Geri Kazanım Katılım Payında Vergisel Durumlar

[responsivevoice_button voice="Turkish Male" buttontext="Makaleyi Sesli Dinle"]

 

Yazar: Hasan Basri CAN*

 

E-Yaklaşım / Kasım 2024 / Sayı: 383

 

 

I- GİRİŞ

 

Geri kazanım ifadesi, piyasada ya da bir tesiste kullanılan maddelerin yerine ikame edilmek üzere atıkların faydalı bir amaç için kullanıma hazır hale getirilmesinde yer alan ve 02.04.2015 tarihli ve 29314 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Atık Yönetimi Yönetmeliği EK-2/B’de listelenen işlemleri tanımlamaktadır. Enerji üretimi amacıyla başlıca yakıt olarak veya başka şekillerde kullanma durumu buna örnek olarak verilebilir. Geri kazanım katılım payı ise Geri Kazanım Katılım Payına İlişkin Yönetmelik kapsamındaki ürünlerin piyasaya arzında ürün cinsine bağlı olarak belirlenen ücreti ifade etmektedir.

 

Geri kazanım katılım payı beyanı ve ödeme yükümlülüğü altına giren şirketlerin, geri kazanım katılım payının şirket müşterilerine düzenlenecek faturalarda ayrı olarak gösterilip gösterilemeyeceği, geri kazanım katılım payının hasılat içerisinde yer alıp almayacağı, geri kazanım katılım payının 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu uyarınca KDV matrahına dahil edilip edilemeyeceği hususları yazımız içerisinde açıklanacaktır.

 

II- GERİ KAZANIM KATILIM PAYI

 

Geri kazanım katılım payı, 2872 sayılı Çevre Kanunu’nun Ek-1 sayılı listesinde yer alan ürün/eşya/malzemelerin ithal edilmesi / yurt içinde piyasaya arz edilmesi ile oluşan beyan ve ödeme yükümlülüğüdür. Esasen geri kazanım katılım payı plastik poşetlerden adet başına devlet tarafından alınmaya başlanan katılım payına verilen isimdir. 2019 yılında Resmi Gazete’de yayımlanan Geri Kazanım Katılım Payına İlişkin Yönetmelik ile birlikte plastik poşet dışındaki pil, madeni yağ, lastik, bitkisel yağ, ilaç, elektrikli ya da elektronik eşyalar geri kazanım katılım payına ilişkin yönetmelik aracılığıyla ilgili katılım payına dâhil edilmiştir. 

 

Çevre Kanunu’nun Ek-1 listesinde yer alan ürün/eşya/malzemeleri yurt içinde piyasaya arz edenler (piyasaya sürenler) ve/veya ithal (ithalatçılar) edenler geri kazanım katılım payı beyannamesi vererek ödemesini gerçekleştirir. 2872 sayılı Kanun’un Ek 11. maddesinin Hazine ve Maliye Bakanlığı’na vermiş olduğu yetkiye dayanılarak Geri Kazanım Katılım Payı Beyannamesinin elektronik ortamda beyan edilmesi zorunluluğu getirilmiştir. Piyasaya arz edilen ürünlere yönelik olarak piyasaya sürenler/ithalatçılar ve satış noktalarınca yapılacak beyanlarda, Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından belirlenen esaslara uyulacaktır. Hazine ve Maliye Bakanlığı (Gelir İdaresi Başkanlığı) tarafından; 05.02.2020 tarih ve 31030 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Geri Kazanım Katılım Payı Beyannamesi Genel Tebliği (Sıra No:1)’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Sıra No: 3) ile Çevre Kanununa ekli (1) sayılı listede yer alan plastik poşetler dışındaki diğer ürünler için ödenecek geri kazanım katılım payının beyanı ve tahsiline ilişkin usul ve esaslar belirlenmiştir.

 

Çevre Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, 10.12.2018 tarih ve 30621 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Çevre Kanunu’na eklenen geri kazanım katılım payı başlıklı Ek Madde 11’de “Bu listede yer alan tutarlar takvim yılı başından geçerli olmak üzere her yıl bir önceki yıla ilişkin olarak 04.01.1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun Mükerrer 298. maddesi hükümleri uyarınca tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılarak uygulanır. Bu şekilde hesaplanan tutarların % 5’ini aşmayan kesirler dikkate alınmaz. Cumhurbaşkanı, bu suretle tespit edilen tutarları yarısına kadar artırmaya veya indirmeye yetkilidir.” ifadesi yer almaktadır. Bu hüküm doğrultusunda, geri kazanım katılım payı tutarları her yıl yeniden hesaplanmaktadır.

 

III- GERİ KAZANIM KATILIM PAYINDA ÖZELLİK ARZ EDEN DURUMLAR

 

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 6. maddesinin birinci fıkrası ile kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı; ikinci fıkrası ile de safi kurum kazancının tespitinde 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı ifade edilmiş olup bu hüküm uyarınca tespit edilecek kurum kazancından Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 8. maddesi ile Gelir Vergisi Kanunu’nun 40. maddesinde yer alan giderler indirilebilecektir.

 

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun,

 

. 37. maddesinin birinci fıkrasında, Her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançlar ticari kazançtır.

 

. 38. maddesinde, “Bilanço esasına göre ticari kazanç, teşebbüsdeki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet farktır. Bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce:

 

1. İşletmeye ilave olunan değerler bu farktan indirilir;

 

2. İşletmeden çekilen değerler ise farka ilave olunur.

 

Ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanunu’nun değerlemeye ait hükümleri ile bu Kanun’un 40 ve 41. maddeleri hükümlerine uyulur.”

 

hükümlerine yer verilmiştir.

 

Aynı Kanun’un 40. maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde ise, ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin, safi kazancın tespitinde indirim konusu olarak dikkate alınabileceği hükme bağlanmış olup, yapılan giderlerin bu hüküm uyarınca indirim konusu yapılabilmesi için söz konusu giderlerle kazancın elde edilmesi arasında doğrudan ve açık bir illiyet bağının bulunması zorunludur. Bu mahiyette olmayan giderler ticari kazancın tespitinde indirim konusu yapılamayacaktır.

 

Diğer taraftan 2872 sayılı Çevre Kanunu’nun Ek 11. maddesinde,

Görüntülenme Sayısı