Anayasa Mahkemesi; İşçinin Rızası Olmadan Whatsapp Yazışmalarına Bakılarak İş Sözleşmesinin Feshedilmesi Hak İhlalidir (E-Yaklaşım)

[responsivevoice_button voice="Turkish Male" buttontext="Makaleyi Sesli Dinle"]

Yazar: Cemil UZUN*

E-Yaklaşım / Mart 2022 / Sayı: 351

I- GİRİŞ

Günümüzde hayatın bir parçası haline gelen sosyal medya uygulamaları çalışma hayatını da etkilemektedir. Bu yazımızda Anayasa Mahkemesi’nin bu konuyla ilgili 28.12.2021 tarihinde vermiş olduğu Mahkeme kararını inceleyeceğiz.

II- BAŞVURU KONUSU VE SÜRECİ

11.02.2022 tarihinde Resmî Gazete’de yer alan Anayasa Mahkemesi’nin kararına göre, Ordu’daki devlet hastanesinde özel şirket bünyesinde 01.05.2015 tarihinden itibaren bilgi işlem sorumlusu olarak çalışan kişinin, 16 Kasım 2017’de gerçeğe aykırı beyanla izin almaya çalıştığı ve Whatsapp üzerinden çalışma arkadaşları ile şirket yetkililerine iftira ve hakaret ettiği, çalışma arkadaşlarıyla birlikte örgütlü bir biçimde bilişim sistemini sekteye uğrattığı hususlarında savunması istenmiştir. Başvurucu, savunmasını 21.11.2017 tarihinde göndermiş ve 22.11.2017 tarihinde iş akdi bildirimsiz olarak feshedilmiştir.

Bunun üzerine işe iade davası açan kişinin, Ordu İş Mahkemesi’nce haklı bulunmasıyla işe iade davası kabul edilmiştir. Kararın istinafa taşınması üzerine Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi ise feshin haklı sebebe dayandığına karar vererek, yerel mahkeme kararını kaldırmıştır. Kararın kesinleşmesinin ardından kişi, Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) hak ihlali iddiasıyla bireysel başvuru yapmıştır.

III- ANAYASA MAHKEMESİ’NCE BAŞVURUNUN İNCELENMESİ VE DEĞERLENDİRİLMESİ

A- BAŞVURUCU’NUN İDDİALARI

Başvurucu; iş akdinin haksız olarak feshedildiğini, WhatsApp mesajlaşma programının 3. kişilerin erişimine kapalı olduğunu, bu nedenle bu mesaj içeriklerinin hukuka aykırı delil niteliğinde bulunduğunu, çalışanların kendi aralarında iletişim grubu kurmalarının ve burada iletişim hâlinde olmalarının hukuka aykırı olmadığını iddia etmiştir. Savunması beklenmeden iş akdinin feshedildiğini, Mahkemece dosyanın esasına girilmeden feshin şekil şartlarından yoksun olduğundan bahisle davanın kabulüne karar verilmesine rağmen Bölge Adliye Mahkemesi’nce deliller toplanmadan ve sadece davalı tarafın iddiaları dikkate alınarak karar verildiğini ileri sürmüştür. Diğer yandan başvurucu, kendisi ile aynı durumdaki diğer çalışanların davasında istinaf incelemesinde kararın bozulmasına hükmedildiğini ve ilk derece mahkemelerince esas incelemelerinin yapıldığını ifade etmiştir. Kendisi hakkında ise tanıklar dinlenmeden, deliller toplanmadan karar verilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini, kişisel veri niteliğindeki mesajların delil olarak kullanılması nedeniyle özel hayatın gizliliği hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.

B- DEĞERLENDİRME

Anayasa’nın iddianın değerlendirilmesinde dayanak alınacak “Özel hayatın gizliliği” kenar başlıklı 20. maddesinin birinci ve üçüncü fıkrası şöyledir:

“Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz.

Herkes, kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahiptir. Bu hak; kişinin kendisiyle ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirilme, bu verilere erişme, bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsar. Kişisel veriler, ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilir. Kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usuller Kanunla düzenlenir.”

25. Anayasa’nın “Haberleşme hürriyeti” kenar başlıklı 22. maddesi şöyledir:

“Herkes, haberleşme hürriyetine sahiptir. Haberleşmenin gizliliği esastır.<...

Görüntülenme Sayısı