E-Yaklaşım / Ocak 2025 / Sayı: 385
I- GİRİŞ
Satılan mal ve yapılan iş karşılığında borçlanılan tutarı göstermek üzere söz konusu ürünü veya hizmeti alan kişiye fatura kesilmesi zorunludur.
Yansıtma faturası ise; mal ve hizmet ödemesi gerçekleştiren tarafın işlem bedelini asıl muhataba yansıtma ihtiyacını karşılayan ve bu amaçla düzenlenen faturalardır. Yansıtma faturası düzenlenirken özellikle bazı hususlara dikkat edilmesi gerekmektedir.
. Yansıtma faturasındaki bedel, yansıtılan asıl fatura bedeliyle aynı olmalıdır.
. Bedelin, ticari ilişkinin taraflarından biri adına, diğer tarafa yansıtılmak üzere ödenmiş olması gerekir.
. Anlaşmazlık yaşanmaması için faturada bu belgenin bir “yansıtma faturası” olduğu faturanın NOT kısmında açıkça belirtilmelidir.
. Yansıtma faturasının konu olduğu mal veya hizmetin karşılandığını belgeleyen asıl fatura, düzenlenen yansıtma faturası ile birlikte zımbalanmak suretiyle fatura dosyasında arşivlenmelidir.
Bizde, bu çalışmamızda şirket envanterine kayıtlı araçlar ile özellikle de araç kiralama faaliyetinde bulunan şirketlerin kiralamış oldukları binek otolarda meydana gelen araç hasar ve onarımına dair harcamaların sigorta şirketlerine yansıtılması durumunda tevkifat uygulanıp uygulanmayacağı hususunu vergi mevzuatı ve mali idarenin konu hakkında vermiş olduğu görüşler ile birlikte ele alacağız.
II- TEVKİFAT UYGULAMASI
Vergi tevkifatı, İngiliz-Amerikan vergi literatüründe “Kaynakta Durdurma” anlamında “Stoppage at source” deyimi veya “Withholding” kavramıyla adlandırılmaktadır. Türk mali literatüründe ise, “Stopaj”, “Tevkifat” veya “Vergi Tevkifatı” kavramı kullanılmaktadır([1]).
Vergi tevkifatı; verginin, mükellef tarafından beyan edilmesi beklenmeksizin, belirlenen vergi sorumlularınca kesilmesi ve vergi mükellefi adına alacaklı vergi dairesine ödenmesidir.
KDV tevkifatı uygulaması ise; KDV Kanunu’nun 9. maddesinin 1 numaralı fıkrasına göre, “Mükellefin Türkiye içinde ikametgâhının, işyerinin, kanuni merkezi ve iş merkezinin bulunmaması hallerinde ve gerekli görülen diğer hallerde Maliye Bakanlığı vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla, vergiye tabi işlemlere taraf olanları verginin ödenmesinden sorumlu tutma yetkisini ifade etmektedir.”
III- KONU HAKKINDA YASAL DÜZENLEMELER
A- KATMA DEĞER VERGİSİ SİRKÜLERİ/60
08.08.2011 Tarih ve KDVK-60/2011-1 sayı ile 3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanunu’nun uygulamasına ilişkin mevcut sirkülerlerin birleştirilmesi ile uygulamada tereddüt edilen hususlara yönelik açıklamalar bu Sirkülerin konusunu oluşturmaktadır([2]).
B- TAZMİNATLAR
1. Herhangi bir teslim veya hizmetin karşılığı olarak ortaya çıkmayan tazminat ve benzeri ödemeler prensip olarak KDV’nin konusuna girmemektedir.
Bu kapsamda, işin sözleşme şartlarına uygun yapılmaması, işin verilen süre içerisinde tamamlanmaması, sözleşmenin feshedilmesi gibi nedenlerle tazminat, cayma bedeli vb. adlarla yapılan cezai şart mahiyetindeki ödemeler herhangi bir teslim veya hizmetin karşılığı olmadığından KDV’nin konusuna girmemektedir.
Buna göre;
(1) Belediye tarafından ihale edilip sözleşmeye bağlanan inşaat, onarım, malzeme ve hizmet alımı işlerinde yükleniciden kaynaklanan gecikmelerden dolayı yükleniciye gecikme cezası tahakkuk ettirilmesi durumunda sözleşme gereği yükleniciden gecikme cezası adı altında tahsil edilen bedel KDV’ye tabi olmayacaktır. Öte yandan, gecikme cezasının hakkedişten kesilerek tahsil edilmesinin, belediyenin yükleniciye ödemesi gereken KDV tutarına etkisi bulunmamaktadır.
(2) İşverenler tarafından çalışanlara ödenen kıdem tazminatları ücret mahiyetinde olduğundan KDV’nin konusuna girmemektedir. Bu nedenle;