Part-time çalışmada üçte iki kuralı var
Teknolojide ve üretim sistemlerinde meydana gelen değişmeler, uluslararası rekabet, artan işsizlik gibi nedenlerle tüm dünyada çalışma sürelerinin esnekleştirilmesi eğilimi artmaktadır. Ekonomisi gelişmiş batı ülkelerinde çalışanların kendilerine daha fazla zaman ayırma talebiyle kısmi çalışma tercih edildiği görülmektedir.
İşgücü piyasasının esnekleştirilmesine bağlı olarak, çalışma ilişkilerinde kısmi süreli sözleşmelerin de arttığı görülmektedir.
Kısmi süreli (part-time) çalışma ile, hem kadın işgücünün çalışma yaşamına girişi kolaylaşmakta ve hem de öğrencilerle emekliler gibi kısmi zamanlı çalışma ihtiyacı olan kesimler kendi boş zamanlarına uygun işlerde çalışmaları mümkündür.
Kısmi Süreli İş Sözleşmesi “işçinin normal haftalık çalışma süresinin, tam süreli iş sözleşmesiyle çalışan emsal işçiye göre önemli ölçüde daha az belirlenmesi durumunda sözleşme kısmi süreli iş sözleşmesidir.” şeklinde tanımlanmıştır.
Çalışılan sürenin tam süreli sözleşmede esas olan çalışma süresinden “önemli ölçüde az” belirlenmesi halinde kısmi süreli iş sözleşmesi söz konusu olmaktadır.
İş Kanunu’na İlişkin Çalışma Süreleri Yönetmeliği ile “işyerinde tam süreli iş sözleşmesi ile yapılan emsal çalışmanın üçte ikisine kadar yapılan çalışma” kısmi süreli çalışma olarak kabul edilecektir.
Örneğin haftalık 45 saat çalışılan işyerlerinde, çalışma süresinin üçte ikisinden (haftalık otuz saatten) daha az olan çalışma süresine göre istihdam edilen işçi kısmi süreli çalışan olarak kabul edilecektir.
Aynı şekilde haftada 40 saat çalışılan işyerlerinde ise haftalık çalışma süresinin üçte ikisi olan 26 saat 40 dakikalık süreden az çalışma süresine göre istihdam edilen işçi kısmi süreli çalışan olarak kabul edilecektir.
Sağlık kuralları bakımından günde yedi buçuk saatten daha az çalışılması gereken işlerde olduğu gibi yasal bir yükümlülükten kaynaklanan daha kısa çalışma süreleri söz konusu olduğunda ya da kısa çalışma da olduğu gibi genel ekonomik, sektörel veya bölgesel kriz ile zorlayıcı sebeplerle işyerindeki haftalık çalışma sürelerinin geçici olarak önemli ölçüde azaltılması hallerinde kısmi süreli iş sözleşmesinden söz edilemez.
Söz konusu ayrımı haklı kılan nedenlerin bulunması durumunda, kısmi ve tam süreli iş sözleşmeleri ile çalışanlar arasında farklılıklar olması doğal karşılanacaktır. Kısmi süreli iş sözleşmesine göre çalışan işçi, bölünebilir haklardan, çalıştığı süreye orantılı olarak yararlanacaktır.
Buna karşılık bölünmeyen bir haktan, yararlanma şartları bulunduğunda, her iki türdeki sözleşmeler arasında bir farklılık söz konusu olmayacaktır.
Kısmi süreli iş sözleşmeleri ile çalışan işçiler de kıdem tazminatı ile ihbar tazminatı hakkından yararlanabilmekte olup, bu haklardan faydalanmaya ilişkin yasal koşulların varlığı halinde iş sözleşmesinin başlangıç ve bitiş tarihleri arasındaki süreler esas alınarak hesaplama yapılır.
İş sözleşmesi, saat ücreti karşılığı yapılmış ise kısmi süreli çalışan sigortalıların ay içinde çalıştığı toplam sürenin, 4857 sayılı İş Kanunu’na göre günlük olağan çalışma süresi olan 7,5 saate bölünmesiyle, sigortalı için bildirilmesi gereken prim ödeme gün sayısı hesaplanır. Bu şekilde yapılacak hesaplamalarda 7,5 saatin altındaki çalışmalar bir güne tamamlanır. Örneğin ayda 75 saat çalışan kısmi süreli işçi 75/7,5=) 10 gün olarak SGK’na bildirilir.
www.resulkurt.com – 19.11.2019