Ressamın tablo satışındaki cazibeler
Hürriyet Gazetesi 09.10.2011
Birincisini tahmin ediyorsunuz. Günlerce, haftalarca hatta aylarca çalışarak yaratılan tablonun, ilgi görüp satılması… Bir de ikinci cazibesi var. İşte .. onu bilmiyor olabilirsiniz.
VERGİ CAZİBESİ Ressamların, tablo satışından elde ettikleri gelir, tutarı ne olursa olsun gelir vergisine tabi değil.Daha doğrusu gelir vergisinden müstesna tutuluyor (GVK Md. 18). Ressamlar, tablo satışı nedeniyle elde ettikleri gelirin tutarı ne olursa olsun (sözgelimi 1 milyon hatta 10 milyon lira gelir elde etseler dahi) bu gelirlerini beyan etmiyor ve gelir vergisi de KDV de ödemiyorlar.
STOPAJ (VERGİ KESİNTİSİ) Ressamların, tablolarını alan kişiler, ödeme sırasında stopaj yani vergi kesintisi de yapmıyorlar. Örneğin tablonun bedeli 50 bin lira ise, bu parayı kesintisiz ödüyorlar. Tabloyu alanın bir şirket, ticari işletme, dernek ya da vakıf olması halinde, alıcıların yüzde 17 stopaj yapması gerekiyor. Ancak tablo alıcıları kim olursa olsun, ressamlar tablo satış gelirlerini, herhangi bir tutarla sınırlı olmaksızın, vergi dairesine beyan etmiyor, gelir vergisi de ödemiyorlar. Sadece gelir vergisi değil, başka vergi de ödemiyorlar..
Trilyonluk tabloyu yaktıran vergi ÜNLÜ ressam Van Gogh’un yaptığı ve o tarihte satılan en pahalı tablo ünvanını taşıyan bir portrenin, Japon sahibi Ryoei Saito’nun vasiyeti üzerine, ölümünün hemen ardından, kendisiyle birlikte yakılmasının nedeninin “Veraset ve İntikal Vergisi” olduğunu biliyor muydunuz? “Doktor Gachet’in Portresi”adlı resmi 1990 yılında, o tarihin en yüksek tablo bedeli olan 82.5 milyon dolara (yaklaşık 150 milyon lira) satın alan Japon işadamı, ölümü halinde, tablo nedeniyle varislerinin milyonlarca lira“veraset ve intikal vergisi”ödemesini istemediğinden, vasiyeti üzerine trilyonluk tablo yakıldı…
Günün Sözü Silgi kullanmadan resim çizme sanatına hayat denilmektedir. John Christian
Erkekler ve şeytan – ERKEK ölür, cehennem kapıları açılır; şeytan hiç istifini bozmaz ve “bu odunu da ateşe atın”der. (Teşekkürler Mesut GÜNSEV)
Ne anladınız? Okurlarımızdan İsmet Kesen’in gönderdiği fotoğrafa dikkatle bakın, ne anladınız? Yanıt: Cumartesi günü, o bölgede Pazar yeri kuruluyormuş.
İkisinden biri ZENGİN ve her istediğinin yapılmasına alışmış bir kadın, ünlü bir ressama giderek portresini yaptırmak istemiş. Şartlarını da şöyle özetlemiş; – Hem iyice benzesin, hem de güzel olsun. Ressam kadına iyice baktıktan sonra mukabil şartını söylemiş; – Hanımefendi, ikisinden birini seçmek zorundasınız.
Kadın ve erkek kalbi – Kadınların kalbi mezar gibidir, Girdin mi dönüşü olmaz!.. – Erkeklerin kalbi dükkan gibidir, Giren çıkan belli olmaz!.. (Teşekkürler Nur EKESAN)
Kahve ve su (III) GEÇEN hafta ve 21 Ağustos tarihinde kahveden önce niçin su içilmesi gerektiğine dair iki yazımız çıkmıştı. Okurlarımızdan Murat ULUŞAN da kahveden önce su içilmesi ile ilgili aşağıdaki notu göndermiş: “İçilen bir fincan kahve ile alınan kafeinin vücuttan atılması için yaklaşık 1 bardak su gerekiyor. Yani kahve ile getirilen su, o atılan suyun yerine konması içindir. Gerisi teferruat, ister sonra için ister önce, keyfinize kalmış. Ama sağlığınız için o suyu için…” |
|