Son Düzenlemeler Bağlamında Sermaye Şirketlerinde Tasfiyeden Arta Kalanın Ortaklara Dağıtılması (E-Yaklaşım)

[responsivevoice_button voice="Turkish Male" buttontext="Makaleyi Sesli Dinle"]

Yazar: Mustafa YAVUZ*

E-Yaklaşım / Mart 2022 / Sayı: 351

I- GİRİŞ

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na([1]) (TTK) göre sona eren sermaye şirketleri tasfiyeye girerler. Tasfiye, şirket malvarlığının paraya çevrilmesi, alacakların tahsil edilmesi, borçların ödenmesi, bunların sonucunda olumlu bir bakiye kalırsa ortaklara dağıtılması ve şirket kaydının sicilden silinmesi işlemlerinin tümünü ifade etmektedir. Tasfiye kararı ile birlikte, şirketin kazanç sağlama ve bunları paylaşma gayesi ortadan kalkmakta, bunun yerini tasfiye amacı almaktadır.

Sermaye şirketlerinin (anonim ve limited şirketlerin) bütün borçlarının ödenmesinden sonra kalan miktara “tasfiye bakiyesi/varlığı/artığı” denir. Tasfiye bakiyesi ortaklara aittir ve dolayısıyla ortaklara dağıtılır. Tasfiye sonucunda kalan bakiyenin dağıtılmasıyla ilgili olarak TTK’nın 543. maddesinin birinci fırkasında, “Tasfiye halinde bulunan şirketin borçları ödendikten ve pay bedelleri geri verildikten sonra kalan varlığı, esas sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa pay sahipleri arasında, ödedikleri sermayeler ve imtiyaz hakları oranında dağıtılır. Tasfiye payında imtiyazın varlığı hâlinde esas sözleşmedeki düzenleme uygulanır.” hükmü yer almaktadır. Anonim şirketlere ilişkin bu hüküm, TTK’nın 643. maddesinde yapılan atıf dolayısıyla limited şirketler hakkında da uygulanır.

Tasfiyeden kalan varlığın ortaklara dağıtılabilmesi için alacaklılara yapılan son ilan tarihinden itibaren altı ay beklenmesi gerekirken, 04.11.2021 tarihli ve 7341 sayılı Kanunla([2]) bahsi geçen bekleme süresi kısaltılmıştır. İşte bu çalışmada, son düzenlemeler bağlamında sermaye şirketlerinde tasfiyeden arta kalanın ortaklara dağıtılması hususu tüm yönleriyle ele alınmıştır.

II- GENEL OLARAK TASFİYE PAYI ALMA HAKKI

Sermaye şirketi ortaklarının tasfiye bakiyesinden pay alma hakkı malvarlıksal bir haktır. TTK’nın 507. maddesinde, şirketin sona ermesi halinde her ortağın, esas sözleşmede sona eren şirketin malvarlığının kullanılmasına ilişkin başka bir hüküm bulunmadığı takdirde, tasfiye sonucunda kalan tutara payı oranında katılacağı hükme bağlanmıştır. Anılan hakkın sınırlandırılması veya ortadan kaldırılabilmesi ancak ortakların rızası ile olur. Tasfiye payı hakkı, ortakların sermaye şirketinin malvarlığı üzerinde ekonomik mülkiyete sahip bulunmasından kaynaklanır. Sermaye şirketi faaliyetine devam ettiği sürece bu hak ileri sürülemez([3]). Tasfiye payı hakkı ortaklığın kazanılması ile elde edilir. Tasfiye payı hakkı ortaklığa bağlı bir hak olduğundan payın devri ile bu hak yeni ortağa geçer. Ancak bu hak, diğer haklardan farklı olarak müeccel ve beklenen bir haktır. Keza tasfiye payı hakkının kullanılabilmesi için şirketin sona ermesi ve sonrasında tasfiyeye girmesi gerekir. Tasfiye sonucunda ise şirket borçlarının ve pay bedellerinin ödenmesine müteakip şirket varlığı (tasfiye bakiyesi) kalmış olmalıdır. Tasfiyenin olumlu sonucu olan malvarlığı, ortaklar arasında payları oranında paylaştırılır. Bununla birlikte, şirket borçları ödendikten sonra herhangi bir bakiyenin kalmaması halinde doğal olarak ortaklara tasfiye payı ödemesi de yapılamaz.

III- TASFİYEDEN ARTA KALANIN ORTAKLARA DAĞITILABİLME ŞARTLARI

A- ŞİRKET BORÇLARININ TAMAMEN ÖDENMİŞ OLMASI 

Tasfiyeden arta kalanın ortaklara dağıtılabilmesi için sermaye şirketinin bütün borçları ödenmiş olmalıdır. Alacaklıların korunması ilkesi gereğince, şirket borçları ödenmedikçe tasfiye payının dağıtımı yapılamaz. Başka bir ifadeyle, şirket borçlarının ödenmemiş olması, tasfiye payının ortaklara dağıtımına engel olur. Borçlar…

Görüntülenme Sayısı