7440 Sayılı Yapılandırılma Kanunu Kapsamında KDV Matrah Artırımında Bulunan Mükelleflerin Özel Esaslar Karşısındaki Durumu

[responsivevoice_button voice="Turkish Male" buttontext="Makaleyi Sesli Dinle"]

Yazarlar: Onur ŞAHİN*

                Ahmet ALTUNKUŞ**

E-Yaklaşım / Mayıs  2023 / Sayı: 365

I- GİRİŞ

7440 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun’un 5. ve Geçici 1. maddeleri kapsamında KDV artırımında bulunanlar (Bu yıllardan herhangi birinde faaliyete başlanması halinde faaliyete başlanan yıl ve sonraki yıllar için; faaliyetin terk edilmesi halinde ise faaliyetin terk edildiği yıl ve önceki yıllar için artırımda bulunulması gerekir.), artırım tutarlarının tamamını ödedikleri tarihten itibaren özel esaslar kapsamından çıkarılacaktır.

Konuya ilişkin olarak Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Seri No: 46)([1]) ile 09.03.2023 tarih ve 7440 sayılı Kanun kapsamında KDV artırımında bulunan mükelleflerin özel esaslar karşısındaki durumuna ilişkin açıklama yapılmıştır.

Bu yazımızda, 7440 Sayılı Kanun Kapsamında KDV Artırımında Bulunanların Özel Esaslar Karşısındaki Durumu hakkında bilgilere yer verilecektir.

II- ÖZEL ESASLAR UYGULAMASININ ANA HATLARI

Vergi Usul Kanunu’nun 359. maddesine göre sahte belge, gerçek bir muamele veya durum olmadığı halde bunlar varmış gibi düzenlenen belgedir. Bir belgenin sahte olup olmadığı belgeden hareketle yapılacak tespitlere bağlıdır.

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 9, 11, 29 ve 32. maddeleri ile iadeye ilişkin hükümler içeren diğer maddelerinde, nihai aşamada vergiden istisna edilen işlemler nedeniyle gerçek bir mal veya hizmet hareketine dayalı ve dayandığı işlemi mahiyet ve miktar itibarıyla doğru olarak yansıtan belgelere istinaden yüklenilen ve indirim yoluyla telafi edilemeyen KDV’nin iadesi öngörülmüştür.

3065 sayılı Kanun’un 36. maddesinin ikinci fıkrasında Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın; mükellefiyet süresi, çalışan sayısı, aktif ve özsermaye büyüklüğü, ödenen vergi tutarı, vergisel ödevlerin zamanında yerine getirilip getirilmediği, sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenleme veya kullanma yönünde olumsuz rapor ya da tespit bulunup bulunmadığı gibi kriterleri esas alarak mükelleflerin vergisel uyum seviyeleri ve bu uyum seviyelerine göre farklı iade yöntemleri tespit etmeye, iade alacağının mahsup edileceği vergi borçları ile iadeye ilişkin diğer usul ve esasları belirlemeye yetkili olduğu hüküm altına alınmıştır.

Özel esaslar uygulaması ise; iade edilecek KDV tutarının gerçek olup olmadığının tespit edilmesi suretiyle, Hazine’ye intikal etmemiş ve/veya hayali olarak oluşturulmuş, gerçek bir yüklenime dayanmayan tutarların KDV iadesi çatısı altında yolsuz olarak iadesini önlemek amacıyla Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği’nde([2]) bulunan bir düzenlemedir.

Görüntülenme Sayısı