Yazar: Sinem YEŞİLDAĞ DEMİR*
I-
GİRİŞ
7338 sayılı “Vergi Usul Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun”(1)un 3. maddesi ile 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu (GVK)’na
mükerrer madde 20/C ilave edilmiş ve kamu kurum ve kuruluşları tarafından
yapılan tarımsal destekleme ödemeleri gelir vergisinden müstesna kılınmıştır.
Anılan Kanun maddesiyle getirilen istisna sonrasında tarımsal destek kapsamında
yapılan ödemelerden artık çiftçi veya tarımla ilgilenenler adına tevkifat
yapılmayacaktır. Aynı zamanda tevkifat kapsamında olmayanlar için ise verilecek
olan vergi beyanlarındaki ilgili dönem kazançlarına bu tür ödemeler dâhil
edilmeyecektir.
II- GENEL OLARAK ZİRAİ KAZANÇ VE
VERGİLENDİRME USULÜ
Bilindiği üzere, GVK’nın 2. maddesinde
sayılan ve gelir vergisinin konusuna giren kazançlardan biri de zirai
kazançtır. Zirai faaliyetlere ve vergilendirilmesine ilişkin düzenlemelere
GVK’nın 52 ila 60. maddelerinde yer verilmiştir.
Mezkur Kanun’un 52. maddesi uyarınca,
zirai faaliyetlerden doğan kazançlar zirai kazanç olarak kabul edilecektir.
Maddenin ikinci fıkrasında zirai faaliyetin neyi ifade ettiği örneklerle
açıklama getirilmiş olup, bu kapsamda arazide, deniz, göl ve nehirlerde, ekim,
dikim, bakım, üretme, yetiştirme ve ıslah yollarıyla veyahut doğrudan doğruya
tabiattan istifade etmek suretiyle nebat, orman, hayvan, balık ve bunların
mahsullerinin istihsalinin, avlanmasının, avcıları ve yetiştiricileri
tarafından muhafazasının, taşınmasının, satılmasının veya bu mahsullerden sair
bir şekilde faydalanılmasının zirai faaliyet olarak ifade edileceği hüküm
altına alınmıştır.
Zirai kazançta vergilendirme esas itibariyle tevkifat yoluyla olmaktadır. Çiftçilerin elde ettikleri kazançlar üzerinden yine GVK’nın 94. maddesinin 11. fıkrasında belirtilen oranlarda kesinti yapılmakta olup, bu kesinti gerçek usule tabi olmayanlar için nihai vergilendirme olarak kabul edilmektedir. Başka bir ifade ile gerçek usule tabi olmayanlar tevkif edilen kazançları için yıllık beyanname vermeyeceklerdir.
Bunun dışında
ikinci vergilendirme yöntemi ise gerçek usule tabi olarak yıllık beyanname
üzerinden verilen bildirimler neticesinde elde edilen kazançlar için vergilendirme
yoluna gidilmesidir. Gerçek usule tabi olunabilmesi için Gelir Vergisi Kanunu’nun
54. maddesinde yazılı işletme büyüklüğü ölçülerinin aşılması veya bir
biçerdövere veya bu mahiyetteki bir motorlu araca veya on yaşına kadar ikiden
fazla traktöre sahip olunması gerekmektedir. Gerçek usule tabi çiftçilerin zirai
işletme hesabına göre mi yoksa gerçek usule göre mi vergilendirileceği ise
çiftçilerin tercihine bırakılmıştır.
Diğer taraftan
GVK’nın 53. maddesinin son fıkrasında VUK hükümleri kapsamında belge alma,
verme, saklama ve ibraz yükümlülüklerine uymayan çiftçilerin, çeşitli kamu
kurum ve kuruluşları tarafından verilen avans, kredi, sübvansiyon, prim gibi
ayni ve nakdi destek unsurlarından yararlanamayacağı hüküm altına alınmıştır.
Kamu kurum ve
kuruluşları çeşitli adlar altında çiftçilere destek amaçlı ödemelerde bulunmaktadır.
Bunlar kimi zaman düşük faizli tarımsal destek kredileri veya prim, mazot ve
gübre desteği şeklinde olabilmektedir.
Çiftçiler tarafından elde edilen tarımsal destek ödemeleri üzerinden GVK’nın 94. maddesinin 11 fıkrası kapsamında tevkifat yapılmaktaydı. Bu durum çeşitli tartışmaları beraberinde getirmekteydi. Öyle ki adına destek ödemesi denilen bir tutara tevkifat uygulanması bir başka ifade ile söz konusu destek ödemelerinin gelir vergisinin konusuna girmesi, ilgili ödemelerinin amacına ters düşmekteydi. Çünkü ortada gelir vergisinin konusuna giren bir kazanç veya irat değil destek ödemesi vardı. Söz konusu ödemelerin Gelir Vergisi Kanunu’nun