20.10.2015 – Ölen işçinin yakınına ücret ve tazminat

[responsivevoice_button voice="Turkish Male" buttontext="Makaleyi Sesli Dinle"]

Ölen işçinin yakınına ücret ve tazminat


Çalışma hayatında genel olarak uygulanan kanun, 4857 sayılı İş Kanunu’dur. İşçiler bu kanuna tabidir ve hakları bu kanun maddelerine göre belirlenir. Gazeteciler ve gemi adamları içinse özel kanunlar vardır. Gazeteciler için Basın İş Kanunu, gemi adamları için Deniz İş Kanunu geçerlidir. Bu kanunların kapsamında yer almayan hostesler, ev hizmetlerinde çalışanlar gibi gruplara, daha genel olan Borçlar Kanunu uygulanır.

Borçlar Kanunu, genel kanun olduğundan belirli durumlarda, yani özel kanunlarda hüküm bulunmaması halinde İş Kanunu, Basın İş Kanunu veya Deniz İş Kanunu’na tabi çalışanlara da uygulanabilir.

 

Bir yıllık kıdem şart

4857 sayılı İş Kanunu, işçinin ölümü halinde işverenin, kıdem tazminatı ödemesi gerektiği dışında başka bir yükümlülük öngörmez. Bu yükümlülük, 1475 sayılı İş Kanunu’nun yürürlükteki 14. maddesi uyarınca işçinin ölümü, geride kalan hak sahiplerine kıdem tazminatı ödenmesi hakkını doğurduğu için söz konusu. İşverenin kıdem tazminatı ödemesi gereken durumlar arasında işçinin ölümü de vardır. İşçinin ölümü halinde işveren, geride kalan hak sahiplerine mirastan aldıkları pay doğrultusunda kıdem tazminatı ödemek zorunda.

İşçinin ölümü sonrası geride kalan hak sahiplerinin kıdem tazminatı alabilmesi için, işçinin aynı işverene bağlı en az 1 yıl çalışmış olması şart. Aksi halde işveren geride kalanlara kıdem tazminatı ödemek durumunda değil. İşçi, aynı işverene bağlı farklı işyerlerinde toplam 1 yıl ve daha fazla süre kıdemi varsa, bu durumda da işçinin hak sahiplerine tazminat ödenmelidir. İşverenin, kıdem tazminatı ödemesi yükümlülüğü açısından işçinin ölüm nedeni ise önemli değildir.

Borçlar Kanunu’nun 440. maddesi, işverenin, ölen işçinin geride kalan eşi ve ergin olmayan çocuklarına ödeme yapması gerektiğini ifade eder. Her ikisi de yoksa, bu durumda geçimi işçi tarafından sağlanan anne ve babasına, ergin olup eğitimine devam eden veya malul olan çocuklarına, bakmakla yükümlü olduğu diğer kanuni mirasçılarına da ödeme yapılması söz konusu olabilir. Ancak anne ve babanın geçimi, işçi tarafından sağlanmıyorsa, o zaman ödeme bu kişilere yapılamaz. Ergin olan çocuklar açısından da, bu çocukların eğitimlerine devam edip etmedikleri veya malul olup olmadıklarına bakılır. Bu koşulların gerçekleşmemesi halinde, işçinin bakmakla yükümlü olduğu diğer kanuni mirasçıları da ölüm tazminatı talep edebilecektir.

Ödemenin miktarı, işçinin kıdemi 5 yıldan az ise 1 aylık ücret, 5 yıldan fazlaysa 2 aylık ücret tutarında olmak durumunda.

 

Tüm işçileri için mi?

4857 sayılı İş Kanunu’na tabi işçilere, bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde, Borçlar Kanunu’nun uygulanabildiğini söylemiştik. 4857 sayılı kanunda, işçinin ölümü halinde tazminat ödemesi öngörülmediğinden, bu hükmün, 4857 sayılı Kanuna tabi işçilere de ödenmesi, kıdem tazminatının yanında bu ödemenin de yapılması gerekmekte. Yani işçinin ölümü halinde mirasçıları, kıdem tazminatını hak sahiplikleri oranında, ölüme bağlı tazminatı ise sadece geride kalan eş ve ergin çocuklar alabilir. Doğrudan Borçlar Kanunu’na tabi hostesler ve ev hizmetlerinde çalışanların ölümü halinde işverenlerin, bu ödemeyi yapması gerekmekte.

Öte yandan, Borçlar Kanunu, özel kanunlarda hüküm bulunmayan hallerde ve doğrudan Borçlar Kanunu’na tabi kişilere uygulandığından, özellikle Basın İş Kanunu’nda ölüme bağlı tazminat ödemesi bulunan gazetecilere uygulanmaz. Bu yüzden işverenlerin, gazetecilerin ölümü halinde söz konusu ödemeyi gerçekleştirmesi soz konusu değil.

 

Maddenin yürürlük tarihi

Borçlar Kanunu’nun ilgili maddesi, 1 Temmuz 2012’den itibaren geçerli. İşveren sadece bu tarihten sonraki ölümler için ödeme yapmaya yükümlü. Bu tarihten öncekiler içinse bü yükümlülük yok. Bu tarihten sonraki ölümlerde işveren ödeme yapmamışsa, işçinin tazminatı almaya hakkı olan yakınları bunu talep edebilir.

Yargıtay, İş Kanunu’na tabi işçilerin ölümünde kıdeme ek olarak ölüm tazminatı talep ediilp edilemeyeceğine ilişkin karar vermedi. İki düzenlemenin amaçlarının farklı olduğu, bu yüzden birlikte talep edilebileceği yönünde bir görüş oluşsa da, olası bir davada Yargıtay’ın verdiği karar belirleyici olacak.





Milliyet Gazetesi – 20.10.2015

Görüntülenme Sayısı