Sermeye Şirketlerinin Tasfiyeye Girmesinin Neticeleri

[responsivevoice_button voice="Turkish Male" buttontext="Makaleyi Sesli Dinle"]

Yazar: Mustafa YAVUZ*

E-Yaklaşım / Nisan 2024 / Sayı: 376

I- GİRİŞ

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na([1]) (TTK) göre sermaye şirketleri (anonim ve limited şirketler) fesih sebeplerinin gerçekleşmesiyle beraber hemen sona ermezler. Kanunlarda öngörülen istisnalar dışında sona eren sermaye şirketleri tasfiyeye girer. Sona ermenin gerçekleşmesi ve dolayısıyla şirketin ticaret sicilinden silinebilmesi için tasfiye işlemlerinin TTK’da belirtilen usul ve esaslar dairesinde tamamlanması gerekmektedir.

Tasfiye, sona erme sebebinin ortaya çıkması ile başlayan ve sermaye şirketinin ticaret sicilinden silinerek tüzel kişiliğin ortadan kalkması ile sona eren bir süreçtir. Anılan süreçte tasfiye memurlarınca şirketin alacakları tahsil olunur, malvarlığının tamamı paraya çevrilir, borçları ödendikten sonra kalan malvarlığı ortaklara dağıtılır. Bunların akabinde şirketin ticaret unvanı sicilden silinerek tasfiye süreci tamamlanmış olur([2]). Tasfiye memurları, bahsi geçen süreçte, şirketin süregelen iş ve işlemlerini tamamlamak, varsa pay bedellerinin ödenmemiş kısımlarını tahsil etmek, aktifleri nakde çevirmek ve borçları ödemekle görevlidir.

Tasfiyeye girmesinin sonuçları, anonim şirketler bakımından TTK’nın 533-535. maddelerinde tanzim edilmiştir. Mezkûr hükümler, adı geçen Kanunun 636/5. maddesinde yer alan atıf bağlamında limited şirketler hakkında da tatbik olunur.

İşte bu çalışmada, sermeye şirketlerinin tasfiyeye girmesinin neticeleri tüm yönleriyle ele alınmış ve değerlendirilmiştir.

II- SERMAYE ŞİRKETLERİNİN GENEL OLARAK SONA ERME SEBEPLERİ

Sermaye şirketlerinin hangi durumlarda sona ereceği TTK’da sayılmak suretiyle düzenlenmiştir. Bu çerçevede anonim şirketler, sürenin sona ermesine karşın işlere fiilen devam ederek belirsiz süreli hâle gelmemişse esas sözleşmede belirtilen sürenin sona ermesi, işletme konusunun gerçekleşmesi ya da gerçekleşmesinin imkânsız hâle gelmesi, esas sözleşmede yer alan herhangi bir sona erme sebebinin gerçekleşmesi, iflas kararı verilmesi, sermayenin en az % 75’ini oluşturan payların sahiplerinin ya da temsilcilerinin olumlu oylarıyla alınan genel kurul kararı ve Kanunlarda öngörülen diğer hâllerde; limited şirketlerse şirket sözleşmesinde öngörülen sona erme sebeplerinden birinin gerçekleşmesi, iflasın açılması, genel kurul kararı ve Kanunda öngörülen diğer sona erme hâllerinde sona erer (TTK md. 529, 636/1).

Yukarıda sayılanların dışında, uzun süreden beri sermaye şirketinin kanunen gerekli organlarından biri mevcut değilse ya da genel kurul toplanamıyorsa, ortaklar, şirket alacaklıları yahut anonim şirketlerde Ticaret Bakanlığı, şirketin feshini mahkemeden talep edebilir. Mahkeme, yönetim organını[3] da dinleyerek şirketin durumunu kanuna uygun hâle getirmesi için bir süre verir. Bu süre içinde durum düzeltilmezse mahkeme şirketin feshine karar verir (TTK md. 530, 636/2).

Bunun yanında, haklı sebeplerin varlığında, anonim şirketlerde sermayenin en az 1/10’ini ve halka açık şirketlerde 1/20’ini temsil eden payların sahipleri, limited şirketlerde de pay oranı ne olursa olsun her ortak, mahkemeden şirketin feshine karar verilmesini talep edebilir. Mahkeme, fesih yerine, davacı ortağa, paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı ortağın şirketten çıkarılmasına ya da duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebilir (TTK md. 531, 636/3).

III- SERMAYE ŞİRKETLERİNİN TASFİYEYE GİRMESİNİN NETİCELERİ

A- TASFİYENİN TASFİYE MEMURLARINCA YERİNE GETİRİLMESİ

Şirket sözleşmesi veya genel kurul kararıyla ayrıca tasfiye memuru atanmaması halinde tasfiye, yönetim organınca yapılır. Yönetim organı, aynı zamanda tasfiye memurluğu görevini ifa etmediği hallerde ortaklar ya da üçüncü kişiler de tasfiye memuru olabilir. İflas halinde ise tasfiye, iflas idaresince İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre yerine getirilir (TTK md. 534, 536/1). Diğer taraftan, mahkemece şirketin feshine karar verildiği durumlarda tasfiye memurunu mahkeme atar. Yeri gelmişken, temsile yetkili tasfiye memurlarından en az birinin Türk vatandaşı olması ve yerleşim yerinin Türkiye’de bulunması şarttır.

Esas sözleşme veya genel kurul kararıyla atanmış tasfiye memurları ve bu görevi yerine getiren yönetim organı üyeleri, genel kurulca her zaman görevden alınabilir ve yerlerine yenileri atanabilir. Ayrıca, ortaklardan birinin istemiyle ve haklı sebeplerin varlığında, mahkeme de tasfiye memurlarını görevden alabilir ve yerlerine yenilerini atayabilir.

B- ŞİRKETİN UNVANINA “TASFİYE HALİNDE” İBARESİNİN EKLENMESİ

Tasfiye halindeki sermaye şirketi, ticaret unvanını “tasfiye halinde” ibaresi eklenmiş olarak kullanır (TTK md. 533/2). Mezkûr ibarenin unvanda kullanılması tasfiyenin bir gereğidir. Tasfiye, esas itibariyle şirket içinde gerçekleşen iş ve işlemlerin yoğunlaştığı içe dönük bir süreçtir. Bununla beraber, tasfiyenin dışa bakan yönü de mevcuttur. İlanla şirketin tasfiyeye girdiği üçüncü kişilere bildirilmekte, başka bir anlatımla üçüncü kişiler uyarılmaktadır. Zikredilen işlev, ilanın yanında şirket unvanına eklenen “tasfiye halinde” ibaresiyle de yerine getirilmektedir([4]). Bu kapsamda, unvanda anılan ibareye yer verilmesinin en temel gayesi, şirketle hukuki işlemlerde bulunacakları bilgilendirmek ve uyarmaktır.

C- ŞİRKET TÜZEL KİŞİLİĞİNİN TASFİYE SONUNA KADAR KORUNMASI

Yazının Tamamı İçin Abone Olun

Görüntülenme Sayısı