Yazar: Mustafa YAVUZ*
I- GİRİŞ
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na([1]) (TTK) göre sona
eren sermaye şirketleri tasfiyeye girerler. Tasfiye, şirket malvarlığının
paraya çevrilmesi, alacakların tahsil edilmesi, borçların ödenmesi, bunların
sonucunda olumlu bir bakiye kalırsa ortaklara dağıtılması ve şirket kaydının
sicilden silinmesi işlemlerinin tümünü ifade etmektedir. Tasfiye kararı ile
birlikte, şirketin kazanç sağlama ve bunları paylaşma gayesi ortadan kalkmakta,
bunun yerini tasfiye amacı almaktadır.
Sermaye şirketlerinin (anonim ve limited
şirketlerin) bütün borçlarının ödenmesinden sonra kalan miktara “tasfiye bakiyesi/varlığı/artığı” denir.
Tasfiye bakiyesi ortaklara aittir ve dolayısıyla ortaklara dağıtılır. Tasfiye
sonucunda kalan bakiyenin dağıtılmasıyla ilgili olarak TTK’nın 543. maddesinin
birinci fırkasında, “Tasfiye halinde bulunan şirketin borçları ödendikten ve pay bedelleri
geri verildikten sonra kalan varlığı, esas sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa
pay sahipleri arasında, ödedikleri sermayeler ve imtiyaz hakları oranında
dağıtılır. Tasfiye payında imtiyazın varlığı hâlinde esas sözleşmedeki
düzenleme uygulanır.” hükmü yer almaktadır. Anonim şirketlere ilişkin
bu hüküm, TTK’nın 643. maddesinde yapılan atıf dolayısıyla limited şirketler
hakkında da uygulanır.
Tasfiyeden kalan varlığın ortaklara
dağıtılabilmesi için alacaklılara yapılan son ilan tarihinden itibaren altı ay
beklenmesi gerekirken, 04.11.2021 tarihli ve 7341 sayılı Kanunla([2]) bahsi geçen bekleme
süresi kısaltılmıştır. İşte bu çalışmada, son
düzenlemeler bağlamında sermaye şirketlerinde tasfiyeden arta kalanın ortaklara
dağıtılması hususu tüm yönleriyle ele alınmıştır.
II-
GENEL OLARAK TASFİYE PAYI ALMA HAKKI
Sermaye
şirketi ortaklarının tasfiye bakiyesinden pay alma hakkı malvarlıksal bir
haktır. TTK’nın 507. maddesinde, şirketin sona ermesi halinde her ortağın, esas
sözleşmede sona eren şirketin malvarlığının kullanılmasına ilişkin başka bir
hüküm bulunmadığı takdirde, tasfiye sonucunda kalan tutara payı oranında
katılacağı hükme bağlanmıştır. Anılan hakkın sınırlandırılması veya ortadan
kaldırılabilmesi ancak ortakların rızası ile olur. Tasfiye payı hakkı, ortakların sermaye şirketinin malvarlığı üzerinde
ekonomik mülkiyete sahip bulunmasından kaynaklanır. Sermaye şirketi faaliyetine
devam ettiği sürece bu hak ileri sürülemez([3]). Tasfiye
payı hakkı ortaklığın kazanılması ile elde edilir. Tasfiye payı hakkı ortaklığa
bağlı bir hak olduğundan payın devri ile bu hak yeni ortağa geçer. Ancak bu hak, diğer haklardan farklı
olarak müeccel ve beklenen bir haktır. Keza tasfiye payı hakkının kullanılabilmesi için şirketin sona ermesi ve sonrasında
tasfiyeye girmesi gerekir. Tasfiye sonucunda ise şirket borçlarının ve pay
bedellerinin ödenmesine müteakip şirket varlığı (tasfiye bakiyesi) kalmış
olmalıdır. Tasfiyenin olumlu sonucu olan malvarlığı, ortaklar arasında
payları oranında paylaştırılır. Bununla birlikte, şirket borçları ödendikten
sonra herhangi bir bakiyenin kalmaması halinde doğal olarak ortaklara tasfiye
payı ödemesi de yapılamaz.
III-
TASFİYEDEN ARTA KALANIN ORTAKLARA DAĞITILABİLME ŞARTLARI
A- ŞİRKET BORÇLARININ TAMAMEN ÖDENMİŞ OLMASI
Tasfiyeden arta kalanın ortaklara dağıtılabilmesi için sermaye şirketinin bütün borçları ödenmiş olmalıdır. Alacaklıların korunması ilkesi gereğince, şirket borçları ödenmedikçe tasfiye payının dağıtımı yapılamaz. Başka bir ifadeyle, şirket borçlarının ödenmemiş olması, tasfiye payının ortaklara dağıtımına engel olur. Borçlar…