22.11.2015 – Eğitimli işsizlerin sayısı giderek artıyor

[responsivevoice_button voice="Turkish Male" buttontext="Makaleyi Sesli Dinle"]

Eğitimli işsizlerin sayısı giderek artıyor


Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), G20 Zirvesi’nin hemen ardından, ‘Temel İşgücü Piyasası Göstergeleri’ (KILM) başlıklı çalışmasının 9’uncu sürümünü yayınladı. Araştırmaya göre, işgücünün eğitim düzeyinde dünya genelinde bir iyileşme söz konusu. Bu anlamda işgücü her geçen gün daha eğitimli hale geliyor. Ancak yükseköğrenime katılım düzeyinin artması, küresel düzeyde düşük işsizliğe giden yolu açmıyor. Yani, daha fazla kişi üniversiteye gidiyor ancak bu durum, söz konusu kişilerin ‘daha az işsiz kalması’ anlamına gelmiyor.

 

Veriler, araştırma kapsamındaki 64 ülkede son 15 yılda üniversite mezunu işgücü oranında artış kaydedildiğini ortaya koyuyor. Bu açıdan, en büyük artış Kanada, Lüksemburg ve Rusya’da gerçeklemiş. İstatistikler, ilköğrenim veya daha düşük eğitim düzeyine sahip olanların oranında bir düşüş olduğunu da gösteriyor.

 

Genel olarak daha yüksek eğitime sahip bireylerin işgücü piyasasında daha yüksek kazanç ve daha iyi çalışma koşullarına sahip olacakları düşünüldüğünden, ILO yetkilileri artan eğitime katılımın, söz konusu kişiler için pozitif yönde bir gelişme olduğunun altını çiziyor.

 

Bazı sonuçlar teorik öngörüleri yeniden sorgulamamıza yol açıyor. Eğitim düzeyindeki artış işgücü piyasasında daha iyi şartlara ulaşabilmek şeklinde yorumlansa da, gerçekte üniversite eğitimini tamamlamış, yani daha yüksek eğitimli bireylerin otomatik olarak daha yüksek iş bulma şansına sahip olduklarını söylemek ne yazık ki mümkün değil. En yüksek gelir düzeyine sahip ülkelerde yüksek eğitimli kişilerin işsizlikle karşı karşıya kalma riski daha düşük. Düşük ve düşük – orta gelirli ekonomilerde üniversite mezunlarının işsizler ordusu içinde olma olasılığı, daha düşük eğitim düzeyine sahip olanlara kıyasla daha yüksek. Yüksek eğitimli kişilerin nitelikleri ve beklentileri ile uygun iş imkanları arasında bir uyumsuzluk olduğu söylenebilir. Bu durum, işgücü piyasasındaki mevcut yapının ekonomik büyüme ve kalkınmaya adeta bir sınır koyduğu anlamına da geliyor.

 

Gençler ve kadınlar

Ne istihdamda, ne eğitimde yer almayan gençlerin oranının azaltılması ILO’nun 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Gündemi hedefleri arasında. Son yıllarda ne istihdamda, ne eğitimde yer almayan gençlerin oranının arttığı ülkeler, Güney Kıbrıs, İrlanda, İtalya, Yunanistan ve İspanya gibi krizden etkilenen yüksek gelirli ekonomiler. Diğer taraftan, ne istihdamda, ne eğitimde yer almayan gençlerin oranında azalma kaydeden ülkeler ise Bulgaristan gibi düşük-orta gelirli veya Kamboçya gibi düşük gelirli ekonomiler.

 

Mevcut verilere göre, ne istihdama ne eğitime katılmayan ‘atıl’ gençler açısından gelişmekte olan ülkelerin çoğunda kronik hale gelmiş bir cinsiyet farkı söz konusu. Bu anlamda, örneğin Mısır’da okula devam etmeyen ve istihdamda da yer almayan genç erkeklerin oranı yüzde 17.3’ken; söz konusu oranın genç kadınlarda yüzde 40’ı aştığı görülüyor.

 

Yüksek gelirli ekonomilerin farkı

Araştırmadan elde edilen diğer ilgi çekici sonuçlar şöyle:

 

-Dünya genelinde çalışanların yüzde 72’si orta gelirli, yüzde 20’si yüksek gelirli ve yüzde 8’i de düşük gelirli ülkelerde istihdam ediliyor.

 

-Son 15 yılda en hızlı verimlilik artışı orta gelirli ekonomilerde kaydedilmiş durumda.

 

-İmalat sanayinde istihdam edilenlerin sayısı, yüksek gelirli ülkelerde 2000 yılından bu yana 5.2 milyon kişi azalırken; orta gelirli ülkelerde 195 milyon kişi arttı.

 

-Çalışmaları karşılığında günde kişi başına 2 dolardan daha az gelir elde edenlerin) sayısında 2000 yılından 2015 yılına 479 milyonluk bir düşüş kaydedildi.





Milliyet Gazetesi – 22.11.2015

Görüntülenme Sayısı