Sigortalı İşe Giriş Bildirgesinin Verilmiş Olması Sigortalı Sayılmak İçin Yeterli Midir?

[responsivevoice_button voice="Turkish Male" buttontext="Makaleyi Sesli Dinle"]

 

Yazar: Sevgi ÜVEDİ*

 

E-Yaklaşım / Kasım 2024 / Sayı: 383

 

 

I- GİRİŞ

 

Sigortalılık başlangıç tarihi sigortalının uzun vadeli sigorta kolları kapsamına girmesini sağlayacak biçimde ilk kez çalışmaya başladığı tarihtir. Kurum kayıtlarına geçen ilk işe giriş bildirgesinde sigortalının ilk işe başlama tarihi yazılı olup, işte bu tarih sigortalı açısından sigortalılık başlangıç tarihi demektir.

 

Bu makalemizde, sigortalı işe giriş bildirgesi ile Sosyal Güvenlik Kurumu’na sigortalının işe başlayacağı tarih bildirilmiş olmasına rağmen kişi adına hizmet gün sayısı bildirilmediği ve primlerin ödenmediği durumlarda dava konusu edilen çalışmanın varlığının tespitine yönelik hizmet tespit davalarında ne tür kararlar alındığı hususu değerlendirilmiştir.

 

II- SİGORTA BAŞLANGICININ TESPİTİNE YÖNELİK DAVALARDA DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR

 

506 sayılı Kanun ve 5510 sayılı Kanunda sigortalının işe başlamasına yönelik bildirimlerin ne şekilde yapılacağı yasal süresinde yapılmayan bildirimler için uygulanan cezai müeyyidelerin neler olduğu açıkça belirlenmiştir.

 

506 sayılı Kanunda bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanlar sigortalı sayılmış ve bu sigortalıların işverenlerince işe başlatılmadan önce örneği Kurumca hazırlanacak işe giriş bildirgeleriyle Kuruma doğrudan bildirileceği hükme bağlanmıştır.

 

5510 sayılı Kanunda da 506 sayılı Kanuna paralel olarak düzenlemeler yapılmış ve 5510 sayılı Kanun’un 8. maddesinde işverenlerce 4/1 (a) bendi kapsamında sigortalı sayılan kişilerin sigortalı işe giriş bildirgesi ile Kuruma bildirileceği öngörülmüştür.

 

Buna göre, işveren tarafından çalıştırılmakta olan sigortalıların çalışma şekillerine göre genel olarak işe başlatılmadan en geç bir gün önce Kuruma bildirilmesi gerekmekte, bu şekilde bildirimi yapılanların sigortalılık hak ve yükümlülükleri ise çalışmaya başladığı tarih itibariyle başlatılmaktadır.

 

506 sayılı Kanuna göre yaşlılık aylığına hak kazanabilmek için sigortalıların belirli yaş, belirli bir sigortalılık süresi ve prim ödeme gün sayısı şartlarını yerine getirmeleri gerekmektedir.

 

Sigortalılık süresi, sigortalının malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarih ile aylık bağlanması için yazılı istekte bulunduğu tarih, ölen sigortalılar için de ölüm tarihi arasında geçen süre olarak dikkate alınmaktadır. Bu itibarla sigortalıların yaşlılık aylığına hak kazanma koşullarının belirlenmesinde sigortalıların malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi olarak ilk defa çalışmaya başladıkları tarih önem arz etmektedir.

 

Sosyal Güvenlik Kurumu’na işe giriş bildirgesi verilmiş olmasına rağmen fiili çalışması bulunmayan ve adına dönem bordrosu veya aylık prim ve hizmet belgesi verilmeyen sigortalılarca yaşlılık aylığına daha erken hak kazanabilmek amacıyla sigorta başlangıcı (bir günlük hizmet tespiti) talebiyle Kurum aleyhine davalar açılmaktadır.

 

Kanunda hizmet akdi 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda tanımlanan hizmet sözleşmesi ve iş mevzuatında tanımlanan iş sözleşmesi olarak tanımlanmış olup, 6098 sayılı Kanun’un 393. maddesi ile hizmet sözleşmesi, işçinin işverene bağımlı olarak belirli veya belirli olmayan süreyle iş görmeyi ve işverenin de ona zamana veya yapılan işe göre ücret ödemeyi üstlendiği sözleşme olduğu, işçinin işverene bir hizmeti kısmi süreli olarak düzenli biçimde yerine getirmeyi üstlendiği sözleşmelerinde hizmet sözleşmesi sayılacağı öngörülmüştür.

 

Hizmet akdi iki taraflı akitler arasında yer aldığından ve tarafları birbirine taahhütlerle bağladığından, hizmet akdinde bağımlılık esaslı unsurdur. Hizmet akdinin varlığından söz edilebilmesi için işçinin işverenin emir ve görüşleri doğrultusunda işverenin gösterdiği yerde belirli ya da belirsiz sürede çalışması ve bunun karşılığında da işverenden ücret alması gerekmektedir.

 

4857 sayılı Kanun’un 8. maddesinde ise iş sözleşmesi, bir tarafın (işçi) bağımlı olarak iş görmeyi, diğer tarafında (işveren) ücret ödemeyi üstlenmesinden oluşan sözleşme olarak tanımlanmış olup, iş akdinin içinde iş görme, ücret ve bağımlılık unsurları bulunmaktadır.

 

İş akdinin varlığı için her şeyden önce bir iş görme ediminin üstlenilmiş bulunması gerekmektedir. İşçinin “bağımlı olarak” iş görmeyi üstlenmesi ise iş akdinin oluşabilmesi için gereken zorunlu unsurlardan bir diğeridir. İş akdinde bağımlılık unsurunun varlığı konusunda iş hukuku doktrininde de görüş birliği bulunmaktadır.

 

Buna göre, bir kişinin 506/5510 sayılı Kanun kapsamında sigortalı sayılabilmesi için işveren ile arasında yukarıda bahsedilen zorunlu unsurları içeren bir iş akdinin tesis edilmiş olması gerekmektedir. Kişi adına SGK’ya işe giriş bildirgesinin verilmesi, kişinin iş görme edimini yüklendiğini ve işveren ile arasında bağımlılık unsurunun oluştuğunu gösteren kesin bir karine değildir. Sigortalının işyerinde çalışmış olduğunu gösteren belge sigortalı adına işverence Kurumuza verilmiş olan dönem bordrosu veya aylık prim ve hizmet belgesidir. İşe giriş bildirgesi tek başına hizmet akdinin varlığına dair bir delil teşkil etmemektedir.

 

Örnek yargı kararlarına bakıldığında;

 

 
Görüntülenme Sayısı