UEFA-TFF ve masumluk karinesi
|Hürriyet Gazetesi| |09.07.2011|
BİR kaç gündür Türkiye nefesini tuttu, “Futboldaki şike” olayını izliyor.
Soruşturma ile ilgili “gizlilik kararı” alınmış olmasına rağmen, haberler havada uçuşuyor. “Hazırlık soruşturmasının başlamasından, takipsizlik kararı verilmesine veya kamu davası açılmasına kadar geçen süre içinde”, soruşturma ile ilgili bilgi ve belgelerin içeriğinin yayımlanması veya gizli bilgilerin sızdırılması, hem hapis hem de ağır para cezasını gerektirmesine rağmen, çok kişi bunu umursamıyor. Doğru-yanlış belgeler, resimler ve bilgileri dağıtarak veya yayımlayarak suç işliyor.
UEFA VE MASUMLUK KARİNESİ
Geçtiğimiz günlerde, UEFA basın sözcüsü Deutsche Welle, yaptığı açıklamada, UEFA’nın direkt olarak Fenerbahçe olayına karışmak istemediğini vurguladıktan sonra; “Bizim için hukukun temel kurallarından olan ‘masumluk karinesi’ esastır. Tersi ispatlanana kadar, insanların masum olduğu ilkesi, evrensel bir hukuk kuralıdır. UEFA’nın Fenerbahçe’nin maçlarını askıya aldığı veya alacağı gibi bir durum söz konusu değil. Bu Türk futbolunun iç sorunudur” dedi. Görüldüğü gibi, UEFA ısrarla “masumluk karinesi” ne yani tersi ispatlanana kadar, insanların masum olduğuna dair, evrensel hukuk kuralına dikkati çekiyor.
TFF VE MASUMLUK KARİNESİ
Pazar gününden bu yana gelişmeleri izliyoruz; birileri evinden alınıyor. Emniyetteki ifadelerinden sonra, bir kısmı serbest bırakılıyor. Kalanlar savcılığa sevk ediliyor. Onların da bir kısmı serbest, bir kısmı tutuklanıyor.Ardından mahkemeye sevk. Sorgulama daha tamamlanmadı. Yargının dahi delil topladığı şu aşamada, ortada“iddianame” bile yok. Olay, bir yandan ceza yargılamasının konusunu oluşturuyor. Diğer yandan da idari boyutuyla TFF’nin karar vermesini (bir işlem yapmasını) zorunlu kılıyor. Ceza muhakemesinin amacı, “maddi gerçeği” bulmak. Maddi gerçeğe ise ancak iddia ve savunma makamının görüşlerini yargılama önünde serbestçe ortaya koyması sayesinde ulaşılabilir. Ortada hukuki bir durum var. TFF’de bu konuyu hukuki yönüyle inceleyip karar alacak 15 kişiden sadece üçü hukukçu. Bu da ilginç bir görüntü..
CEZACI BİR BİLİM ADAMI
Açıkçası, bu konuda hukukçu olmak bile yeterli değil. Ceza hukukçusu olmak ve konuya da iyi hakim olmak gerekiyor. Görüşüne başvurduğumuz Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi ve Ceza Hukukçusu Prof. Dr. Muharrem Özen, şu açıklamayı yaptı: “Söz konusu olay soruşturma aşamasında ve daha delil toplama sürecinde. Öyle ki, şüpheliler hakkında iddianame düzenlenip düzenlenmeyeceği dahi belli değil. TTF’nin ‘çoğunluğu hukukçu olmayan’ üyelerinin verecekleri kararda, Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde yer alan ‘suçsuzluk karinesini’ dikkate almaları zorunludur. Nitekim UEFA’da yapmış olduğu açıklamada ‘suçsuzluk karinesine’ vurgu yapmıştır. Aksi takdirde, şüphelilerin savunmaları dahi alınmadan, hukuka uygun toplanıp toplanmadıkları yargılama makamının denetiminden geçmemiş delillere dayanılarak, alelacele karar verilmesi; tamiri ve geri dönüşü mümkün olmayan sonuçlar doğmasına ve ‘suçsuzluk karinesinin ihlaline’ yol açabilir. TFF’den beklenen, ceza yargılaması sonucunda ortaya çıkacak sonucu bekleyip, ona göre hareket etmesidir.” Adalet konusunda, beğendiğimiz birkaç sözle yazımızı noktalayalım. – Adalet topaldır, ağır yürür fakat gideceği yere er geç varır. (Mirabeau) – Bırakın adalet yerini bulsun, isterse kıyamet kopsun. (Freud) – Adalet dünyadan kalkarsa, insan yaşamında değer verecek hiçbir şey kalmaz. (Kant)
|
|