Yazar: Sabahattin ERİŞİR*
I-
GİRİŞ
Emeğin karşılığı olan
ücret gelirlerinde, elde eden kişiler bakımından adalet sağlanması Devletin
görevleri arasındadır. Anayasamızın “Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler”
bölümündeki 55. maddesinde, çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir
ücret elde etmeleri ve diğer sosyal yardımlardan yararlanmaları konusunda,
Devletin gerekli önlemleri alma görevi düzenlenmiştir. Bu görev kapsamında,
asgari ücret tespit edilirken çalışanların geçim şartları ile ülkenin ekonomik
durumunun göz önünde bulundurulacağı, aynı Anayasal düzenlemede yer almıştır.
Kişilerin ücret
gelirlerinden Devletin kaynağında kesinti suretiyle aldığı vergi/sigorta yükümlülükleri,
adil bir ücret rejiminin önde gelen faktörüdür.
Vergi Kanunlarında;
verginin konusu, mükellefi, muafiyet ve istisnaları, ödeme zamanı gibi
unsurların yanında, verginin oranı veya maktu tutarını belirleyen Vergi Tarifesi de Kanun koyucu tarafından
düzenlenmektedir. Bu konuda kanunî düzenleme yapılırken, Anayasa’nın “Vergi Ödevi” başlıklı 73. maddesine
göre, (i) verginin kamu giderlerinin
karşılığı olarak, (ii) herkesten, (iii) malî gücüne göre alınacağı ve (iv) kişilerin de bu ilkelere göre vergiyi
ödemekle yükümlü olduğu, kanun koyucu tarafından dikkate alınması
gerekmektedir. Ekonomik ve sosyal yaşam ve malî olaylarda hızlı değişimlerin
meydana gelmesi sebebiyle, Anayasa’da Vergide Kanunîlik İlkesinin sınırlı
istisnası olarak, vergi ve benzeri malî yükümlülükler için, Kanunun belirttiği
yukarı ve aşağı sınırlar içinde vergi tarifesinde değişiklik yapmak yetkisi
Cumhurbaşkanı’na verilebilmektedir.
Ücret gelirleri,
Gelir Vergisi Kanunu’nda (“GVK”)
gelir unsurları arasında sayılarak vergilendirilmektedir. Gelir vergisinin
tarifesi, Kanunun 103. maddesinde düzenlenmiş ve zaman içinde kanun koyucu
tarafından değişiklikler yapılmaktadır. Gelir vergisi, gerçek kişilerin malî
gücü dikkate alınarak, dilim esasına göre ve artan oranlı bir tarife ile alınmaktadır.
GVK’nun mükerrer 103. maddesine göre, gelir vergisi tarifesindeki kanun
koyucunun belirlediği gelir dilim tutarları, her yıl yeniden değerleme oranında
arttırılarak güncellenmektedir. Tespit edilen dilim tutarlarını yüzde 50’sine
kadar arttırmaya veya indirmeye Cumhurbaşkanı yetkili kılınmıştır.
Ücret gelirlerine
ülkemizde uygulanan gelir vergisi tarifesindeki, son on beş yıllık dönemde
kronolojik değişiklikleri ve uygulama özellikleri, yakın zamanda tarafımızca
kapsamlı şekilde incelenmiş, öneri ve değerlendirmelerimize yayımlanan makalede
ayrıntılı olarak yer verilmiştir([1]).
Bu çalışmamızda ise,
ücret gelirlerinin vergilendirilmesinde 2021 yılı sonunda asgari ücretler dâhil
yapılmış olan kanunî ve idarî değişiklik ve düzenlemeleri, ayrıca 2022 yılı
başından itibaren uygulanmaya başlanan kapsam ve özellikleri ile bu konudaki
değerlendirmelerimiz ele alınmaktadır.
II- GELİR VERGİSİ TARİFESİ İLE İLGİLİ DÜZENLEMELER
2022 yılı başından
itibaren yürürlüğe giren değişikliklere geçmeden önce, hatırlamak için 2021 yılında uygulanan ücret gelirlerine
ilişkin vergi tarifesi hakkında kısa bilgi vermek gerekirse:
•
05.12.2019 tarihli 7194 sayılı Kanun’un 17. maddesi ile yeniden düzenlenen ve
2020 yılı başından itibaren yürürlüğe giren GVK’nun 103. maddesindeki vergi
tarifesi, dilim sayısı 5 adet ve her dilim için artan oranlı (% 15, % 20, % 27,
% 35 ve % 40) olarak uygulanmıştır. 2021 yılı başından itibaren, dilim
tutarları yeniden değerleme oranında arttırılarak 313 Seri No.lu GVK Genel
Tebliği ile güncelleme yapılmıştır([2]).
• 2021 yılında uygulanan brüt asgari ücret 3.577,50 TL’den, % 15 gelir vergisi ve % 15 sigorta primi kesilmek suretiyle, aylık net ücret 2.557,59 TL’dir. Ayrıca 268,31 TL (bekâr çalışan için) asgari geçim indirimi Devleti…