak ters kayıtla kayıtlarından çıkarabilmektedir. Eğer kayıtlara alınan faturaya ilişkin bir mal iadesi var ise iade faturası veya gi…