Gümrük Vergisi Perspektifinden 7440 Sayılı Kanun’un Getirdikleri

[responsivevoice_button voice="Turkish Male" buttontext="Makaleyi Sesli Dinle"]

Yazar: Didem YILDIZ*

E-Yaklaşım / Haziran 2023 / Sayı: 366

I- GİRİŞ

Malum olduğu üzere, ekonomik istikrarın tesisi maliye politikasının temel amaçları arasında yer almaktadır. Maliye politikası ise vergi politikası, harcama politikası ve borçlanma politikası bileşenlerinden oluşmaktadır.

Bir alt politika bileşeni olarak vergi politikasının ana politika enstrümanı ise vergilerdir. Mali idare, bir idare işlem olan vergilemeye fiskal ve ekstra fiskal amaçlarla başvurur. Vergilemenin fiskal amacıyla, devlet hazinesine gelir sağlamak hedeflenmektedir. Ekstra-fiskal vergilemeyle ise ana gaye, Hazineye gelir sağlamaktan ziyade, çeşitli sosyo-ekonomik hedeflere ulaşmaktır. Ekonomi yönetimleri, içinde bulunulan ekonomik konjonktüre göre teşvik edici veya caydırıcı vergi politikası uygulayabilmektedir. Sıkı vergi politikasında ya yeni bir vergi ihdas edilmekte veya mevcut bir verginin oranı arttırılmaktadır. Bir vergiye ait istisna indirim ve muafiyetlerin kapsamının daraltılması da yine sıkı vergi politikası kapsamında yer almaktadır. Teşvik edici vergi politikasında yukarıda yer verilen uygulamaların tam tersi uygulamalar hayata geçirilmektedir.

Vergi politikasının, ülkeden ülkeye değişmekle birlikte, genellikle olağanüstü dönemlerde başvurulan araçlarından birisi ise “vergi affı” olarak da bilinen vergi alacaklarının yapılandırılmasıdır. Bu politika uygulaması, bünyesinde stok affı, kasa affı, matrah arttırımı ve varlık barışı gibi unsurların tamamını veya bazılarını barındırabilmektedir.

Benimsenen vergi politikalarının önemli bir öğesi haline gelmesi sebebiyle ekonomi yönetimlerinin sık sık başvurduğu bir enstrüman olan vergi alacaklarının yapılandırılması, öz olarak, devletin vergi alacağının tamamından veya bir kısmından çeşitli nedenlerle vazgeçmesi olarak tarif edilebilir. Geniş anlamda vergi alacaklarının yapılandırılması ise, mükelleflerin kanuni yükümlülüklerini yerine getirmemesi neticesinde ortaya çıkan vergi ve vergi benzeri borçlarının bütününün veya belirli bir kısmının yasal düzenlemelerle ortadan kaldırılması biçiminde ifade edilebilir([1]).

Türkiye Cumhuriyeti’nin siyasi tarihinde 2008 dönemine kadar vergi alacağının yapılandırmasına, 1960 ve 1980 sonrası dönemde sıklıkla başvurulmuştur. 2008 dönemine kadar ortalama 2,8 yılda bir yapılandırma Kanunları çıkarılmıştır. Türkiye ekonomisinde 2002 yılında uygulamaya geçen güçlü ekonomiye geçiş programı ise bu açıdan bir kilometre taşıdır. 2002-2008 arası dönemde sadece 2 defa vergi yapılandırması uygulamasına başvurulmuştur. Ancak sonraki süreç geçmişi aratmaz niteliktedir. 2008 yılından günümüze kadar matrah artırımı, stok affı, kasa affı ve varlık barışı adları altında toplam on vergi alacağının yapılandırması Kanunu çıkarılmıştır([2]).

Ülkemizdeki en son vergi alacağının yapılandırılmasına dair çıkarılan Kanun, 7440 sayılı…

Görüntülenme Sayısı