Yazar: Mehmet YÜCEL*
I- GİRİŞ
Kooperatifler, kamu ve özel
sektör kuruluşları yanında birçok ülkede üçüncü
sektör olarak kabul edilmektedir. Sosyal ekonominin önemli bir unsuru olan
kooperatifler, birçok ülkede olduğu gibi ülkemiz ekonomisinde de önemli
fonksiyonlar üstlenmişlerdir. Kooperatifin
tanımı, 1969 yılında yürürlüğe giren 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu([1])
ve söz konusu Kanunda 2004 yılında 5146 sayılı Kanunla([2])
yapılan değişiklik ile şu şekilde yapılmıştır: “Tüzel kişiliği haiz olmak üzere
ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek ve geçimlerine
ait ihtiyaçlarını işgücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma
ve kefalet sureti ile sağlayıp korumak amacıyla gerçek ve tüzel kişiler
tarafından kurulan değişir ortaklı ve değişir sermayeli ortaklıklardır.”
Söz konusu Kanun’un 9. maddesinde kamu ve özel hukuk
tüzel kişilerin de kooperatif kurucusu olabileceği belirtilmiştir([3]).
Bundan sonra özel şirketlerin de kooperatif kurucusu ve ortağı olabileceği kanun
ile belirlenmiştir. Böylelikle bir kişi birliği olan kooperatifçilik terimi, şirketlerle
şahısların bir arada olabileceği yeni bir kimlik kazanmıştır.
Kooperatifler, kar amacı gütmeyen kuruluşlar olarak
ekonomik faaliyetlerini sürdüren, özel yapıya sahip ekonomik ve sosyal amaçlı kuruluşlardır.
Bu itibarla, kooperatiflerin, hangi şekillerde vergilendirileceği, vergi
muafiyetlerinden ve istisnalardan ne şekilde yararlanacağı ve bunların
sınırlarının ne olacağı önem kazanmaktadır.
II- FAALİYET TÜRLERİNE VE HUKUKSAL DÜZENLEMELERE GÖRE KOOPERATİFLER
Türkiye’de kooperatifleri faaliyet türlerine ve
hukuksal düzenlemelere göre iki ana başlık altında sınıflandırarak incelemek
mümkündür. Ancak kooperatiflerin faaliyet alanlarına göre yapılan sınıflandırma
pratikte en çok görülen sınıflandırma şeklidir. Bu çerçevede faaliyet türlerine
göre kooperatifler beş grup altında değerlendirilebilir([4]).
Bunlar; üretim
kooperatifleri,
tüketim kooperatifleri, kredi kooperatifleri, yapı ve işyeri
kooperatifleri ile diğer kooperatiflerdir.
Öte yandan hukuksal düzenlemelere göre kooperatifleri; 1163 sayılı
Kooperatifler Kanunu’na tabi olan kooperatifler ve diğer özel kooperatif
kanunlarına tabi olan kooperatifler olmak üzere ikili bir ayırıma tabi tutmak
mümkündür.
III- KOOPERATİFLERİN VERGİ KANUNLARI KARSISINDAKİ
DURUMU
A- KURUMLAR VERGİSİ
AÇISINDAN DEĞERLENDİRME
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun([5]) 1. maddesinde kurum kazancının, gelir vergisinin konusuna giren gelir unsurlarından oluşacağı ve…