İş Kanunu’nda işveren vekili kavramı
İşveren kavramı, işçi kavramı bağlamında ele alınması gereken bir kavramdır. Zira, İş Kanunu’nun 2. maddesinde “işçi çalıştıran gerçek veya tüzel kişiye yahut tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlar” işveren olarak tanımlanmıştır. Başka bir ifadeyle, İş Kanunu bağlamında, işveren işçi çalıştırdığı için, işverenlik niteliği kazanmaktadır.
İş Kanunu’nun 2. maddesinde işveren vekili, “işveren adına hareket eden ve işin, işyerinin ve işletmenin yönetiminde görev alan kimseler” olarak tanımlanmıştır. İşveren vekilinin bu sıfatla işçilere karşı işlem ve yükümlülüklerinden doğrudan işveren sorumludur.
Buna göre işveren vekili, işveren adına hareket eden ve işin, işyerinin ve işletmenin yönetiminde görev alan işyeri/işletmenin organizasyonuna göre genel müdürden şefe hatta ustabaşılarına kadar geniş bir grubu kapsamaktadır.
Başka bir ifadeyle, işveren vekilliği konusunda bir sınırlama söz konusu olmadığından her kademedeki (genel müdür, müdür, şef, ustabaşı vs.) kişi, işveren adına iş yerinin yönetiminde görev almasıyla işveren vekili sıfatı edinebilir.
Bu kanunda işveren için öngörülen her çeşit sorumluluk ve zorunluluklar işveren vekilleri hakkında da uygulanır. İşveren vekilliği sıfatı, işçilere tanınan hak ve yükümlülükleri ortadan kaldırmaz.
İş güvencesinden yararlanma noktasında ise işveren vekili, daha dar anlamda ele alınmıştır. Buna göre;
• İşletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekili ve yardımcıları ile
• İşyerinin bütününü sevk ve idare eden ve işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan işveren, vekilleri, iş güvencesinden yararlanamazlar.
Burada belirtilmelidir ki, işveren vekillerinin iş güvencesinde kapsam dışında tutulmalarında fesih tarihinde “üst işveren” kimliklerini taşımaları gereklidir. Fesih tarihinde kanunun aradığı üst düzey işveren vekilleri söz konusu değilse iş güvencesinden yararlanacaklardır.
4857 sayılı İş Kanunu, işçinin statüsüne bağlı olarak iş güvencesinin kapsamını, 4773 sayılı İş Güvencesi Kanunu’na nazaran, daraltmıştır. Şöyle ki, 4773 Sayılı Kanun, “işletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekili”ni iş güvencesi kapsamının dışında tutmuşken, 4857 sayılı İş Kanunu’yla, sadece “işletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekili” değil, imza yetkisi olup olmadığına bakılmaksızın “yardımcıları” ve “işyerinin bütününü sevk ve idare eden ve işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan işveren vekilleri” de iş güvencesi hükümlerinin kapsamı dışında kalmışlardır .
Yargıtay kararından da açıkça anlaşılacağı gibi işyerinde çeşitli kademelerde yönetici (işveren vekili) olmak, iş güvencesi kapsamında olmaya bir engel değildir. Kapsam dışında olmak ancak işletmenin bütününü yönetmek ve işe alma ve işten çıkartma konusunda yetki sahibi olmak (genel müdür, fabrika müdürü vb.) şartlarına bağlı olarak ortaya çıkmaktadır.
Güneş Gazetesi – 30.10.2015