Yazar: Nazlı Gaye ALPASLAN*
I-
GİRİŞ
Bilindiği gibi,
6183 sayılı AATUHK’nın 62. maddesinde; borçlunun mal bildiriminde gösterilen
veya tahsil dairesince tespit olunan borçlu veya üçüncü şahıslar elindeki
menkul malları ile gayrimenkullerinden, alacak ve haklarından amme alacağına
yetecek miktarının tahsil dairesince hacz olunacağı; 79. maddesinde de,
hamiline yazılı olmayan veya cirosu kabil senede dayanmayan alacaklar ile,
maaş, ücret, kira vesaire gibi her türlü hakların ve fiilen zabıt tanzimi
suretiyle haczi kabul olmayan üçüncü şahıslardaki menkul malların haczinin,
borçlu veya zilyed olan veyahut alacak ve hakları ödemesi gereken hakiki, hükmi
şahıslara, kurumlara haciz keyfiyetinin tebliği suretiyle yapılacağı;
borçlunun, alacağı veya üçüncü şahıstaki bir malı haczedilip de üçüncü şahıs,
borcu olmadığı veya malın yedinde bulunmadığı veya haczin tebliğinden evvel
borç ödenmiş veya mal istihlak edilmiş yahut kusuru olmaksızın telef olmuş veya
alacak borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğu gibi bir iddia ise
keyfiyeti, haczin kendisine tebliğinden itibaren 7 gün içinde tahsil dairesine
yazılı beyanla bildirmeye mecbur olduğu; bildirmediği takdirde mal elinde ve
borç zimmetinde sayılıp, hakkında bu Kanun’un hükümlerinin uygulanacağı; 55.
maddesinde ise, amme alacağının vadesinde ödemeyenlere, 7 gün içinde borçlarını
ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir “ödeme emri” ile tebliğ olunacağı hüküm altına alınmıştır(1).
II-
AMME ALACAKLARININ TAHSİL USULÜ HAKKINDA KANUN’A GÖRE 3. ŞAHISLAR NEZDİNDEKİ
HACİZ UYGULAMALARI
Anılan 79. madde, 6183 sayılı Kanun’un kamu alacağının cebren tahsili ile ilgili ikinci kısmının menkul malların haczi ve satışı ile ilgili ikinci bölümünde düzenlenmiştir. Madde, kamu borçlusunun üçüncü kişilerde bulunan menkul mal, hak ve alacakların haczi için, cebren tahsil ve takip esaslarını düzenleyen birinci bölümde öngörülen haciz yönteminden farklı bir yöntem öngörmektedir.
Bu yönteme göre; haciz, borçlu veya
zilyed olan veyahut alacak ve hakları ödemesi gereken hakiki ve hükmü şahıslarla
kurumlara haciz keyfiyetinin tebliği suretiyle yapılmaktadır. Ancak, bu
tebligat, haczin hukuki sonuç doğurabilmesi; başka anlatımla, alacaklı tahsil dairesinin
hacizden sonraki işlemlere girişebilmesi için yeterli değildir. Bunun için,
kendisine tebligat yapılan kişi ya da kurumun, tebliğden itibaren “yedi gün” içinde borcu olmadığını,
malın yedinde bulunmadığını, haczin tebliğinden önce borcu ödenmiş veya mal
istihlak edilmiş ya da kusuru olmaksızın telef olmuş veyahut alacaklının
emrettiği yere verilmiş olduğunu alacaklı tahsil dairesine bildirmemiş olması
gerekir. Yani; kanun koyucu, kendisine haciz bildirimi tebliğ olunan kişi ya da
kuruma, yedi gün içinde sözü edilen birimi yaparak, takipten kurtulma olanağı tanımaktadır.
Bu bildirim yapıldığında, alacaklı tahsil dairesinin, üçüncü kişi aleyhine kamu
gücü kullanması mümkün olmaz. Bu durumda, üçüncü kişide kamu borçlusuna ait mal,
hak ve alacak bulunduğu inancında olan idarenin, bu kişiyi, Adli Yargı yerlerinde
özel hukuk hükümlerine göre açacağı davalar ile takipten başka bir imkânı
mevcut değildir.
Buna karşılık; yedi gün içinde açıklanan
biçimde bildirim yapılmış olursa, kanuna göre, haciz bildiriminde yazılı mal
veya borç kendisine bildirim yapılan üçüncü kişinin elinde veya zimmetinde
sayılır ve hakkında, 6183 sayılı Kanun hükümleri uygulanır(2).
Herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi halinde üçüncü şahıs, haczin bildirilmesinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibariyle amme borçlusuna borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorundadır. Menfi tespit davası açılması halinde mahkemece bu kanunun 10. maddesinde sayılan türden teminat karşılığında takip işlemlerinin durdurulmasına karar verilebilir. Teminat, alacaklı tahsil dairesine verilir ve haciz varakasına dayanılarak haczedilir. Taraflar arasında teminata ilişkin olarak çıkan anlaşmazlıklar, takip işlemlerinin durdurulması hakkında kararı veren mahkeme tarafından çözümlenir. Davasında haksız çıkan üçüncü şahıs aleyhine, haksız ç…