Tarımsal Destekleme Ödemelerinde Kazanç İstisnası

[responsivevoice_button voice="Turkish Male" buttontext="Makaleyi Sesli Dinle"]

Yazar: Sinem YEŞİLDAĞ DEMİR*

Yaklaşım / Şubat 2022 / Sayı: 350

I- GİRİŞ

7338 sayılı “Vergi Usul Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”(1)un 3. maddesi ile 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu (GVK)’na mükerrer madde 20/C ilave edilmiş ve kamu kurum ve kuruluşları tarafından yapılan tarımsal destekleme ödemeleri gelir vergisinden müstesna kılınmıştır. Anılan Kanun maddesiyle getirilen istisna sonrasında tarımsal destek kapsamında yapılan ödemelerden artık çiftçi veya tarımla ilgilenenler adına tevkifat yapılmayacaktır. Aynı zamanda tevkifat kapsamında olmayanlar için ise verilecek olan vergi beyanlarındaki ilgili dönem kazançlarına bu tür ödemeler dâhil edilmeyecektir.

II- GENEL OLARAK ZİRAİ KAZANÇ VE VERGİLENDİRME USULÜ

Bilindiği üzere, GVK’nın 2. maddesinde sayılan ve gelir vergisinin konusuna giren kazançlardan biri de zirai kazançtır. Zirai faaliyetlere ve vergilendirilmesine ilişkin düzenlemelere GVK’nın 52 ila 60. maddelerinde yer verilmiştir.

Mezkur Kanun’un 52. maddesi uyarınca, zirai faaliyetlerden doğan kazançlar zirai kazanç olarak kabul edilecektir. Maddenin ikinci fıkrasında zirai faaliyetin neyi ifade ettiği örneklerle açıklama getirilmiş olup, bu kapsamda arazide, deniz, göl ve nehirlerde, ekim, dikim, bakım, üretme, yetiştirme ve ıslah yollarıyla veyahut doğrudan doğruya tabiattan istifade etmek suretiyle nebat, orman, hayvan, balık ve bunların mahsullerinin istihsalinin, avlanmasının, avcıları ve yetiştiricileri tarafından muhafazasının, taşınmasının, satılmasının veya bu mahsullerden sair bir şekilde faydalanılmasının zirai faaliyet olarak ifade edileceği hüküm altına alınmıştır.

Zirai kazançta vergilendirme esas itibariyle tevkifat yoluyla olmaktadır. Çiftçilerin elde ettikleri kazançlar üzerinden yine GVK’nın 94. maddesinin 11. fıkrasında belirtilen oranlarda kesinti yapılmakta olup, bu kesinti gerçek usule tabi olmayanlar için nihai vergilendirme olarak kabul edilmektedir. Başka bir ifade ile gerçek usule tabi olmayanlar tevkif edilen kazançları için yıllık beyanname vermeyeceklerdir.

Bunun dışında ikinci vergilendirme yöntemi ise gerçek usule tabi olarak yıllık beyanname üzerinden verilen bildirimler neticesinde elde edilen kazançlar için vergilendirme yoluna gidilmesidir. Gerçek usule tabi olunabilmesi için Gelir Vergisi Kanunu’nun 54. maddesinde yazılı işletme büyüklüğü ölçülerinin aşılması veya bir biçerdövere veya bu mahiyetteki bir motorlu araca veya on yaşına kadar ikiden fazla traktöre sahip olunması gerekmektedir. Gerçek usule tabi çiftçilerin zirai işletme hesabına göre mi yoksa gerçek usule göre mi vergilendirileceği ise çiftçilerin tercihine bırakılmıştır.

Diğer taraftan GVK’nın 53. maddesinin son fıkrasında VUK hükümleri kapsamında belge alma, verme, saklama ve ibraz yükümlülüklerine uymayan çiftçilerin, çeşitli kamu kurum ve kuruluşları tarafından verilen avans, kredi, sübvansiyon, prim gibi ayni ve nakdi destek unsurlarından yararlanamayacağı hüküm altına alınmıştır.

Kamu kurum ve kuruluşları çeşitli adlar altında çiftçilere destek amaçlı ödemelerde bulunmaktadır. Bunlar kimi zaman düşük faizli tarımsal destek kredileri veya prim, mazot ve gübre desteği şeklinde olabilmektedir.

Çiftçiler tarafından elde edilen tarımsal destek ödemeleri üzerinden GVK’nın 94. maddesinin 11 fıkrası kapsamında tevkifat yapılmaktaydı. Bu durum çeşitli tartışmaları beraberinde getirmekteydi. Öyle ki adına destek ödemesi denilen bir tutara tevkifat uygulanması bir başka ifade ile söz konusu destek ödemelerinin gelir vergisinin konusuna girmesi, ilgili ödemelerinin amacına ters düşmekteydi. Çünkü ortada gelir vergisinin konusuna giren bir kazanç veya irat değil destek ödemesi vardı. Söz konusu ödemelerin Gelir Vergisi Kanunu’nun

Görüntülenme Sayısı