Aslında 4 milyon işsiz var
Çalışmak istediği halde iş bulamayan ve iş aramaktan ümidini kesenler, “işsiz” sayılmıyor! Bu kişilerin sayısı 630 bini aşıyor. İstatistiklerde 3.3 milyon olan işsizlere ümitsizler eklenince gerçek işsiz sayısı 4 milyona çıkıyor.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) resmi tanımlamasıyla “iş bulma ümidi olmayanlar”, çalışmak istediği halde iş bulamayan ve sonunda iş aramaktan vazgeçenler için kullanılıyor. Ümidi kırılan ve iş aramaktan vazgeçen bu kişiler, işgücü analizlerinde “işgücüne dahil olmayanlar” içinde ele alınıyorlar. Yani işsiz sayılmıyorlar, işsizlik rakamlarına eklenmiyorlar.
İşgücüne dahil edilmediklerinden işsizlik rakamlarının yüksek çıkmasına bir katkıları yok ancak bağımlılık oranının yükseldiğini ve mevcut emek potansiyelinden tam olarak yararlanılmaması sebebiyle ekonomik açıdan önemli bir kaybın sözkonusu olduğunu gösteriyor. Özellikle ekonomik kriz veya durgunluk dönemlerinde bu kişilerin sayılarının arttığı görülüyor.
Uzun dönemli işsizler!
TÜİK’in açıkladığı Hanehalkı İşgücü Anketi sonuçları, son 5 yılın en yüksek işsizlik düzeyinin gerçekleştiğini gösterdi. İşsizlikten daha fazla etkilenen, işsizlik kabusunun daha büyük problem yarattığı gruplar sözkonusu. Bu gruplardan biri de uzun dönemli işsizler.
İş arayıp bulamayan uzun dönemli işsizler, bir süre sonra iş bulabileceklerine ilişkin ümitlerini kaybedip işgücü piyasasının dışına çıkmak zorunda kalabiliyor. Hanehalkı İşgücü Anketi sonuçlarına göre Ocak 2015 itibariyle bu durumdaki kişilerin sayısı yükselmeye devam ediyor. Sözü edilen dönem itibariyle Türkiye’de üretime katılarak bir değer yaratmak isteyen ve bunun için uzun süre iş arayan ancak bulamayan 630 bin kişi bulunuyor. Üstelik, bu kişilerin 83 bini yükseköğretim mezunu.
Gençler daha da çaresiz
15 yaş üzerindeki nüfusta iş bulma ümidi olmayanların 193 bini, yani yüzde 30’u gençlerden oluşuyor. Gençler arasındaki işsizlik oranını yüzde 22.4’e ulaşırken gençler, yetişkinlere oranla 2 kat daha fazla işsizlik riski ile karşı karşıya. Uzun süre iş arayan çok sayıda genç, bir süre sonra iş bulamayacağı düşüncesine kapılarak ya kayıtdışı, güvencesiz ve düzensiz işlere razı oluyor ya da iş aramaktan vazeçiyor. Son yıllarda, lisans üstü eğitime devam etme yönünde artan eğilimin arka planında da bu neden var. Çünkü böylece kendilerine “işsiz” denmemiş oluyor ve tekrar “öğrenciyim” diyebiliyorlar.
İş bulmaktan ümidini kesen 630 bin kişi var
Bir süre iş aramış, başka bir ifadeyle “işsizlik” sayısına dahil edilmiş bu kişiler, iş aramaktan vazgeçtiklerinde artık işsiz sayılmıyor. Dolayısıyla, işsizlik oranları gerçekte olması gerekenden daha az çıkmış oluyor. Ocak 2015 itibariyle, 630 bin olan iş bulma ümidi kalmamış kişi sayısı, 3 milyon 259 bin olan işsiz sayısına dahil edilmiş olsaydı, işsizlik rakamları daha anlamlı olabilirdi. Ne var ki işsizlik ölçümlerinde “iş arama” kriteri olduğu için artık iş aramayan bu kişiler işsiz olarak değerlendirilmiyor.
Köşesine çekilen ümitsizler ordusu
İş bulma ümidini kaybedenlerin sayısında, bir önceki yılın aynı dönemiyle karşılaştırıldığında 170 bin kişilik bir azalışın sözkonusu olduğu görülüyor. Ancak Hanehalkı İşgücü Anketi sonuçları, sayının kasım ayından itibaren yeniden yükselişe geçtiğini gösteriyor. İş bulma ümidini kaybettiği için işgücüne dahil edilmeyenlerin sayısında son üç aylık artış 77 bin. Önümüzdeki dönemde, gerek iç talepteki daralma ve seçim ekonomisi koşulları, gerek ihracat kapasitesindeki düşüş sebebiyle Türkiye işgücü piyasasının şimdikinin çok üzerinde bir performans gösteremeyeceği açık. Dolayısıyla, önümüzdeki aylarda işsizlik oranındaki yatay seyrin yanısıra iş bulma ümidini kaybettiği için işsizlik istatistiklerinin dışına çıkan kişilerin sayısındaki artış da devam edebilir.
Akdenizli işsizler ilk sırada yer alıyor
2014 yılı bölgesel işgücü istatistiklerine bakıldığında iş bulma ümidini yitirenler açısından en yüksek sayının Akdeniz Bölgesi’nde olduğu görülüyor. Akdeniz Bölgesi’ni (136 bin) Güneydoğu Anadolu (94 bin) ve Ortadoğu Anadolu (81 bin) bölgeleri takip ediyor. Sözkonusu eğilimin en düşük olduğu bölgeler ise Orta (16 bin) ve Batı Anadolu (22 bin).
Ümitsizler sosyal yardımlara sığınıyor
Ümidi kırılmış işgücü iş bulamayınca sosyal yardımlara muhtaç hale geliyor. Sosyal yardım almaya başlayan kişiler de ne yazık ki, sosyal yardımlara alışarak yeniden çalışmak istemeyebiliyor.
Yani, bu kişiler başlangıçta ümitleri kırıldığı için iş aramıyor, sosyal yardım almaya başlayınca ise sosyal yardımlara bağımlı hale gelmeye başlayarak işgücü piyasasının dışında kalmayı tercih ediyor. Çünkü herhangi bir işe girdiklerinde sosyal yardımları kesiliyor.
Oysa sosyal güvenlik sistemi içinde esas olan kişilerin çalışması karşılığında sistemden yararlanması.
Sosyal yardım aslında çalışamayacak ve muhtaç durumda olanların yararlanması için var ancak Türkiye’de sosyal koruma ve istihdam arasındaki ilişki zayıf. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın verilerine göre; 2014 yılı itibariyle yaklaşık 3 milyon haneye sosyal yardım yapılmış. Üstelik, sosyal yardım alan her 4 hanenin yaklaşık 3’üne bu yardımlar düzenli olarak giriyor. Bu oran, sosyal yardımın çalışmanın alternatifi haline geldiği şüphesini doğruluyor.
Milliyet Gazetesi – 21.04.2015