İdari Yargıda İstinaf Başvuru Miktarını Düzenleyen Hükmün İptali

[responsivevoice_button voice="Turkish Male" buttontext="Makaleyi Sesli Dinle"]

Yazar: Salih ÇALAL*

E-Yaklaşım / Mart 2024 / Sayı: 375

I- GİRİŞ

Bilindiği üzere idari istinaf mahkemesi, vergi ve idare mahkemeleri kararlarına karşı yapılan istinaf başvurularını inceleyerek uyuşmazlık hakkında karar veren asıl derece mahkemesidir. Öte yandan belirlilik ilkesi, yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır ve uygulanabilir olmasını, ayrıca kamu otoritelerinin keyfî uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesini ifade etmektedir.

Bu yazımızda, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 18.06.2014 tarihli ve 6545 sayılı Kanun’un 19. maddesiyle değiştirilen 45. maddesinin (1) numaralı fıkrasının ikinci cümlesi ile 08.06.2000 tarihli ve 4577 sayılı Kanun’un 9. maddesi ile değiştirilen Ek 1. maddesinin, belirlilik ilkesi kapsamında anayasaya aykırı bulunarak iptal edilmesine yönelik hususlar değerlendirilecektir.

II- İDARİ YARGIDA İSTİNAF

İstinaf, ilk derece mahkemelerinin henüz kesinleşmemiş nihai kararlarının hem maddi hem de hukuki yönlerden denetlenerek, hukuka aykırılıkları ortadan kaldırmak için düzenlenmiş bir Kanun yoludur. Mahkemeler tarafından verilen kararların düzeltilmesi, iyileştirilmesi veya iptal edilmesi, bir başka ve genel bir ifadeyle yeniden gözden geçirilmesi yargılama usullerinde “Kanun yolu” olarak belirtilen yöntemlerle sağlanmaktadır. Kanun yolları, yargılamadaki bir tarafın, kendi aleyhine olan hususlarda, nihai bir kararın yeniden gözden geçirilmesini ve bertaraf edilmesini sağlayan bir hukuki araçtır([1]).

İstinaf sistemi, üç dereceli olarak faaliyet gösteren bir yargılama sistemidir ve kural olarak istinaf incelemesi sonucunda verilen kararlar kesin değil, üst mahkemenin yapacağı temyiz incelemesine tabidir. Son değişikliklerden önce idari yargıda mevcut olan sistem iki dereceliydi. Adli yargıda olduğu gibi idari yargıda da zaman içinde oluşan iş yükü fazlalığı idari yargıda istinaf yargı yolunu gündeme getirmiştir. İdari yargıda üç dereceli istinaf sisteminin oluşturulması ve idari yargının yeniden yapılandırılmasının Danıştay’ın ve ilk derece idari yargı mahkemelerinin yargı yükünü hafifleteceği ve dolayısıyla uyuşmazlıkların karara bağlanma süresini kısaltacağı ve yargılamayı çabuklaştıracağı, Danıştay ve ilk derece idari yargı mahkemelerinin daha isabetli kararlar vereceği, Danıştay’ın somut olayda adil karar verilmesi, hukukun geliştirilmesi, içtihat ve hukuk birliğinin sağlanma işlevini daha iyi yerine getireceği belirtilmektedir([2]).

28 Haziran 2014 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan 6545 Sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun (6545 sayılı Kanun) ile adli yargıda yer alan istinaf müessesesi idari yargı koluna da dâhil edilmiştir.

Makalemizin konusu kapsamında; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 18.06.2014 tarihli ve 6545 sayılı Kanun’un 19. maddesiyle değiştirilen 45. maddesinin (1) numaralı fıkrasında; İdare ve vergi mahkemelerinin kararlarına karşı, başka Kanunlarda farklı bir Kanun yolu öngörülmüş olsa dahi, mahkemenin bulunduğu yargı çevresindeki bölge idare mahkemesine, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde istinaf yoluna başvurulabilir. Ancak, konusu beş bin Türk lirasını geçmeyen vergi davaları, tam yargı davaları ve idari işlemlere karşı açılan iptal davaları hakkında idare ve vergi mahkemelerince verilen kararlar kesin olup, bunlara karşı istinaf yoluna başvurulamaz, hükmüne yer verilmiştir.

III- BELİRLİLİK İLKESİ

Anayasa’nın 2. maddesinde yer alan ve Anayasa Mahkemesi kararlarında sıklıkla geçen hukuk devletinin temel ilkelerinden biri belirliliktir. Bu ilkeye göre Kanun düzenlemelerinin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir tereddüde ve şüpheye yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır ve uygulanabilir olması ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu tedbirler içermesi de gereklidir. Belirlilik ilkesi, hukuki güvenlikle bağlantılı olup birey hangi somut eylem ve olguya hangi hukuki müeyyidenin veya neticenin bağlandığını, bunların idareye hangi müdahale yetkisini doğurduğunu bilmelidir. Birey ancak bu durumda kendisine düşen yükümlülükleri öngörebilir ve davranışlarını belirler. Hukuk güvenliği, normların öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar. Hukuk Devletinin unsurları doktrinde de belirlenmiş olup, bunlardan konuyla ilgili iki tanesi “Hukuki Güvenlik” ve “Belirlilik” ilkeleridir. Bireyin devlete güven duyması, ancak hukuki güvenliğin sağlandığı bir hukuk devleti düzeninde mümkün olabilecektir. Anayasada öngörülen temel hak ve hürriyetlerin kullanılması ve insan haklarının insan hayatına egemen kılması için Devlet, bireylerin hukuka olan inançlarını ve güvenlerini korumakla yükümlüdür.

Bir Kanun’un belirlilik ilkesine uygun olması için sahip olması gereken nitelikler şu şekilde sayılabilir: Hem birey tarafından hem de idare tarafından bakıldığında Kanun, içeriği hakkında şüpheye yol açmayacak kadar açık, net, anlaşılabilir ve uygulanabilir olmalı; kişi bu Kanun maddesine bakarak, belli bir kesinlik içinde hangi eylem ve olguya nasıl bir yaptırım ya da sonucun bağlandığını; gerçekleştireceği bir eylemin hangi sonuçları doğuracağını kanundan öğrenebilme imkânına sahip olmalıdır([3]).

IV- İDARİ YARGIDA İSTİNAF BAŞVURU MİKTARINI DÜZENLEYEN HÜKMÜN İPTALİNE YÖNELİK ANAYASA MAHKEMESİ KARARI

Anayasa Mahkemesi’nin 26.10.2023 tarihli E.2023/81 ve K.2023/184 sayılı kararıyla İdari yargıda istinaf başvuru miktarını düzenleyen hükmün iptaline karar verilmiştir. Anılan karar uyarınca iptal edilen hükümler; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 18.06.2014 tarihli ve 6545 sayılı Kanun’un 19. maddesiyle değiştirilen 45. maddesinin (1) numaralı fıkrasının ikinci cümlesi ile 08.06.2000 tarihli ve 4577 sayılı Kanun’un 9. maddesi ile değiştirilen ek 1. maddesidir;

İstinaf:

Madde 45 – (Değişik: 18.06.2014-6545/19 md.)

Görüntülenme Sayısı