Kurumlar Vergisi Mükellefleri Geçmiş Yıl Zararlarına İlişkin Mahsup Hakkını İstedikleri Hesap Döneminde Kullanabilir Mi?

[responsivevoice_button voice="Turkish Male" buttontext="Makaleyi Sesli Dinle"]

Yazar: Levent BAŞAK*

E-Yaklaşım / Nisan 2024 / Sayı: 376

I- GİRİŞ

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun (KVK’nın)([1]) 6. maddesine göre, kurumlar vergisi, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanır. KVK’nın 6. maddesine göre, kurum kazançlarının vergilendirilmesinde net kazanç esası geçerlidir.

KVK’nın 6. maddesine göre, kurum kazancı ticarî kazanç gibi hesaplanır. Kurum kazancının tespitinde kurumlar vergisi mükellefleri KVK’nın 8. maddesinde bentler halinde sayılan giderleri de ayrıca hâsılatından indirim konusu yapabilir. İndirim konusu yapılabilecek giderler bu madde hükmünde 5 (beş) bent hâlinde sayılmıştır.

KVK’nın 9. maddesinde ise önemli bir mahsup kalemine yer verilmiştir. KVK’nın 9. maddesinde zarar mahsubu esasları düzenlenmiştir. Tam ve dar mükellefiyete tâbi kurumlar geçmiş yıllarda meydana gelen zararlarını belirli şartlar altında indirim konusu yapabilir.

KVK’nın 9. maddesi esas alındığında, zarar mahsubunun yapılacağı hesap dönemi ile ilgili olarak mükellefler tereddüt yaşamaktadır. Bu nedenle, tarafımıza bu konuda yöneltilen sorulara cevap vermek adına bu makalemizde öncelikle, KVK’nın 9. maddesine göre zarar mahsubu esasları üzerinde durulacaktır. Daha sonra kurumların geçmiş yıl zararlarını hangi hesap döneminde indirim konusu yapabilecekleri hususu Maliye Bakanlığı muktezaları ve Danıştay Kararları esas alınmak suretiyle tartışılacak ve konu hakkındaki kişisel düşüncemize yer verilecektir.

II- KURUMLAR VERGİSİ KANUNUNUN 9. MADDESİNE GÖRE ZARAR MAHSUBU

KVK’nın 9’uncu maddesi, bu maddenin madde gerekçesinde yer alan açıklamalar ve 1 seri numaralı Kurumlar Vergisi Genel Tebliği’nde([2]) yer alan düzenlemeler esas alındığında kurumlarda zarar mahsubu esaslarını aşağıdaki şekilde özetlemek mümkündür:

A- ZARAR MAHSUBU YAPABİLECEK MÜKELLEFLER

KVK’nın 9. maddesinde zarar indirimi yapabilecek mükelleflerle ilgili olarak tam veya dar mükellef ayrımı yapılmamıştır. Bunun bir sonucu olarak da gerek tam, gerekse dar mükellefiyete tâbi kurumlar zarar mahsubu yapabilir. Aksi bir durum vergilendirmede eşitlik ilkesine aykırıdır.

Örneğin, kanunî ve iş merkezi yurt dışında bulunan yabancı bir şirket tarafından Türkiye’de açılan yabancı bir şube, kurumlar vergisi matrahının tespitinde, kurumlar vergisi beyannamesinde her yıla ilişkin tutarlar ayrı ayrı gösterilmek şartıyla madde hükmünde belirtilen zararları indirim konusu yapabilir.

B- ZARAR İNDİRİMİ YAPILABİLMESİ İÇİN TEMEL ŞART

KVK’nın 9. maddesine göre, tam veya dar mükellefiyete tâbi kurumların madde hükmünde belirtilen yurt içi veya yurt dışı faaliyetlerden doğan zararları indirim konusu yapabilmesi için geçmiş yıllara ait zarar tutarının kurumlar vergisi beyannamesinde her yıla ilişkin ayrı ayrı gösterilmesi şarttır.

6 seri numaralı 5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu Sirküleri’nde de belirtildiği üzere, mükellefler tarafından geçmiş yıllara ait zararların mahsubu esnasında en eski yıla öncelik verilecek, aynı yıla ilişkin zarar mahsubunda ise, istisnadan kaynaklanan zarar tutarı öncelikle mahsup edilecektir.

C- İNDİRİM KONUSU YAPILABİLECEK ZARARLAR

KVK’nın 9. maddesinde, zarar indirimi kurumların Türkiye’deki faaliyetleri neticesinde oluşan zararlar ile yurt dışı faaliyetlerinden doğan zararlar için ayrı ayrı düzenlenmiştir. Tam veya dar mükellefiyete tâbi kurumların beyanname üzerinden indirim konusu yapabileceği zararları aşağıdaki gibidir.

  1. Türkiye’deki Faaliyetler Neticesinde Oluşan Zararların İndirimi

KVK’nın 9. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendine göre, kurumlar, beş yıldan fazla nakledilmemek şartıyla geçmiş yılların beyannamelerinde yer alan zararları indirim konusu yapabilir. Mükellefler geçmiş yıl zararlarını belirli bir süre içerisinde mahsup edemedikleri takdirde, oluşan zarar sermayede meydana gelen zarar (azalma) olarak değerlendirilir. Buna ilişkin olarak KVK’nın 9’uncu maddesinin madde gerekçesinde aşağıdaki açıklamaya yer verilmiştir:

“Maddenin birinci fıkrasının (a) bendi ile kurumlar vergisi beyannamesinde yer alan zararların beş yıldan fazla nakledilmemek şartı ile izleyen yıl kazançlarından indirilebilmesine imkan sağlanmaktadır. Zarar mahsubu belirli bir süre içinde gerçekleştirilemediği takdirde, oluşan zarar işletme zararı olarak değerlendirilmemekte ve sermayede meydana gelen zarar olarak dikkate alınmaktadır. Zararın, işletme zararından çıkıp sermayede kesin eksilme sayılması için beş yıllık bir süre öngörülmüştür. Mükelleflerce bir hesap dönemi içerisinde oluşan zarar beş hesap dönemi boyunca oluşacak kârlarla mahsup edilemiyorsa, o zarar artık sermayede meydana gelen bir eksilme olarak değerlendirilmekte ve mahsup imkanı ortadan kaldırılmaktadır.”

KVK’nın 9. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinde ayrıca özel olarak, KVK’nın 20. maddesi kapsamında devir veya tam bölünme işlemi nedeniyle zarar indirimi düzenlenmiştir. Kanun’un madde gerekçesinde de ifade edildiği üzer…

Yazının Tamamı İçin Abone Olun

Görüntülenme Sayısı