19.05.2015 – SGK ve banka arasına ‘Sırlı Pencere’ lazım

[responsivevoice_button voice="Turkish Male" buttontext="Makaleyi Sesli Dinle"]

SGK ve banka arasına ‘Sırlı Pencere’ lazım


Çalışanların banka kredisi çekerken işverenden aldığı bordroyu bankaya vermesi bir zorunluluk. Nitekim başka geliri olmayan çalışanın gelirini bankaya ispat edebileceği tek belge bordrosu. Ancak, bazı çalışanlar daha fazla kredi kullanmak için şişirilmiş bordroları işverenden isteyebiliyor. Bu isteğe olumlu yanıt veren işverenler de bankaları yanıltmış oluyor.

Bir diğer konu ise son dönemde sahteciliğin hızla artması. Bankalar arasında rekabetin artması, kredilerin kolay verilmesine neden oldu. 5 – 10 bin TL seviyelerinde kullandırılan kredilerde, çalışanın TC kimlik numarası ve işyerinden aldığı bordro banka için yeterli olabiliyor. Ancak bu durum sahte bordrolar düzenlenmesini beraberinde getirdi. Bankacılık kaynaklarına göre, düşük miktarlı kredi işlemlerinde dolandırıcılık, sahtecilik hızla arttı.

 

17 Nisan’da sona erdi 

Aslında 1 Ağustos 2014’ten bu yana uygulanan SGK tebliğine göre, ticari kredi niteliği taşımayan kredi talepleri ile kredi kartı talebinde bulunanların sigortalılık ve ücret bilgisi ile maaş ödemesi bankadan yapılan çalışanların ücret bilgileri SGK’ya gönderiliyor.

Yani bir anlamda SGK kayıtdışıyla mücadelede kendisi için önemli verileri bankalardan talep edebiliyor. Bu uygulamaya rağmen şişirilmiş bordro ve sahtecilik devam ediyor.

Bankalar bu süreçte SGK’ya bilgi verirlerken aynı zamanda kendileri için bilgi de talep ettiler. SGK’nın 1 Ağustos 2014 sonrası getirdiği bilgi verme zorunluluğuna paralel olarak, bankalar da, Ekim 2014’ten sonra SGK’dan bilgi almaya başladı. Kredi talebinde bulunanların gerçekten çalışıp çalışmadıkları, işyerinin olup olmadığı ve bordronun gerçeği yansıtıp yansıtmadığına dair bilgileri SGK’dan aldılar.

Yakın zaman içerisinde SGK bu bilgi akışını, özellikle şirketlerden gelen tepkiler üzerine kapattı. Şirket yetkilileri ticari kuruluş olan bankaların kendi şirketlerindeki özlük işlemlerini takip edebilmelerini yasalara aykırı buldular. Bu tepkiler üzerine SGK 17 Nisan’dan bu yana bu bilgi transferini durdurdu.

 

Şirket zarar görmesin

Aslında bu bilgi transferinin yeniden düzenlenmesine ihtiyaç var. Kayıtdışılık ve sahtecilikle mücadelede SGK ve bankaların yasal zemin içerisinde birlikte hareket etmelerinin önemi büyük. SGK, bu bilgi alışverişiyle sigortası bildirilmeyenleri, yüksek ücreti olduğu halde ücreti işverence düşük gösterilenleri tespit edebiliyor. Bankaların verdiği bilgilerle kayıtdışılık yapan işverenler hakkında işlem yapıp, çalışanların prim haklarını ve aslında emeklilik haklarını koruyabiliyor.

Aynı şekilde bankaların da sahtecilikle mücadele ederken SGK’ya ihtiyaçları var. Ancak yasalar çerçevesinde hareket ederek yeni bir düzenlemeyle bu bilgilerin SGK’dan alınması en doğrusu olacaktır. Aslında yasal zeminde bu bilgi alışverişini mümkün hale getirecek düzenlemeler var. Bu düzenlemelerden hareketle hem şirketlerin zarar görmesini engelleyecek, hem de sahteciliğin önüne geçecek yeni bir kurgu yaratılabilir.

 

Uygun zemin Bankacılık Kanunu’nda

5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun “Sırların Saklanması” konulu 73. maddesi bu bilgi alışverişi için zemini hazırlamaktadır. Bu maddeye göre, “Bankaların ortakları, yönetim kurulu üyeleri, mensupları, bunlar adına hareket eden kişiler ile görevlileri, sıfat ve görevleri dolayısıyla öğrendikleri bankalara veya müşterilerine ait sırları, bu konuda kanunen açıkça yetkili kılınan mercilerden başkasına açıklayamazlar. Bankaların destek hizmeti aldığı kuruluş ve çalışanları hakkında da bu hüküm uygulanır. Bu yükümlülük görevden ayrıldıktan sonra da devam eder.”

Bankacılık Kanununda yer bulan bu madde, hukukçular tarafından yorumlanan şekliyle, Anayasanın “herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir” (m.17/1), “herkes özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesi hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz”(m. 20/I) hükümlerine dayanmaktadır.

Bankalar bu yasal düzenlemeler çerçevesinde müşterilerinin birçok bilgisine sahip olmalarına rağmen, bunları korumakla yükümlü. Konuya bu yasal zorunluluktan bakarak, bir kamu kurumu olan SGK ile işbirliği yapmalarını normal karşılamak gerekir. Bu yasal zorunluluklar yeterli görülmüyorsa, bilgisi öğrenilen kuruluşların haklarını daha fazla koruyan yeni düzenlemeler yapılabilir.

 

Doğru fonlama yapabilme çabası…

Sonuç olarak, doğru kişiye doğru miktarda kredi veren, bu şekilde piyasada doğru fonlama yapabilen bir mekanizma kurulabilir.

Çalışanların haklarının korunmasında SGK’yla bilgi paylaşımı ne kadar önemliyse, aynı şekilde bankacılık sisteminin de korunması, kredi yolsuzluklarının önüne geçilmesi son derece önemlidir. Bu noktada bankalar ve bilgi paylaşımına karşı olanların anlaşabilecekleri ara formüller bulunabilir.

Örneğin SGK’dan bilgi talebini banka şubeleri yerine bankanın tek bir merkezi yapabilir. Bu merkezin bilgilerin saklanması, sırların korunması konusunda daha sıkı tedbirler altına girmesi sağlanabilir.

SGK’dan bilgi talep edecek banka personeli önceden belirlenir, bu isimler SGK’ya bildirilir ve bu kişilere bilgi ekranına girmeleri için şifre verilebilir. Ancak aynı zamanda bu yetkili personelin sorumluluğunun altı kalın bir şekilde çizilir ve bu kişiler ve dolayısıyla bankalar ciddi bir sorumluluk altına girerler. Aksine hareket eden banka ve yetkili personel hakkında ağır cezalar verilebilir.

 

Bordroyu şişiren işveren yanar

Düşük ücret aldığı halde, kredi çekmek için işvereninden yüksek ücretli bordro isteyen ve alan çalışanlar var. Bankaları yanıltan bu işlem, gelecekte işverenin başını yakabiliyor.

Bankalar müşteri bilgilerini 1 Ağustos 2014’ten bu yana paylaşmak zorunda. Dolayısıyla kredi çeken ya da kredi kartı almak isteyen kişilerin bankaya verdikleri maaş bordrosunun veya ücret bilgisinin bir kopyası anında SGK’ya gönderiliyor.

Böylece SGK, kendisinde bulunan işverenin işçisi için bildirdiği prime esas ücret rakamıyla, bankaya kredi veya kredi kartı almak için bildirilen ücreti karşılaştırabiliyor.

SGK kendisine gelen bilgilerde tutarsızlık varsa, işveren hakkında  idari işlem başlatıyor. İlk olarak SGK’yı yanıltmaktan dolayı idari para cezası veriyor, daha sonra geçmiş döneme ilişkin prim farkı çıkarıp, bu farkları istiyor.





Milliyet Gazetesi – 19.05.2015

Görüntülenme Sayısı