İstanköy’de acı hayat
Bodrum’un karşısında yer alan Kos adası (İstanköy) Suriyeli göçmenlerle dolup taşıyor. Bodrum’dan bindikleri botlarla Kos’a gelen mültecilere, tatil yapan Türkler sahip çıkıyor. Tatilci Türkler, marketlerden aldıkları su ve meyveleri mültecilere dağıtıyor
KOS
Birleşmiş Milletler’e göre Suriye’deki iç savaş nedeniyle dünya, II. Dünya Savaşı’ndan bu yana en büyük göçmen hareketiyle karşı karşıya. Mülteciler Yüksek Komiserliği verilerine göre, Mart 2011’de iç savaşın patlak vermesinden bu yana 9 milyon Suriyeli evini terk etmek zorunda kalmış. Ürdün, Lübnan, Irak ve Türkiye’den sonra mülteciler, özellikle Yunanistan üzerindenAvrupa kapılarını zorluyor. 3 milyon Suriyeli’nin Ürdün, Lübnan, Irak ve Türkiye’ye sığındığı; 6.5 milyon Suriyeli’nin ise ülke içinde yer değiştirdiği tahmin ediliyor. Avrupa’ya göç eden Suriyeli sayısı 100 binleri geçerken, sadece 33 bini Avrupa’dan yerleşim sözü alabilmiş durumda. Bu yerleşimin büyük çoğunluğu da (yüzde 85) Almanya tarafından verilmiş.
Korkunç koşullar
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından yapılan araştırmaya göre, Suriyeli mültecilerin sığındıkları ülkelerde karşı karşıya kaldıkları koşullar endişe verici. Araştırma sonuçları şöyle:
– Suriyeli mülteciler, korkunç çalışma koşullarıyla karşı karşıya.
– Lübnan’da mülteciler için ortalama aylık gelir, asgari ücretin yüzde 40’ından daha az.
– Kadın mülteciler, erkeklere göre yüzde 40 daha az kazanç elde ediyor.
– 10 mülteciden 9’u kayıtdışı çalışıyor.
– Mültecilerin yüzde 56’sı mevsimlik, haftalık veya günlük işlerde çalışıyor.
– Entegrasyonları yavaş, piyasada düzensiz işgücü hareketine neden oluyorlar.
Yunanistan’a hücum
BM verilerine göre, Yunanistan’a gelen mültecilerin sayısı ciddi oranda arttı. Bu yıl 160 bin göçmen ve mülteci adalar üzerinden Yunanistan’a girdi. Göçmenlerin yüzde 82’si Suriye kökenli, yüzde 14’ü Afgan ve yüzde 3’ü de Iraklılardan oluşuyor. 2015’te Akdeniz’i geçen toplam mülteci ve göçmen sayısı, 264 binin üzerinde.
Mültecilerin sığındıkları diğer ülkeler İtalya (104 bin), İspanya (2 bin) ve Malta (94 mülteci). İnsanlık dramını sayılarla ifade edebilmek mümkün değil. Çünkü bu sayıların her birinin gerçek bir adı, gerçek bir yüzü, gerçek bir hayatı ve birlikte bir bilinmeze yol aldığı ya da geride bırakmak zorunda kaldığı bir ailesi var.
Durum içler acısı
Bodrum’dan Kos adasına sabah – akşam karşılıklı feribot seferleri düzenleniyor. Bodrum’dan çıkınca 20 dakikada Kos’ta oluyorsunuz. Bütün seferler tıklım tıklım. Gidenlerin yüzde 90’ı Türk. Yabancı turist oldukça az.
Kos’taki en büyük sorun ekonomik kriz değil, Yunanlı esnaf, mülteci akınından şikâyetçi. Turist sayısının azalmasından mültecileri sorumlu tutuyorlar.
Adanın her yerinde Suriyeli, Afgan, Pakistanlı, Nijeryalı görmek mümkün. Türkiye’den botlarla geçen bu insanlar, daha iyi bir hayat uğruna tehlikeli yolculuktan sağ salim kurtulanlar. Maalesef pek çoğu da denizde hayatını kaybediyor.
Adaya adımını atanlar kurtuluş sevinci ve AB topraklarına ulaşmanın mutluluğunu yaşadıktan sonra ikinci bir dramla, hatta bir nevi işkenceyle karşılaşıyor. Adaya gelmelerinden hoşnut olmayan Yunanlılar, başta kolluk kuvvetleri olmak üzere, gelen insanlara hiç de iyi davranmıyor. Adadaki polis merkezi önünde toplanan çoluk – çocuk, genç – yaşlı mülteciler kayıtları yapıldıktan sonra yaklaşık 40 derece sıcak altında yerlerde veya kumsalda aç – susuz bir şekilde bekletiliyor. Tarihin en kötü, en içler acısı göç dramı yaşanırken, AB topraklarına gelmiş insanların karşı karşıya kaldıkları sefalet ve çaresizlik yürekleri burkuyor.
Kartondan çadırlarda yaşıyorlar
Adanın her yerinde derme çatma, kartondan yapılmış çadırlar var. Denizde ise kullanılıp atılmış can yelekleri yüzüyor. Bazı sokaklarda ise lastik şişme botlar bir kenara bırakılmış duruyor.
Üç veya dört günde bir Atina ya da Selanik’e giden büyük gemiler mültecileri toplayıp götürüyor, oradan Makedonya ve sonrasında da şanslı olanlar için diğer Avrupa ülkelerinin kapıları açılıyor. Konuştuğumuz mülteciler en çok Almanya’ya gitmek istediklerini söylüyor. Ne yazık ki, mültecilerin neredeyse tamamının ne olacakları veya nereye gidecekleri konusunda hiçbir şey bilmedikleri görülüyor.
Diğer taraftan, Bodrum’dan feribot yanaştığında, mültecilerin yardımına yine Türkler koşturuyor. Türk turistler, yakınlardaki marketlerden kolilerle su ve bisküvi alarak, bunları çaresiz mültecilere ve çocuklarına dağıtıyor. Yanında getirdiği harçlıkla marketten çocuk mülteciler için meyve satın alıp dağıtanlar da yine Türk çocukları.
Milliyet Gazetesi – 25.08.2015