Yazar: Yasin KULAKSIZ*
E-Yaklaşım / Haziran 2024 / Sayı: 378
I- GİRİŞ
Bilindiği üzere Türkiye’de arabuluculuk, 22.06.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ile bir “alternatif uyuşmazlık çözümü” yolu olarak uygulanmaya başlamıştır. 6325 sayılı Kanunla yeni bir serbest meslek ihdas edilmiş ve arabuluculuk mesleğini icra edecek kişilere “arabulucu” unvanını kullanma yetkisi tanınmıştır. Anılan mevzuat açısından Kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda, arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. Arabuluculuk tutanağı, arabuluculuk sürecinde taraflar arasında varılan anlaşmanın yazılı hale getirildiği ve tarafların imzaladığı belgedir. Arabuluculuk tutanağı, arabuluculuk sürecinde taraflar arasında varılan anlaşmanın bir kanıtı olarak kullanılmaktadır.
Arabuluculuk faaliyetinin tarafların anlaşmaya varmasıyla sona ermesi halinde, taraflarca üzerinde anlaşılan çözüm yönteminin kâğıda dökülmesi ve belge halini alması söz konusu olur. Bu yazıda, arabulucunun işçi ile arabuluculuk sürecinde telefonla görüşmüş olmasının ve telefon görüşmeleri neticesinde mutabakata varılmasının arabuluculuk tutanağının sıhhatini etkileyecek bir durum olup olmadığı yayınlanmış mahkeme kararları kapsamında incelenecektir.
II- ARABULUCULUK TUTANAĞI
Arabuluculuk, arabulucu adı verilen bağımsız ve tarafsız üçüncü kişi eşliğinde yürütülen esnek bir anlaşmazlık çözüm sürecidir. Arabuluculuk, taraflara mahkemede elde edilemeyecek fırsatlar sunar; iletişim sorunlarının giderilerek, problemlerin konuşulması ve üzerinde anlaşılabilecek alanların ortaya çıkarılması için olanak sağlar. Arabuluculuk süreci genellikle gönüllülük temelinde yürütülür.
Arabuluculuk ihtiyari ve zorunlu olarak ikiye ayrılır. İster ihtiyari olsun ister zorunlu arabuluculuk görüşmelerinin sonunda bir tutanak tutulmak zorundadır. Bu tutanak arabulucu ve taraflar, tarafların varsa vekilleri imza atmak zorundadır. Eğer taraflardan birisi imza atmaktan imtina ederse, arabulucu bu durumu tutanağın altına şerh düşer. Bu tutanağın en önemli özelliği ise, hiçbir baskı altında kalmadan, kişinin tam ve hür iradesi ile imzalamış olmasıdır. Bu nedenle arabulucu tarafların iradesini etkileyemez ve arabulucu, görevini yaparken hukukçu kimliğini ikinci plana atmak durumundadır.
Taraflardan biri tutanağa uymazsa, diğer taraf icra takibi başlatabilir. Bu durumda, icra takibi sırasında arabuluculuk tutanağı ibraz edilerek, mahkeme tarafından bir icra emri çıkarılabilir. İcra emri, tutanağa uymayan tarafın mal varlığına el koyma veya borcunu ödeme yükümlülüğünü yerine getirmesi için diğer yasal işlemleri içerebilir. Arabuluculuk tutanağı resmi bir belge değildir, ancak hukuki bir belge olarak kabul edilir. Arabuluculuk tutanağı, taraflar arasında anlaşma sağlandığında, arabulucunun hazırladığı ve tarafların imzaladığı bir belgedir.
Arabuluculuk tutanağı, tarafların anlaşmasını ve bu anlaşmaya uyacaklarını taahhüt etmelerini belgelemektedir. Ancak, bir mahkeme kararı veya noter tasdikli belge gibi resmi bir belge olarak kabul edilmez. Yine de, arabuluculuk tutanağı, taraflar arasında anlaşma sağlandığında, taahhütlerin yerine getirilmemesi durumunda hukuki bir belge olarak kullanılabilir. Taraflar, tutanakta yer alan taahhütleri yerine getirmezlerse, tutanakta yer alan hususlar nedeniyle hukuki işlemlere maruz kalabilirler.