11.01.2019 – İşyerinde hırsızlık yapan tazminatsız çıkarılır!

[responsivevoice_button voice="Turkish Male" buttontext="Makaleyi Sesli Dinle"]

İşyerinde hırsızlık yapan tazminatsız çıkarılır!


İşçinin, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması, diğer bir ifadeyle işçinin sadakat borcuna aykırı davranışlarda bulunması haklı fesih nedenleri arasında yer alır.

 

İş Kanunu’nun 25. maddesinin ikinci bendinin e fıkrasına göre, “İşverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin mesleki sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlar” tazminatsız derhal fesih nedenidir.

 

İşverenin İş Kanunu’nun 24 ve 25’inci maddelerinde gösterilen ahlak ve iyiniyet kurallarına uymayan hallere dayanarak işçi veya işveren için tanınmış olan sözleşmeyi fesih yetkisi, iki taraftan birinin bu çeşit davranışlarda bulunduğunu diğer tarafın öğrendiği günden başlayarak altı iş günü geçtikten ve her halde fiilin gerçekleşmesinden itibaren bir yıl sonra kullanılamaz. Ancak işçinin olayda maddi çıkar sağlaması halinde bir yıllık süre uygulanmaz.

 

Yargıtay’ın vermiş olduğu bir kararı da hırsızlık suçunu tazminatsız fesih olarak kabul etmekte olup örnek bir kararda; “Somut olayda davacının davalı işyerinde üretilen mallardan bazılarını bir koli içerisine koyarak işyerinden çıkarmaya çalışırken işveren tarafından yakalandığı sabittir. Bu olay üzerine davacı işçi hakkında hırsızlık suçundan dava açılmış, yapılan yargılama sonucunda hırsızlık suçundan dolayı erteli para cezası verilmiştir. Davacının iş sözleşmesi doğruluk ve bağlılığa aykırı davranışı nedeniyle davalı işveren tarafından haklı olarak feshedildiğinden davacının kıdem tazminatının reddi gerekir.” hükmüne yer verilmiştir. (Y9HD, E. 2009/49409, K.2012/9375, T. 21.03.2012)

 

Hırsızlık durumunda işverenin haklı nedenle fesih hakkını kullanabilmesi için hırsızlık olayını somut belgelerle, kamera görüntüleri ve diğer cihazlarla ya da tanık gibi destekleyici birtakım yöntemlerle ispat etmesi gerekir. Bu anlamda ispat belgeleri olmaksızın bir çalışanı hırsızlıkla suçlamak iş ilişkisini önemli ölçüde olumsuz etkileyeceği gibi yeterli bilgi olmadan iş sözleşmesini sona erdirmek haksız fesih sonucunu doğuracaktır.

 

İşyerinde hırsızlık, işçinin sadakat borcuna aykırı olduğu kadar doğruluk ve bağlılığa uymayan davranış olarak kabul edilir. İş sözleşmesi, haklı bir gerekçeyle işveren açısından yürütülemez hale gelmektedir.

 

Yargıtay daha önce vermiş olduğu bir kararda bazı olayların doğrudan hırsızlık olarak değerlendirmese de doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlar nedeniyle işverenin güveninin sarsıldığını kabul etmiştir. Söz konusu karar; “İşyerine ait yiyecek maddelerini işyeri yetkililerinden izin almadan alınmasında davacının eyleminin hırsızlık olarak kabul edilmese bile işverenin işçiye olan güvenini ortadan kaldıracak nitelikte doğruluk ve bağlılığa uymayan davranış olarak kabulü gerekir. İşverenden doğruluk ve bağlılıkla bağdaşmayacak tavır ve davranışta bulunan işçi ile iş ilişkisini sürdürmesi beklenemez” şeklindedir. (Y22HD, E.2011/13991, K.10.04.2012)

Yine geçtiğimiz günlerde sosyal medyada çok tartışılan ve eleştirildiği bir Yargı kararındaki husus, yaklaşık 16 yıllık temizlik çalışanı kadın işçinin iğne-iplik koymak için aldığı çikolata kutusu nedeniyle tazminatsız olarak işinden ayrılmasının kabul edilmesidir.

 

Söz konusu kararda, “davacı işçinin on beş yılı aşkın bir kıdeminin bulunduğu ve çalışma süresi boyunca uyarı cezası dahi almadığı, iş yerinin kamera ile izlendiği ve bunun çalışanlarca da bilindiği bir ortamda belirtilen paketin hırsızlık kastı ile alındığını söylemek mümkün olmadığı gibi içinde az çok çikolata bulunan bir paketin sahiplenilmesi söz konusu olduğundan, bu eylem nedeniyle davacının kıdem tazminatının ödenmeyecek olmasının da ağır bir sonuç olup ölçülülük ilkesi ile bağdaşmayacağı bu itibarla direnme kararının onanması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir” şeklinde olmuştur. (YHGK, E.2015/1591, K. 07.02.2018)

 

Görüldüğü üzere olay hırsızlık olarak değerlendirilmemiş ancak kendisine ait olmayan bir kutuyu alan çalışanın kıdem tazminatı talebi reddedilmiştir. Burada Yargıtay kararının oy çokluğuyla alındığını hatırlatmak önemlidir. Nitekim genel görüşe katılmayan Yargıtay üyelerinin açıklaması da, “paketin hırsızlık kastı ile alındığını söylemek mümkün olmadığı gibi içinde az çok çikolata bulunan bir paketin sahiplenilmesi söz konusu olduğundan, bu eylem nedeniyle davacının kıdem tazminatının ödenmeyecek olmasının da ağır bir sonuç olup ölçülülük ilkesi ile bağdaşmayacağı” şeklindedir.


www.resulkurt.com – 11.01.2019

Görüntülenme Sayısı