Ekim 2024 Danıştay Kararları

Kooperatif üyeliği sonucunda elde edilen iki adet taşınmazın satışının ticari bir organizasyon içerisinde yapılmadığı açık olup elde edilen kazancın ticari kazanç kapsamında değerlendirilmesinin mümkün olmadığı hk.

İstemin Konusu: Ankara Bölge İdare Mahkemesi 2. Vergi Dava Dairesinin 13.10.2021 tarih ve E:2021/1636, K:2021/1388 sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

Dava Konusu İstem: Davacı adına, taşınmaz alım-satım faaliyetinde bulunmak suretiyle ticari kazanç elde ettiğinden bahisle alınan takdir komisyonu kararlarına istinaden 2012 yılının Ocak ve Mayıs dönemlerine ilişkin olarak tarh edilen katma değer vergileri ile vergilerin bir katı tutarında kesilen vergi ziyaı cezalarının kaldırılması istemiyle dava açılmıştır.

Ankara 1. Vergi Mahkemesinin 26.04.2017 tarih ve E:2016/1659, K:2017/673 sayılı kararı:

Davacı hakkında düzenlenen 06.11.2014 tarih ve 38040 sayılı tutanak ile davacının 2007 ve 2009 yıllarında toplam yedi adet taşınmaz satın aldığı, satın alınan taşınmazlardan birinin 2009, üçünün 2010, birinin 2011 ve ikisinin 2012 yılında davacı tarafından satıldığı tespit edilmiştir. Söz konusu taşınmaz alım-satımı faaliyeti sonucunda ticari kazanç elde edildiğinden bahisle davacı adına mükellefiyet tesis edilerek devamlılık arz ettiği ileri sürülen faaliyet dolayısıyla satışı yapılan taşınmazlara ilişkin satış tutarı tespit edilip ilgili dönemler yönünden takdir komisyonu kararlarına istinaden dava konusu cezalı tarhiyatlar yapılmıştır.

Davacı tarafından Mahkemenin ara kararı üzerine dava dosyasına ibraz edilen tapu suretlerinin incelenmesinden 2012 yılında satışı yapılan iki adet taşınmazın kooperatif üyeliği sonucunda tapunun ferdileşmesi yoluyla iktisap edildiği anlaşılmıştır. Kooperatif üyeliği sonucunda elde edilen iki adet taşınmazın satışının ticari bir organizasyon içerisinde yapılmadığı açık olup elde edilen kazancın ticari kazanç kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir. Bu durumda taşınmaz alımları yönünden devamlılık unsurunun oluştuğundan söz edilmesine imkan bulunmadığı dikkate alındığında elde edilen ticari kazancın kayıt dışı bırakıldığından bahisle tarh edilen cezalı vergilerde hukuka uygunluk bulunmamaktadır.

Mahkeme bu gerekçeyle cezalı tarhiyatları kaldırmıştır.

Davalının istinaf istemini inceleyen Ankara Bölge İdare Mahkemesi 2. Vergi Dava Dairesinin 06.12.2017 tarih ve E:2017/1218, K:2017/2229 sayılı kararı:

Vergi Dava Dairesi, istinaf istemine konu edilen kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle istinaf istemini reddetmiştir.

Davalının temyiz istemini İnceleyen Danıştay Dördüncü Dairesinin 25.02.2021 tarih ve E:2018/1900, K:2021/1283 sayılı kararı:

Danıştayın müstekar hale gelmiş içtihatlarına göre gayrimenkul alım, satım ve inşasından elde edilen kazancın ticari kazanç olarak vergilendirilebilmesi için maddi ve şekli anlamda bir ticari organizasyonun belirgin olmadığı durumlarda kazanç doğuran işlemin çokluğunun devamlılık unsurunu belirleyen en objektif ölçü olduğu, devamlılık unsurunun gerçekleşmesi halinde, bu işlemlerin kazanç sağlamak amacıyla yapılmadığını kanıtlama yükünün vergi mükelleflerine düşeceği kabul edilmiştir.

Bilindiği üzere genellikle gayrimenkul edinimi kişisel gereksinim, servetin korunması veya satarak kazanç sağlama amaçlarından birine dayanmaktadır. Kişisel gereksinim nedeniyle gayrimenkul ediniminde sayının sınırlı olacağı ve servetin korunması amaçlı edinimin de tekrar satış gerektirmeyeceği dikkate alındığında, bu iki nedenden birine dayanılarak edinilen gayrimenkullerin satışındaki çokluk, gereksinimin ortadan kalkması durumu veya servetin nakde dönüştürülmesini haklı ve gerekli kılan nedenler kanıtlanmadığı takdirde kazanç sağlama amacının göstergesi kabul edilmelidir.

Davacı hakkında düzenlenen 06.11.2014 tarih ve 38040 sayılı tutanakta yer verilen tespitler üzerine davacının devamlılık arz ettiği ileri sürülen faaliyet dolayısıyla elde ettiği ticari kazancı kayıt ve beyan dışı bıraktığından bahisle dava konusu cezalı tarhiyatlar yapılmıştır.

Dosya içinde yer alan “gayrimenkul alış ekranı” başlıklı listede davacının, 2002 ilâ 2011 yılları arasında çok sayıda gayrimenkul alışı ve “gayrimenkul satış ekranı” başlıklı listede de, 2004 ilâ 2011 yıllarında on yedi adet gayrimenkul satışının olduğu anlaşılmaktadır. Davacının yıllar itibarıyla süregelen birden fazla gayrimenkul alım-satımı bulunduğu göz önüne alındığında, olayda, ticari faaliyetin unsurları olan süreklilik ve işlem sayısında çokluk unsurları gerçekleşmiş olduğundan bu faaliyetin ticari faaliyet olduğu ve aksi yöndeki kararda hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Yazının Tamamı İçin Abone Olun

Görüntülenme Sayısı