E-Yaklaşım / Ocak 2025 / Sayı: 385
I- GİRİŞ
Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından iş kazası geçiren veya meslek hastalığına uğrayan sigortalıya ve hak sahiplerine yapılan veya ileride yapılması gereken her türlü giderlerle gelir bağlanırsa bu gelirlerin peşin sermaye değeri toplamı, Kurum tarafından kusuru oranında işverene ödettirilmektedir. Bu uygulamaya “işverene rücu” denilmektedir.
Anayasa Mahkemesi, Mülga 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasası’nın 26. maddesinin birinci fıkrasında yer alan, “…sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarlarla sınırlı olmak üzere” bölümünü, Anayasa’nın 2. maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle, 23.11.2006 tarihinde iptaline karar vermiştir (23.11.2006 tarih ve E. 2003/10, K.2006/106 sayılı Kararı. 21.03.2007 tarih ve 26469 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.). Yüksek mahkeme özetle şu kararı vermiştir: Kurum’un işverene rücu hakkının öngörüldüğü 26. maddede ki kuralla, Kurum tarafından sigortalıya veya hak sahibi kimselere yapılan ve ileride yapılması gerekli görülen her türlü giderlerin tutarı ile gelir bağlanması halinde bu gelirin Yasa’nın 22. maddesinde sözü edilen tarifeye göre hesap edilecek sermaye değerleri toplamının işverenden alınması öngörülmektedir. 506 sayılı Yasa’nın 26. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “… sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri miktarla sınırlı olmak üzere” bölümü, sigortalıya iş kazası sonucu bağlanan gelirde, kanun, kararname ve katsayı değişikliği nedeniyle yapılacak artışların işverenden istenebilmesini olanaklı kılmaktadır.
506 sayılı Yasa’da yer alan belirtilen bölümün iptal edilmesiyle hakkaniyete uygun bir düzenleme yapılmıştır.
5510 sayılı Yasa’nın 21. maddesi Kurum tarafından sigortalı için yapılan “gider” ve “bağlanan gelir” arasında ayrıma gitmiş, Kurum’un, bağlanan gelirlerde yasa ya da kararnamelere bağlı olarak ortaya çıkan artışların peşin değerinin yeniden işverene rücu edilmesi uygulamasını kaldırmış, ancak iş kazası veya meslek hastalığı nedeniyle Kurumca ilerde yapılması gerekebilecek giderin işverenden istenebilmesi hususu ise 506 sayılı Yasa’daki haliyle korunmuştur.
Bu çalışmamızda iş kazalarında işverene rücu konusu genel hatları itibariyle incelenecektir.
II- İŞ KAZALARINDA SAĞLANAN SOSYAL GÜVENLİK YARDIMLARI
5510 sayılı Kanuna göre iş kazası geçiren veya meslek hastalığına tutulan sigortalıya Kanun’da sayılan sosyal güvenlik yardımları yapılır. Bu yardımları sigortalının sağlığının gerektirdiği tedavi yardımları, tıbbi araç ve gereçler, işinden kaldığı süreler için geçici iş göremezlik ödeneği verilmesi, meslekte kazanma gücünü en az % 10 oranında kaybetmiş olması halinde sürekli iş göremezlik geliri bağlanması, ölümü halinde hak sahiplerine sürekli iş göremezlik geliri verilmesi, gelir bağlanan kızının evlenmesi halinde evlenme ödeneği verilmesi ve cenaze ödeneği verilmesi olarak sıralayabiliriz.
Kısacası bu yardımları sigortalı veya hak sahiplerine Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile gelir bağlanması olarak iki kısımda toplayabiliriz.
Meydana gelen iş kazası veya meslek hastalığı halinde sorumlu olduğu tespit edilen işverenden, 5510 sayılı Kanun’un 21 ve 23. maddelerine dayanarak Kurumca yapılan tüm masrafların tazmin ettirilmesi istenir.
506 sayılı Kanuna göre sigortalı veya hak sahiplerine sürekli iş göremezlik geliri bağlandıktan sonra bağlanan gelirin peşin sermaye değeri tahsil edilmesi için açılan rücu davasından sonra gelirde meydana gelen artışlar için de ek rücu davaları açılmaktaydı. Bu konuda 5510 sayılı Kanun’da yapılan düzenleme ile işveren aleyhine açılacak rücuan tazminat davalarında sigortalı veya hak sahiplerine bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye toplamının esas alınması öngörülmüştür. Böylelikle gelirin başladığı tarihteki ilk peşin değeri tahsil edildikten sonra işverenlerin meydana gelen değişiklikler nedeniyle sürekli ek rücu dava açılması baskısı altında kalmaları durumu ortadan kalkmış ve sonradan ortaya çıkabilecek uyuşmazlıkların da önüne geçilerek sosyal barış ve sosyal güvenliğe olan inancın pekiştirilmesi sağlanmıştır.
III- RÜCU DAVALARINDA TAZMİNATIN BELİRLENMESİ
Rücu davalarında tazminatın belirlenmesinde kullanılan iki çeşit tavan mevcuttur. Bunlar; İç Tavan: Kurumun sigortalıya ya da hak sahiplerine yaptığı masraflar ve gelir bağlanmış ise, peşin sermaye değerleri toplamıdır. Dış Tavan: Sigortalı ya da hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarlar toplamıdır.
5510 sayılı Kanun’un 21 ve 23. maddelerindeki hükümler uyarıca meydana gelen iş kazası veya meslek hastalığı olayında sorumluluğu bulunan işverenden, Kurum’un sigortalı veya hak sahiplerine yaptığı sosyal sigorta yardımlarının tazmini yoluna gitme imkânı bulunmaktadır. Bu imkânının ölçüsü ne kadardır? Bu sorunun cevabı, Kurum tarafından sigortalıya veya hak sahiplerine Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamıdır.
Rücu davalarında hükmolunacak tazminat için pek tabi olarak bir sınır bulunmaktadır. Söz konusu sınırın iki ölçüsü bulunmaktadır. Bunlar; Kurumun, sigortalıya ya da hak sahiplerine yaptığı ve ileride yapması gereken ödemeler, gelir bağlanmış ise ilk peşin sermaye değerleri toplamı ile sigortalı ya da hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarlar toplamıdır.