E-Yaklaşım / Mart 2024 / Sayı: 375
I- GİRİŞ
Sermaye şirketlerinde (anonim ve limited şirketlerde) en temel kavramların başında sermaye gelmektedir. Sermaye; “bir şirketin gayesine ulaşması için şirkete tahsis edilen malvarlığı unsurları ile parayla ölçülebilen değerlerin tümü” şeklinde tarif edilebilir. Ortaklar (anonim şirketlerde pay sahipleri, limited şirketlerde ortaklar), şirketin kuruluşunda ya da sermaye artırımında taahhüt ettikleri sermaye payını ödemekle mükelleftir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu([1]) (TTK), sermayenin korunması ilkesi uyarınca, sermaye şirketlerinde sermaye için ortaklara faiz ödenmesine yasak getirmiştir. Sermayenin (malvarlığının) korunması ilkesi, şirketler hukukunun temel ilkelerinden biridir. Söz konusu ilke, esas sermayenin güvenilir bir biçimde oluşmasını, şirket alacaklılarını korumayı ve piyasa güveninin oluşmasına ve korunmasına katkı sağlamayı amaçlamaktadır. Sermaye şirketlerinin borçlarından dolayı alacaklılara karşı sadece malvarlığıyla sorumlu olmasının (sınırlı sorumluluğun) bir neticesi olan mezkûr ilke, alacaklılar yanında aynı zamanda uzun vadeli çıkarları bakımından ortakları da yakından ilgilendirmektedir.
Ortaklara sermaye payları için faiz ödenmesi, sermayenin bir manada geri verilmesi anlamına geldiğinden, sınırlı sorumluluk ilkesi ile anılan payların geri verilmesi birbiriyle bağdaşmamaktadır. O halde ortaklara sermaye paylarına karşılık olarak faiz ödenmesi, sermayenin korunması kuralına aykırıdır. Bunun yanında, katılma payına faiz ödemek de hukuki dayanaktan yoksundur. Zira sermaye payı bir süre sonra şirketten geri alınacak bir ödünç niteliğinde değildir. Yasak, şirket tarafından verilecek kâr garantisi başta olmak üzere her türlü garantiyi de kapsar([2]).
İşte bu çalışmada, sermaye şirketlerinde sermaye için faiz ödeme yasağı tüm yönleriyle ele alınmış ve değerlendirilmiştir.
II- TÜRK TİCARET KANUNUNUN SERMAYEYE FAİZ ÖDENMESİNİ YASAKLAMASI
TTK’nın 132. maddesinde, Kanunlarda aksine hüküm yoksa şirket sözleşmesiyle ortakların, koydukları sermayeler için faiz ve şirketteki hizmetleri sebebiyle kendilerine ücret verilmesinin kabul olunabileceği belirtilmiştir. Sözü geçen hüküm gereğince, şirket sözleşmesinde yer verilmesi kaydıyla ve kural olarak ortaklara koydukları sermaye için faiz verilmesi imkan dâhilindedir. Bununla birlikte, anılan maddede “Kanunlarda aksine hüküm yoksa” denilerek TTK’da yahut başka bir kanunda yer verilen düzenlemeyle söz konusu kurala istisna getirilebilmesine imkan sağlanmıştır. Zikredilen istisna kapsamında kanun koyucu, aşağıda da izah edileceği üzere, sermaye şirketleri ve dolayısıyla anonim ve limited şirketleri bahse konu kuralın dışında tutmuş, başka bir anlatımla bu şirketlerin ortaklarına sermaye için faiz ödenmesini yasak getirmiştir. Şahıs şirketi olan komandit ve kollektif şirketlerdeyse ortakların sorumluluğunun şirket alacaklılarına karşı sınırsız olması hasebiyle sermayeye faiz ödenebilmesine olanak tanınmıştır. Aynı şekilde, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun([3]) 38/3. maddesinde de, gelir-gider farkının en az % 50’si ortaklara dağıtıldıktan sonra ortakların sermaye paylarına genel kurul kararı ile Devlet tahvillerine verilen en yüksek faiz haddini geçmemek üzere faiz ödenmesi hususunun ana sözleşmede öngörülebileceği belirtilmiştir. Dolayısıyla, komandit ve kollektif şirketler ile kooperatiflerde, şirkete konulan sermaye karşılığında ortaklara faiz ödenebilmekte iken, sermaye şirketlerinde (anonim ve limited şirketlerde) ödenememektedir.
Anonim şirketlerle ilgili olarak TTK madde 509/1’de, “Sermaye için faiz ödenemez.” hükmü yer almaktadır. Maddede belirtilen kural, emredici niteliktedir. Mezkûr hüküm gereğince, hem esas sermaye hem de kayıtlı sermaye sistemini uygulayan anonim şirketlerde, sermaye olarak yatırılan paralar için pay sahiplerine faiz ödenmesi yasaktır. Bahsi geçen yasak, hem ödenmiş hem de ödenmemiş sermaye payları için mer’idir. Diğer taraftan, bu yasağın aynısı limited şirketler hakkında da öngörülmüştür. Keza belirtilen hususta TTK madde 609’da “Esas sermayeye ve ek ödemelere faiz verilemez.” denilmektedir. Limited şirketlerde esas sermaye yanında ek ödemeler için de faiz ödenmesi yasaklanmıştır.
Ortaklar şirkete koymuş oldukları sermaye payı karşılığında, kural olarak yalnızca TTK’ya göre oluşan ve genel kurulca dağıtılmasına karar verilen net dönem kârından ve serbest yedek akçelerden paylarına düşen miktarı isteyebilir. Ortakların, bahsedilen surette oluşmuş kâr payı dışında, faiz ya da başka her ne ad altında olursa olsun şirketten temin ettikleri tüm maddi menfaatler, şirketin malvarlığının alacaklılar aleyhine azaltılması anlamına geleceğinden, malvarlığının korunması ilkesi kapsamında kanunen yasaklanmıştır([4]). Bu bağlamda, sermaye şirketlerinde sermayeye, başka bir ifadeyle ortaklarca sermaye taahhütleri neticesinde şirkete getirilen sermaye değerlerine karşılık faiz ödenmesi, hangi malvarlığı kaleminden karşılanmış olduğuna bakılmaksızın, emredici nitelikteki TTK’nın 509/1. ve 609. maddelerine aykırılık teşkil eder([5]).
Öte yandan faiz yasağı, faizin şirket tarafından dolaylı ya da dolaysız ödenmesi halinde söz konusudur. Yoksa bir üçüncü kişi, örneğin banka veya holding ya da başka bir kurum yasal dayanağı oluşturmak şartıyla katılma paylarına faiz verebilir. Bu imkan kâr garantisi ve diğer garantiler için de geçerlidir([6]).
Diğer taraftan, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun([7]) 41/1-3 maddesinde, “t