Kamulaştırmasız El Atma Sebebine Dayalı Tazminat Davaları Yönünden Yargılama Giderlerinin Haklılık Oranına Göre Paylaştırılması

[responsivevoice_button voice="Turkish Male" buttontext="Makaleyi Sesli Dinle"]

Yazar: Ufuk ÜNLÜ*

E-Yaklaşım / Mayıs 2024 / Sayı: 377

I- GİRİŞ

Harçlar ve tarifesine göre ödenmesi gereken avukatlık ücretleri ile soruşturma ve kovuşturma evrelerinde yargılamanın yürütülmesi amacıyla Devlet Hazinesi’nden yapılan her türlü harcamalar ve taraflarca yapılan ödemeler yargılama giderleri olarak tanımlanır. Bir başka ifadeyle bu giderler, yargılamanın kamu ve birey bakımından sağlıklı ve adil olarak yürütülebilmesi için yapılması zorunlu olan giderlerdir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 326. maddesindeki kural uyarınca, davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa, mahkeme, yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştırır. Yürürlükteki mevzuat gereğince ve kanunda yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir.

Bu çalışmada, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 326. maddesinde belirtilen yargılama giderlerine ilişkin kuralların, “kamulaştırmasız el atma sebebine dayalı tazminat davaları” yönünden Anayasa Mahkemesine konu edilen kararın değerlendirilmesi yapılacaktır.

II- YARGILAMA GİDERLERİNDE SORUMLULUK

Soruşturma ve kovuşturma evrelerinde, kamu davasının gerektirdiği yargılamanın yürütülmesi amacıyla Devlet Hazinesi ve taraflarca yapılan ödemeler yargılama giderlerini oluşturur. Avukatlara, bilirkişi ve tanıklara verilen gündelik, yolluk ve ücretlerle keşif, muayene, tahlil ve posta giderleri yanında harçlar, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre taraflara ödenmesi gereken avukatlık ücretleri de yargılama giderlerine dahildir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yargılama giderlerinden sorumluluk başlıklı 326. maddesi şu şekildedir;

“(1) Kanunda yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir.

(2) Davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa, mahkeme, yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştırır.

(3) Aleyhine hüküm verilenler birden fazla ise mahkeme yargılama giderlerini, bunlar arasında paylaştırabileceği gibi, müteselsilen sorumlu tutulmalarına da karar verebilir.”

Yukarıda yer alan düzenlemeye göre, yargılama giderlerinin ve bu giderlerden hangi tarafın hangi durumda sorumlu tutulacağının duraksamaya yer vermeyecek şekilde açık ve net olarak düzenlendiği görülmektedir. Kuralın gerekçesinde düzenlemenin hukuki korunma isteğinde haklı çıkmanın doğal bir sonucu olduğu, bu bağlamda haksız dava açan veya haksız olarak aleyhine dava açılmasına sebebiyet veren kişinin bütün dava masraflarından sorumlu tutulacağı belirtilmiştir. Herhangi bir uyuşmazlığın dava konusu edilmesi ve bu kapsamda belirli giderler yapılmasının ilke olarak aleyhine hüküm verilen tarafın kusurundan kaynaklandığı açıktır. Bu açıdan ilke olarak yargılama giderlerinin haklı çıkan tarafa veya Hazineye yüklenmesinin adil hukuk düzeninin gerekleriyle çelişmeyeceğini söylemek mümkün değildir. Başka bir ifadeyle anılan giderlerden haksız çıkan tarafın sorumlu tutulmasının adil hukuk düzeninin bir gereği olduğu kabul edilebilecektir.

III- KAMULAŞTIRMASIZ EL ATMA DAVALARINDA YARGILAMA GİDERLERİ

Bilindiği üzere her yargılama sürecinin ekonomik bir maliyeti bulunmaktadır. Yargılamanın gerçekleştirilmesinde kamu kaynaklarının kullanılması sebebiyle ortaya çıkan maliyete tarafların da belirli giderleri ödemek suretiyle kısmen katılması talep edilmektedir. 6100 sayılı Kanun’un 326. maddesine göre; Kanunda yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir. Davalarda iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa, mahkeme, yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştırır. Davacıların kısmi olarak hak kazandığı alacak miktarları, dava dilekçesi de dikkate alınarak tereddüde yer vermeyecek biçimde belirlenmeli, bu belirlemeye göre kararın gerekçesi oluşturulduktan sonra, hüküm fıkrasında talep ile bağlı kalınarak hüküm kurulmalı, yargılama giderleri de 6100 sayılı Kanun’un 326. maddesinde belirlenen esaslara uygun şekilde paylaştırılmalıdır.

Konuyla ilgili olarak Anayasa Mahkemesi’nin 30.11.2023 tarih ve E.2023/101, K.2023/207 sayılı kararında, yargılama giderlerinin haklılık oranına göre paylaştırılmasını öngören kuralın kamulaştırmasız el atma sebebine dayalı tazminat davaları yönünden Anayasa’ya aykırı olduğuna karar verilmiştir. Kararda; özel mülkiyete konu bir taşınmaza idare tarafından fiilen el atılmasını anayasal bağlamda idareden beklenmeyen, hukuk güvenliğini ortadan kaldıran ve Anayasa ile güvence altına alınmış özel mülkiyet rejimini tehdit eden bir eylem olduğu, idarenin Anayasa’ya açıkça aykırı bu eylemine dolaylı da olsa müsamaha gösterilmesi sonucunu doğuracak ve kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davası açmak zorunda kalan kişileri daha da dezavantajlı bir konuma getirecek düzenlemelerin Anayasa’nın 46. maddesinde öngörülen güvencelerle bağdaşmayacağı, kamulaştırmasız el atma sebebine dayalı tazminat talebiyle açılan davada davacının kısmen haksız çıkması, idarenin Anayasa’ya açıkça aykırı bir eyleminin bulunduğu gerçeğini değiştirmeyeceği bu itibarla anılan davanın kısmen kabulüne karar verilmesi hâlinde dahi davacının Anayasa’nın 46. maddesinde öngörülen güvencelerden yararlanmasının gerektiği, başka bir ifadeyle kamulaştırmasız el atma sebebine dayalı tazminat davası kısmen reddedilmiş olsa da davacının gerçek karşılığının ödenmesine yönelik güvenceden yararlanmasının gerektiği, kamulaştırmasız el atma sebebine dayalı tazminat davalarında malike yüklenecek külfet nedeniyle taşınmazın gerçek karşılığı ödenmeden idare adına tescil edilmesi sonucunu doğurabilecek herhangi bir hükmün Anayasa’nın 46. maddesinde öngörülen gerçek karşılığın ödenmesi güvencesi ile bağdaşmayacağı, bu bağlamda söz konusu davaların kısmen kabulüne karar verildiği hâllerde kural uyarınca davacının yargılama giderlerinin bir bölümünden sorumlu tutulmasının taşınmazın gerçek karşılığını elde edememesine yol açabilecek nitelikte olduğu, bu itibarla kuralla kamulaştırmasız el atma sebebine dayalı tazminat davalarında mülkiyet hakkına getirilen sınırlamanın kamulaştırmanın gerçek karşılığın ödenmesi suretiyle gerçekleştirilebileceğini öngören Anayasa’nın 46. maddesinin sözüyle bağdaşmayacağı ifade edilmiştir.

Yargılama giderlerin konusunda dengenin sağlanması ve bu giderlerin bireyleri hak arama talebinden vazgeçmeye götürebilecek kadar fazla olmamasına özen gösterilmelidir. Diğer bir ifadeyle, yargılama harç ve giderlerinin, hak arayanları dava açmaktan vazgeçirtebilecek derecede yüksek tutulmaması gerekir. Dolayısıyla yargılama giderlerinin yüksek olması, hak arama özgürlüğünü kısıtlayabilmekte ve davayı kaybetme tehlikesinin varlığı bireylerin dava açmaktan imtina etmelerine neden olmaktadır.

Esasen yargılama gideri mevzusu devletin hukuk politikası ile doğrudan ilintilidir. Devlet öyle bir yargılama gideri politikası belirlemelidir ki, belirlediği miktar ya da oran ne hak arama özgürlüğüne ve adalete erişim hakkına engel olacak kadar yüksek, ne de yargılama faaliyetlerinin ciddiyetini zedeleyecek kadar az ya da bedelsiz olsun. Bu kapsamda, Yargılama giderlerinin haklılık oranına göre paylaştırılmasını öngören kuralın kamulaştırmasız el atma sebebine dayalı tazminat davaları yönünden Anayasa’ya aykırı bulunması isabetli bir karardır.

IV- SONUÇ

6100…

Görüntülenme Sayısı