Vergi Kanunları Çerçevesinde Sat-Kirala-Geri Al İşlemlerine İlişkin Yasal Düzenlemeler

[responsivevoice_button voice="Turkish Male" buttontext="Makaleyi Sesli Dinle"]

Yazar: Uğraş BAYDAR*

Yaklaşım / Ocak 2022 / Sayı: 349

I- GİRİŞ

Bir finansman yöntemi olarak karşımıza çıkan Finansal kiralama (leasing) ve onun özel bir şekli olan sat kirala geri al yöntemi vergi mükelleflerinin nakit ihtiyaçlarına cevap vermesinin yanı sıra bir takım vergisel avantajlar da sağlamakta ve mükellefleri bu yönteme teşvik etmektedir. Makalemizde ise bu yöntemi vergi kanunları çerçevesinde değerlendirecek ve mevcut kanuni düzenlemelere yer verilecektir.

Türkiye’de finansal kiralama ile ilgili ilk yasal düzenleme 10.06.1985 tarihinde TBMM’de kabul edilen 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanunu(1) olup zaman içerisinde finans sektörünün daha kompleks bir yasal düzenlemeye ihtiyaç duyması ve finansal kiralama sürecinin kendi yapısal ihtiyaçları çerçevesinde yerini 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring, Finansman ve Tasarruf Finansman Şirketleri Kanunu’na(2) bırakmıştır. 6361 sayılı kanunla beraber uygulamanın daha sağlıklı işleyebilmesi açısından finansal kiralama şirketlerinin taşıması gereken özellikler (Sermaye yapısı vs.), bu şirketlerin denetimlerinin nasıl yapılacağı, yapılacak sözleşme hükümlerinin içeriği gibi bir çok husus uluslararası standartlarda gözetilerek yeniden düzenlenmiştir. Sürecin vergisel kısmına ise 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 290. maddesi(4) ile açıklık getirilmiş ve Finansal Kiralamanın özel bir şekli olan Sat-Kirala-Geri Al yöntemi için Kurumlar Vergisi, Katma Değer Vergisi, Damga Vergisi ile Harçlar Kanunu’nda bazı şartlar altında bir takım istisnalar düzenlenmiştir. Yazımızın devamında adı geçen kanunlarda ki bir takım tanımlara yer verilerek sat kirala geri al işlemine ilişkin vergi teşviklerine yer verilecektir.

II- KAVRAMLAR VE TANIMLARI

Finansal Kiralama (Leasing) kavramı 6361 sayılı Kanun’un 3. maddesinde;

“Bir finansal kiralama sözleşmesine dayalı olmak koşuluyla, bu Kanun veya ilgili mevzuatı uyarınca yetkilendirilen kiralayan tarafından finansman sağlamaya yönelik olarak bir malın mülkiyetinin kira süresi sonunda kiracıya devredilmesi; kiracıya kira süresi sonunda malın rayiç bedelinden düşük bir bedelle satın alma hakkı tanınması; kiralama süresinin malın ekonomik ömrünün yüzde sekseninden daha büyük bir bölümünü kapsaması veya finansal kiralama sözleşmesine göre yapılacak kira ödemelerinin bugünkü değerlerinin toplamının malın rayiç bedelinin yüzde doksanından daha büyük bir değeri oluşturması hallerinden herhangi birini sağlayan kiralama işlemi” olarak yer bulurken 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 290. maddesinde;

“Kira süresi sonunda mülkiyet hakkının kiracıya devredilip devredilmediğine bakılmaksızın, bir iktisadî kıymetin mülkiyetine sahip olmaktan kaynaklanan tüm riskler ile yararların kiracıya bırakılması sonucunu doğuran kiralamalardır.

Kiralama işleminde; iktisadî kıymetin mülkiyetinin kira süresi sonunda kiracıya devredilmesi, kiracıya kira süresi sonunda iktisadî kıymeti rayiç bedelinden düşük bir bedelle satın alma hakkı tanınması, kiralama süresinin iktisadî kıymetin ekonomik ömrünün % 80’inden daha büyük bir bölümünü kapsaması veya sözleşmeye göre yapılacak kira ödemelerinin bugünkü değerlerinin toplamının iktisadî kıymetin rayiç bedelinin % 90’ından daha büyük bir değeri oluşturması hallerinden herhangi birinin varlığı durumunda kiralama işlemi finansal kiralama kabul edilir.” şeklinde yer bulmuştur. Ayrıca yine aynı maddenin devamında Doğal kaynakların araştırılması veya kullanılmasına yönelik kiralama sözleşmeleri ile sinema filmleri, video kayıtları, patentler, kopyalama hakları gibi kıymetlerle ilgili lisans sözleşmeleri bu madde kapsamında değerlendirilmeyeceği ile Arazi, arsa ve binalarla ilgili kiralama sözleşmeleri, sadece, sözleşmede kira süresi sonunda mülkiyet hakkını…

Görüntülenme Sayısı