Yazar: Fırat DEMİR*
I-
GİRİŞ
Geçmiş dönemlerde yurtdışına göç etmiş
insanların veya Türkiye’de yaşayıp belli bir zaman sonra yurtdışına giderek
ilgili ülkelere yerleşen Türk vatandaşlarının bir kısmının Türkiye’de var olan
taşınmazlarını değerlendirme biçimi vergisel açıdan önem arz etmektedir. Söz
konusu taşınmazların değerlendirilme biçimi genel itibariyle iki türlü
olmaktadır. Bunlardan birincisi taşınmazın (bina veya daire) kiraya verilmesi,
diğeri ise özellikle taşınmaz Ege ve Akdeniz bölgelerindeki yazlık yerlerinde
ise bu taşınmazların koruma amaçlı bedelsiz kiraya verilmesi ve/veya hiç kiraya
verilmemesi şeklinde olmaktadır.
Yazımızda
değinilecek husus, yabancı ülkelerde yerleşik Türk vatandaşlarının veya yabancı
ülke vatandaşlarının Türkiye’de bulunan taşınmazlarının kiraya verilmesi
durumunda elde edilen kira gelirlerinin nasıl vergilendirileceği bir başka
ifade ile bu kira gelirlerinin beyanının nasıl olacağı üzerine olacaktır.
II- 193 SAYILI GELİR VERGİSİ KANUNU
KAPSAMINDA YER ALAN DÜZENLEMELER
Bilindiği üzere, kira gelirlerinin beyanı konusu Gelir Vergisi Kanunu (GVK)’nu ilgilendirmektedir. GVK’nın 70. maddesinde gayrimenkul sermaye iradına ilişkin hükümlere yer verilmiş olup, mezkur maddenin birinci fıkrasında, aynı maddede yazılı mal ve hakların sahipleri, mutasarrıfları, zilyedleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratların gayrimenkul sermaye iradı olduğu hüküm altına alınmıştır.
Mezkur maddenin birinci fıkrasında
arazi ve binalar ile bunların mütemmim cüzileri ve teferruatı ile bilumum
tesisatı, demirbaş eşyası ve döşemelerinin kiraya verilmesinden elde edilen
gelirlerin de GMSİ olduğu ifade edilmiştir. Buna göre, Türkiye’de bulunan taşınmazların
kiraya verilmesinden elde edilen iratlar GMSİ olarak adledilecektir.
A- TAM
MÜKELLEF
GVK açısından elde edilen gelirlerin
vergilendirilmesi konusunda önem bir başka hususta, geliri elde edenin tam
mükellef veya dar mükellef olmasıdır. Tam veya dar mükellef kavramının önemi,
elde edilen gelirin, GMSİ açısından ise iradın vergilendirilme usulünde bir
başka ifade ile beyan verip vermeme usulünde hangi yöntemi seçeceğinden ileri
gelmektedir.
GVK açısından
mükellefler tam ve dar mükellef olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Tam
mükelleflere ilişkin düzenlemeler GVK’nın 3. maddesinde hüküm altına alınmış
olup, tam mükellef gerçek kişilerin Türkiye içerisinde veya dışında elde ettikleri
kazanç ve iratların tamamı Türkiye’de vergilendirilecektir. Kazanç veya iratları
tam mükellef statüsünde vergilendirilecek mükelleflerin aşağıdaki özelliklere
haiz olması gerekmektedir.
Birincisi bu mükellefler Türkiye’de
yerleşmiş olmalıdır. Türkiye’de yerleşmenin iki ölçütü bulunmaktadır.
1- Medeni Kanun’un 19 ve müteakip
maddelerinde yazılı ikametgâhın, Türkiye’de bulunması,
2- Bir takvim yılı içinde Türkiye’de
devamlı olarak altı aydan fazla oturulmuş olması (Geçici ayrılmalar Türkiye’de
oturma süresini kesmeyecektir.)
Bu iki şarttan birini sağlayan gerçek
kişiler Türkiye’de yerleşmiş sayılacak ve buna bağlı olarak da elde ettikleri
GMSİ’ler tam mükellef olarak Türkiye’de vergilendirilecektir.
Diğer taraftan Türkiye’de yerleşme sayılmayan haller GVK’nın 5. maddesind…